Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '13

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'deki düşüş normal mi?

Takım oyunlarında bir sezon boyu form grafiği özellikle klasmanın ilk devresinde iniş ve çıkışlar gösterebilir Bu nedenle özellikle ülkemizde ilk yarı lideri ile ikinci yarı şampiyonu birbirinden farklı takımlar olabilir

Fenerbahçe örneğinde olduğu gibi Ekim ve Kasım aylarındaki yüksek tempo ve gücün Aralık ayı maçlarında  düşmesi sürpriz sayılmamalıdır.

Galatasaray Fatih Terim’le devam ediyor olsaydı bu genelleme içine onu da alacaktık ancak sarı kırmızılı takım kendisine başka bir rota çizdi. Fenerbahçe ile Galatasaray aynı terazide değerlendirilecek takımlar değiller bu sezon için.

Beşiktaş’ın sorunu yine aynı merkezden hareketle yorum yapacaksak uzun zamandan bu yana ne son iki sezona ait Fatih Terim’in Galatasaray’ı ne de son dört sezonun Fenerbahçesiyle kıyaslanabilcek ya da karşılaştırılabilecek bir takım yaratılamamış olmasıdır.

Galatasaray bu sezon geçen sene Fenerbahçe’nin izlediği yolu takip ediyor. Lig, Kupa ve Şampiyonlar Ligi macerasını bir arada götürerek hem fazla maç yapıyor hem de takım içindeki futbol oynama arzusunu, rekabeti canlı tutuyor.

Eylül, Ekim ve kısmen de Kasım aylarındaki krizi atlatılabilecek çizgiye gelmiş görünüyor. Ancak Mancini’nin değişiklik ve oyuncu çeşitliliği içindeki tercihleri takımın kimyası hakkında bizim net bir şeyler söylememize engel oluyor.

Fenerbahçe Pazar akşamüstü taraftarını hayal kırıklığına uğratacak bir oyunla sahadan yenik ayrıldı. Bir çok istatistikte sezon ortalamalarının çok altında bir karşılaşma çıkardı.

Örneğin Fenerbahçe’nin etkinliği sağ ve sol kanatlardan yapılan birdirmeler ve ceza sahasına yapılan ortalardı.

Fenerbahçeliler Karabükspor maçını dışarıda bırakırsak ortalama 53 topu ceza sahasına ortamışken; bu sayı Pazar günü 27’de kaldı.

Yine kaleye atılan şut sayısında sezon ortalaması Karabükspor maçı hariç 17’ye kadar ulaşmışken son maçta sadece 8 topun kaleye şut olarak çekilmesi dikkat çekicidir.

Hücum bölgesinde topla oynama sayısı sezon ortalaması 177 olmuşken bu maçta 100 sayısına ancak ulaşılabilmiştir.

Kuşkusuz bu sayılar bize maçın sonucunu belirlemede sadece fikir veriyor, sahada oynanan oyunun niteliği, şekli, taktiği, oyuncu performansları direkt olarak etki ediyor.

Kaleci Volkan Demirel’in bu sezon ortalamalarının üzerine çıkarak yaptığı kurtarış sayısı Fenerbahçe’yi olası büyük bir hezimetten kurtarmıştır.

Kuyt’ın her zamanki görüntüsünden uzak oyunu orta alanda daha önceki karşılaşmalarda Ersun Yanal’ın bir oyuncu eksik oynama tercihine rağmen hissedilmeyen boşluğu ortaya çıkarmıştır.

Aynı şeyi Sow için de söyleyebiliriz, sezon başındaki tartışmalara geri gidecek bir oyunla bitirmiştir maçı.

Gökhan Gönül’ün sağ kanatta artık rahatsız edecek boyutlara ulaşan formsuzluğu o bölgedeki sıkıntıları artırmıştır.

İlginç olan buna Alves’in duyarsızlığı da eklenince Fenerbahçe defasının sağı rakipler için zengin bir ikram sofrasıns dönüşürken, solundaki Egemen ve Caner’in herşeye rağmen mücadele seviyesi düşmeyen futbolu toparlayıcı olmuş; Halil İbrahim sofrası zenginliğinin seviyesini düşürmüştür.

İsmini saydığımız bu isimlerin toplam anlamda düşük formda oynamaları girizgahta yazdığım normal ve beklenen duruma bağlanabilir.

Fenerbahçe ilk 15 maçta yaptıklarıyla zaten böylesi iniş çıkışlar için kendisine rezerv hazırlamıştı.

Ancak burada Ersun Yanal’ın dikkat etmesi gereken kritik tespitler var.

Kuşkusuz bir senaryo diğer bileşenlerinin toplamıyla oluşuyor; Kuyt ve Sow’un yüksek performansı orta alanda Baroni’nin zafiyetlerini kapatıyor. Ancak Baroni’nin performansı böylesi bir şarta bağlanmışsa o zaman sahada ne olup bittiğine dair daha dikkatli bir inceleme gerekiyor.

Baroni daha ilk kaptırdığı topla maçın sonucuna etki eden bir hata yapmış maç boyunca tek olumlu hamlesi Emenike’ye verdiği gol pası olmuşken orta alanda onu tek başına bırakmak (Alper ve Mehmet Topal’ın çıkışları) doğru bir tercih olmadı.

Ersun Yanal, ilk yarı sonunda Baroni’yi soyunma odasında tutup, sahaya daha o bölümde Mehmet Topuz’u “bile” koymuş olsa orta alandaki zafiyet bu derece hissedilmeyebilirdi.

Alper-Webo değişikliği tuz biber ekti, Karabükspor’un sofrasındaki yemeğin lezzetini artırdı.

Fenerbahçe’nin takım kurgusu baskı, güç, mücadele, yüksek konsantrasyon üzerine yapıldığı için buradaki en küçük performans düşüklüğü sonuca direkt olarak etki etmektedir.

Ersun Yanal kenarda bekleyen oyuncuları bu özelliklerini diri tutmayı başarabildiği ölçüde ikinci devre Fenerbahçe’nin çizgisini korumayı sürdürecektir. 

Bu maçın istisna mı yoksa değil mi olduğunu önümüzdeki Pazar günü göreceğiz. 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..