- Kategori
- Futbol
Fenerbahçe'de Doğrular-Yanlışlar.

Fenerbahçe yorgun, yıpranmış ve kötü günler geçirmiş durumda. Ancak bu durum, her aksiliğin üstünü örtmekte kullanılmamalı. Hele hele Fenerbahçe taraftarının özlem duyduğu Avrupa yolundaki başarısızlığa hiç sebep gösterilmemeli.
Aykut Hoca'nın klasik Avrupa ön eleme zihniyeti yine duvara çarptı. Young Boys ve Paok maçlarından sonra aynı senaryo Vaslui karşısında da (umarım gerçekleşmez) oluşmak üzere. Gelelim zaafiyetlere:
Takım tam hazır değil, çünkü lig başlamamış. Peki lig başlamamış da ciddi bir takımla hazırlık maçı yapılmış mı? Hayır, oynanan 3,5 maç öncesi sabah antremanları yapılmış ve maçlara daha çok akşam antremanı havası verilmiş. Düzgün bir statta "bakın millet, karşınızda Vaslui varmış gibi ciddi olun eksiklerimizi görelim" öğütü futbolcuların yakınından bile geçmemiş.
Belli ki geçmiş yıllardaki gibi "hele bu turu geçelim (tur cepte ya) transferleri ona göre yaparız" hafifliği yine baş göstermiş. Oysa ki geçilemeyen bu tur tüm sezonu allak bullak edip tüm oyuncuları, antrenörü ve sistemi tartışmaya açacak. Yobo'ya verilecek bilmem kaçbin Euro ya da daha önce ikna edilecek Krasiç bu turu rahatlıkla getirebilirdi. Ama Fenerbahçe bu gidişle Transfer politikası yüzünden Avrupa'ya yine erken veda edip rakiplerin arkasından bakacak. Olsun Transfer politikasından taviz verilmedi ya!!!!
Üçüncü kez aynı çukura düşürülmek üzere olan bu takımın taraftarının katlandığı eziyetlerin ardı arkası kesilmeyecek gibi. Hani kimse bu sürecin ardından hemen Avrupa'dan kupa istemiyor ama her defasında ilk turda elenmek de komik oluyor!
Kariyerli, futbolu bilerek oynayan oyuncular transferler ediliyor edilmesine de, en elzem ve ilk transfer edilmesi gereken orta sahaya agresif, iki yönlü bir futbolcu transferi en sona bırakılıyor! Sağ kanatta Kuyt ya da Krasiç olmasa Mehmet Topuz, orta alanda Mehmet Topal olmasa Selçuk bu işi fazlasıyla yapabilecekti. Ancak Emre olmadığı zaman bu takımın neler yaşadığını bilenler yerine alınacak oyuncuda nasıl bu kadar rahat davranırlar anlamak mümkün değil. 500 bin eksik olsun, menejere kızdım, takımı bonservisi yükseltti.... gibi anlamsız uğraşlar bu takıma sadece puanlar ve aslında tasarruf edilmeye çalışılanın kat be kat fazlası paralar kaybettirdi.
Bir soru işareti de sol bek transferi. Hasan Ali iyi bir futbolcu, bana göre Zigler'den çok da eksiği yok. Ancak sakatlığı ya da cezalı olması halinde yedeği kim olur orası tam fiyasko. Caner'i sol bek oynatmak geçen yıl da görüldü ki intiharla eşdeğer. Egemen derseniz tek müdahaleli, ne ileri çıkabilir ne de orta yapabilir, Özgür Çek ise "gönderildim" havasında ayrıca bek değil. Buraya işi hasan Ali Kaldırım gibi bek olan bir adam niye alınmaz ben anlayamadım.
Vaslui maçında Aykut hocanın bir eksiği daha nüksetti. Rakibi çözümlemek! Tek kişi çıkıpda "rakibin şu eksiği varmış" diyemedi, çünkü Fenerbahçe bu eksikliği belli edebilecek bir işarette dahi bulunamadı. Ama rakip Stoch'u döndürmedi, Alex'e sürekli baskı yaptı. Geride pas yapan Fenerbahçe'ye ileride baskı kurmayı amaçladı ve golü de bu sayede buldu. Kısaca rakip dersini çalışken biz uyumuşuz.
Gelelim Aziz Başkana: Konuşmasını dörtgözle bekliyordum, ancak şimdi keşke konuşmasaydı diyorum. Hele hele birilerini muhatap kabul etmesi saldıracaklara pirim verdi. Şimdi tüm aymazlıklarıyla televizyonlardan düello teklifleri yağdırıyorlar. Aslında onların derdi haklılık ya da haksızlık değil. Onların tüm derdi muhatap alınmak ve tüm edepsizlikleriyle reytinglerini artırmak. Aziz Yıldırım'ın sergilediği mücadele bu tiplerle kirletilmeyecek kadar büyük bir mücadele. Düşman çok bunlara istesen de cevap yetişmez Başkan. Bunlara en güzel cevabı kurduğun takımın galibiyetleri verecek. Yoksa sen ne onlar kadar edepsiz ne de yalancı olabilirsin. Anadolu'da çok güzel bir söz var. Teşbihte hata olmaz diyerek hatırlatayım ; "İtle çuvala girilmez" Başkan.