Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '12

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe ikinci yarı bir filozof edasıyla oynadı.

İlk yarının son dakikası içinde Sow'un attığı gol ikinci yarı Fenerbahçe'nin oyun karakterini belirleyen en önemli etken oldu.

İkinci yarı sahada ne yapacağını çok iyi bilen, telaşsız, sakin ve huzurlu; filozof edasıyla futbol oynayan bir Fenerbahçe vardı.

Bu oyunuyla da hem Avrupa'da hem de Türkiye'de futbolu belirgin derecede diğerlerinden ayrılmaya başlıyor.

Sezon başında Fenerbahçe en çok nasıl eleştiriliyordu; iç bayıltan paslaşmaları, bir türlü sonuca gitmeyen atak organizasyonları ile ileride çoğalamayan, yaratıcılıktan uzak bir futbol oynuyorlardı.

Peş peşe gelen kötü sonuçlar, puan kayıpları sabırsız taraftarın tepkisini çekerken, böylesi bir ortam bekleyen futbol kamuoyu, medya için de bulunmaz bir malzeme veriyordu.

Burada temel mesele Aykut Kocaman'ın ne yapmak istediğini anlamaktan geçiyordu ve aslında bu son üç sezonda yaptığı transferler bile anlaşılabiliyordu.

Sabır ve istikrar başarının temel kuralıdır.

Fenerbahçe o gün teknik direktörünü değiştirmiş olsa büyük bir ihtimalle bu sezon kaybedilmiş olacaktı. Genel futbol ortalamamız zaten panik yapılmasını gerektirmeyecek derecededir.

Aradan geçen iki ayda Fenerbahçe fikir olarak sezon başında yapmak istediği şeyleri sahada uygulamaya başladı ve Avrupa'da zirve, Türkiye'de de ikincilik geldi.

Ve Fenerbahçe sanki bize bunun nasıl olduğunu hatırlatmak istercesine bir 90 dakika oynadı.

Fazlasıyla kontrollü, rakibi rahatsız etmeyen, sakin bir futbolla başladı maça...

Kısa bir süre sonra vitesi arttırmak istedi; ama Gençlerbirliği'nin golü geldi.

Gençlerbirliği dünkü maçta ilk yarı futbol adına bir şeyler yapmak istese de Fenerbahçe buna izin vermedi. Aykut Kocaman, bütün rakiplerine saygı duyuyor. Onları önemsiyor ve öncelikle oynadığı takımı kontrol altına alıyor.

Gençlerbirliği'nin maç boyunca yapabildiği en güzel şey duran toptan gelen topta Fenerbahçe savunmasının yanlış pozisyon alışı nedeniyle attığı gol oldu.

Bu golden sonra Fenerbahçeli oyuncuların maça konsantrasyonları daha da arttı.

Golün zamanlaması Fenerbahçe'yi çok rahatlattı. Eğer devreyi yenik kapamış olsaydı ikinci yarı stresi yüksek bir eşitlik sayısı arayışı olacaktı ve futbolda en zor şey budur.

Fenerbahçe-Gençlerbirliği

Sow'un klas vuruşu Fenerbahçe'nin ikinci yarıdaki farklı futbolunu hazırladı.

İkinci yarı maça başlayan Fenerbahçe her haliyle bu karşılaşmayı kazanacağının işaretlerini verdi.

Sow sadece gol yollarında takımı rahatlatmıyor; top ileriye atıldığında ve onunla buluştuğunda arkadaşlarının rakip sahaya gelmesi için zaman kazandırıyor.

Kezman, Güiza ve genel anlamda Semih'in yıllardır yapamadığı şey buydu.

Meireles'in golü öncesinde kazanılan serbest vuruşu bilinçli bir şekilde inisiyatif alarak çabuk kullanması yıllardır Fenerbahçe'de eşine az rastlanan bir tercihti.

Meireles,Türkiye'ye başka bir şey gösteriyor. Oyunu bu kadar çok yönlü oynayan çok az futbolcu var ülkemizde. Mesela aynı bölgede daha önce görev yapmış Baroni için bu neredeyse imkansız gibi bir şeydir.

Meireles, orta alanın teorik olarak çizilmiş bütün alanına hakim bir parselleme yapıyor. Onun futbolu Baroni'yi Alexleştiriyor.

Aykut Kocaman'ın kafasında ne olduğunu yaptığı transferlerden anlamaya çalışmak gerekir demiştik; bunun sahadaki bir karşılığı Kuyt'tır. Kuyt futbolunun sonbaharında Fenerbahçe'de her maç biraz daha gençleşiyor gibi oynuyor. En güzeli de yaptığı işten hem zevk alması hem de etrafına keyif yaşatması; Sow ile kurduğu telepatik ilişki Fenerbahçe'nin en büyük kazancı oldu. 

 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..