- Kategori
- Futbol
Fener'in hazırlık maçları devam ediyor

www.antu.com
Yeniden Şampiyonlar Ligi’ne kalmanın verdiği gururla geldik Saraçoğlu’na ve bu moralle, geçen sene 5 puanımızı alıp götüren Belediye’ye ceza keseceğimizi düşünüyorduk. Maç, “adam gibi adam” Kaptan Ümit Özat’a “geçmiş olsun” tezahüratları ile başladı. Başladı başlamasına ama geçen seneki Avrupa maçı sonraları ortaya konan silik ve temposuz futbol görüntüleri de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Klasik tabirle el freni çekik bir araba görüntüsündeydi Fenerbahçe. Bir türlü hızlanamıyor, çabuk ve kalabalık çıkamıyordu. Bu kadar eksikli bir kadronun çıkamamasını anlıyorduk ama yine mücadele etmeyişlerini de çözemiyorduk.
Galip geldiğimiz bir maçta, uzun bir zaman sonra seyircinin bu kadar kızdığını ve homurdandığını görmemiştik. Bunun sebebi kendisinden 5 puan çalan Büyükşehir’i 9 kişi bulmasına rağmen, en az 5-6 golle göndermemesine ve laubali futbol ortaya konmasıydı. Maçın sonlarında kaçırdığı bir golden sonra Uğur Boral hafif bir sitemle bu kızgınlıktan biraz nasiplenmiş oldu. Hele bir de gol yeseydik seyredecektik Saracoğlunda cümbüşü…
Seyircinin bu sitemini teknik kadro mutlaka ciddiye almalıdır. Fenerbahçe taraftarı böyle bir maçta kesinlikle Yasin-Can değişikliğinden hoşlanmaz. Durum 2-0, rakip 9 kişi. Biz Dede’nin defanstan adam çıkartıp yerine İlhan’ı sokmasını beklerdik ama o Yasin-Can değişikliğini tercih etti. Yada yine Yasin’i çıkartıp Deniz’i ortaya çekse hem Deniz’in maç temposunu arttırmış olacaktı hem de Alex’i biraz daha ileri gönderip skoru arttıracaktı.
Aragones’in sakatlıklardan dolayı kadro sıkıntısı yaşadığını kabul etmekle birlikte öyle veya böyle 18 kişi ile sahaya çıktığını görüyoruz. Öyleyse maç içinde koşmayan mücadele etmeyen ve daha fazla gol için, türlü taktik değişikliğine gitmesini beklerdik. Dede bunların hiçbirini yapmadı. Oyun şablonunu asla bozmadı. Bildik değişiklikleri yapmayı tercih etti. Sağ tarafta Kazım, hem tribünde bizleri hem kenarda Dede’yi hem de arkasındaki Gökhan’ı çıldırtmaya devam ediyor. Gökhan’ın formsuzluğunun en büyük nedeni kesinlikle Kazım olarak göze çarpıyor. Maçları tribünden seyredip yorumladığımız için belki televizyondan görülmüyor ama Kazım, Gökhan’ın alanını müthiş tıkıyor. Çünkü Kazım tipik bir çizgi oyuncusu. İçeri kaçıp Gökhan’a boş alan bırakmadığı gibi orta sahada da hiçbir şekilde mücadele etmiyor. Dede’nin burada da kesinlikle Deivid’in yokluğunda güvendiği Önder’i oyuna alıp Gökhan’ı ilerde oynatarak bir alternatif yaratmasını bekliyoruz.
Benzer sıkıntıların sol tarafta da olduğunu görüyoruz. Bu maçta Carlos biraz daha istekliydi ancak halen eski Carlos’u beklediğimizin altını çizelim. Uğur’un savruk ve dengesiz futbolu devam ediyor. Nerede ne yapacağı belli değil. Evet hem Kazım hem de Boral çok güzel ortalar yapıyorlar ve bu ortalar bazen direkt gole dönüşüyor ama takım oyununda olmadıkları gibi bir orta saha oyuncusu olmayan sakat Semih kadar da mücadele etmiyorlar. Bu sebeple de orta saha hep boş gözüküyor. Alex’i bile bu alanda top çalarken rakibe basarken görmeye başladık ama aynı şeyleri hem Boral’dan hemde Kazım’dan da görmeliyiz.
Bu nedenle koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denir misali Maldonado üst üste 3.maçında da üzerine koyar görüntüde ama halen fazla sorumluluk almadığı gibi çok da ağır gözüküyor ama Kazım’a verdiği gol pası için de ayrı bir alkış vermemiz gerekir.
Neyi eleştiriyoruz ? Fenerbahçe zorlandı mı ? Hayır. Ama güzel oynamadı. Daha doğrusu oynamak istemedi. Seyirciyle bütünleşip bol gollü bir skor hevesine gitmedi. Oyuncular isteksiz ve laubaliydi.
Fakat bunca olumsuz şeyden sonra güzelliklerden de bahsetmeliyiz. Öncelikle Alex-Semih ve Guiza üçlüsünün futbol iştahı ve estetiği kesinlikle görülmeye değer. İlk yarıda Semih’in Guiza’ya attığı mükemmel pasla Belediye 10 kişi kaldı. İkinci yarı bu sefer Guiza Semih’e al da at dedi “gol” oldu. Daha sonra Alex, Guiza’ya “sende hak ettin” deyip 4 kişi arasından müthiş bir gol pası verdi ama Guiza kaleciyle karşı karşıya kalmasına rağmen gol yapamadı.
Bu üçlü çok güzel anlaşıyor ve bu üçlüden daha efektif faydalanmak adına kesinlikle Fenerbahçe’nin yeni transferi Josico’nun iyi çıkması şart. Josico ile rahatlayacak Alex Fenerbahçe’nin gol sayısını mutlaka arttıracaktır. Ayrıca bu üçlünün yanında futbol iştahı yüksek ve adam eksiltebilen Deivid’i de görmeyi heyecanla bekliyoruz.
Bu sebeple sabırsız Fenerbahçe taraftarına hemen Guiza’yı eleştirmemelerini ve onu Kezman’la kıyaslamamalarını istiyoruz. Guiza’nın Alex ve Semih’le çok daha iyi anlaştıklarını ve Kezman’dan çok daha hareketli ve daha iyi bir takım oyuncusu olduğunu anlıyoruz. Okuyanlar bilir, geçen yazımda dediğim gibi Guiza’nın gol atamayacağı maçlarda mutlaka “gol pası” olacaktır.
Lige verilen ara Fenerbahçe’ye ilaç gibi gelecektir. Sezon başı bu kadar sakat’ı olan başka takım yok şu anda. Bu takım’a Josico ile birlikte sakatlarda katılınca Fenerbahçe çok daha iyi olacaktır. 17 Eylül’deki Porto maçının havası bir başka olacaktır. Bu maçlar kesinlikle kıyas kabul etmez. Kimse felaket senaryoları da kurmamalıdır.
Ahmet ÇELİKSÜNGÜ
30 Ağustos 2008