Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '11

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe-Galatasaray final serisine hazırlık

Fenerbahçe-Galatasaray final serisine hazırlık
 

Fenerbahçe Ülker-Galatasaray CC karşılaşması sanki muhtemel final serisinin nasıl oynanacağının habercisi niteliğindeydi. Galatasaray uzun yıllar sonra Fenerbahçe ile denk oynayabilecek bir takım kurmuşa benziyor. Ancak kazanabilmek için çok daha ekstra şeyler yapması gerektiğini de yine bu maçla görmüş olduk.

Fenerbahçe Ülker, Euroleague’den elendikten sonra ivmesinde ve takım oyununda önemli aksamalar yaşamaya başladı. Aslında bu düşüşü normal karşılamak gerekiyor; yaklaşık beş aylık bir süre boyunca lig ve Avrupa maçları ile haftada iki maça çıktılar; özellikle Euroleague eşleşmelerinde mental bakımdan yıprandılar.

Zaten elenmelerindeki birinci neden hiç hesapta olmayan sakatlıklar, ikincisi de bu yorgunluktu.

Maçı kenardan izleyen Kinsey ve Mirsad Fenerbahçe’nin direnen gücünü oluşturuyorlar. Özellikle Kinsey ile takım savunması bir eksiğini kapatırken, Mirsad savunmadaki bütün topların toplandığı adam haline geliyordu.

Jesikevicius, Fenerbahçe Ülker’e Euroleague için gelmişe benziyor. Daha oynayacağı zaman kalmış mıdır bilmiyorum ancak takımlarımızın bu tip oyunculardan uzak durması gerektiğine inanıyorum. Basketbolculuğuna asla diyecek bir şeyim yok, haddim de değil ancak bu tip lejyonerlerin takım oyunu oynayamayacağını düşünüyorum.

Buna Lavrinoviç’i de ekleyebiliriz.

Fenerbahçe Ülker böyle bir durumda sahaya çıkarken ezeli rakibi Galatasaray Spor Kulübü hafta sonu kadınlarda kaybettikleri final sonrasında elinde kalmış tek hedef olan erkek basketbol takımının başarısına kilitlenmişti.

Galatasaray CC bütün enerjisini bu hedefe yönlendirmiş olduğu için önemli bir sinerji avantajı taşıyor.

Galatasaray’ın Efes Pilsen orijinli ve Fenerbahçe ile final oynamaya alışmış bir Shumpert’a sahip ki dün çok etkili görünmedi. Ancak Andric ve Rancik ekstra katkı yapabilecek oyuncular olduklarını maç boyunca gösterdiler.

Kuşkusuz Galatasaray’ın direnen yüreği Tutku Açık’tı.

Sezonun ilk maçında galibiyeti Galatasaray’a getiren adı gibi bir tutku ile sahadaydı. Dün sayısal olarak takımına katkısı olmazken arkadaşlarına 6 önemli asist yaptı.

İstatistiklere baktığımızdaysa Galatasaray CC 20/12 asistle, Fenerbahçe Ülker de 39/25 ribaunt ile rakibine karşı üstünlük sağlamış olduğunu görüyoruz ki aradaki farklar her iki takım için galibiyet nedeni olabilecek kadar fazladır.

Fenerbahçe’nin 17/9 top kaybı ile oynamış olması da Euroleague temsilcisinin maça ne kadar konsantre oynamış olduğunun sayısal göstergesiydi. Fenerbahçe’de Preldzic top kaybında ilk sırayı alırken aslında takım halinde bu sayıyı paylaşmış olduklarını da söylemek gerekiyor.

Yine önemli bir detay Euroleague tecrübesi yaşamış ve hakemlerden çok fazla çekmiş bir takım olan Fenerbahçe Ülker’in dün maçın hakemleriyle gereksiz ve uzatarak diyaloglar kurmasıydı. Hakemlerin ters kararlarına ne zaman aşırı tepki verdiler o dakikada maçtan koptular. Tepkileri abartılıydı ve en çok da kendilerine zarar verdi.

Galatasaray özellikle ilk yarı denediği boyalı alanın kapatılarak denediği zon savunma ile Fenerbahçe Ülker’in pota altına top indirmesini engelledi. Ancak bu oyunda ısrar etmeyerek sürekli adam adama oynadı. Bu maç sırasında aklımda kalan ve nedenini merak ettiğim bir detaydı.

Galatasaray’ın bir diğer eksiği oyun kurucu pozisyonunda oynatacağı oyuncusunun olmamasıdır. Fenerbahçe Ülker’in zaman zaman takım halinde topu dolaştırarak en uygun durumdaki oyuncuya topu indirdiğini izledik ki genellikle oyun kurucu pozisyonunda oynayan adamlarının bu kurguda büyük etkisi vardı. Ancak Galatasaray’da bu oyunu kuracak oyuncu yoktu ya da Fenerbahçe Ülker buna izin vermedi.

Bu maçın adamı 14 sayı ve 11 ribaunt ile double double yapan Oğuz Savaş’tı. Pota altında büyük üstünlük kurdu ve maçı Fenerbahçe’ye getiren adam oldu.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..