Fenerbahçe’nin eskiden yaptığını, bu kez, Eskişehirspor yapınca...

Fenerbahçe penceresinden bakınca...

Aradaki fark, daha 16 maç varken 10 puan açılınca, bu, büyük bir “avantaj”dı kuşkusuz. Bu, rahatlık sağlayacağı gibi, tedirginlik de yaratabilirdi. Maça yansıyana bakarak, bunlardan birinin geçerli olduğu söylenebilir. Ama bir gerçek var; o da, yarışın kızışacağı ikinci yarılarda inişli çıkışlı durumların sürüp gideceğidir.

Dün Eskişehir’de gördüğümüz, Fenerbahçe açısından doğal karşılanmalıydı. Çünkü Fenerbahçe’nin eskiden yaptığını, bu kez, Eskişehirspor yaptı. Böyle olunca da, ortada gibi gözüken, ikinci golü atanın kazanacağı havasındaki maçta sevinen Eskişehirspor oldu.

Fenerbahçe, “kötü” mü oynadı?

Eski maçlardaki havasının olmamasına karşın, futbol diliyle söylersek, Fenerbahçe’nin, bu kez, “şans”ı yoktu. Çünkü direklere takıldı. Beraberlik golünü atan Kuyt, bir gol attı, ama.... Kayarak vurduğu top, yere düştüğü için koluna da çarptı; hakem, iyi görünce, golü vermedi.

Kuyt, kaymadan vurabilseydi, ama vuramadı. Ayrıca, durum 1-1‘ken, uygun durumda yine iyi vuramadı. Oysa, ilk yarının son saniyelerinde Fenerbahçe’yi öne geçirecek fırsatı da yakalamıştı.

Bunları, gol dışındaki üç pozisyonu düşündüğümüzde, Fenerbahçe açısından göze batan futbolcu, Kuyt oldu diyebiliriz.

Görüldü ki, Fenerbahçe, “keseden” yedi.

Fenerbahçe’nin önümüzdeki hafta Sivas’ta alacağı ya da alamayacağı puan/lar, rakiplerinin alacağı sonuçlar bir yana, önem taşıyacaktır.

Artık, kolay maç yok!.

*****

Fenerbahçe’de, öteden beri, kadro zenginliği dile getirilir. Ayrıca, her an skoru değiştirecek futbolcuların varlığından söz edilir. Ancak, işlerin her zaman yolunda gitmesi, gidecek olması, doğal gidişe aykırıdır.

Emenike’nin sakatlığına Webo’nunki de eklenince, “forvet hattı”nda bir eksiklik hissedilecektir.

Orta alanda sayısal zenginlik var; ama sakatlıklar, formsuzluklar, zorlu kimi maçları etkileyecektir. İnişler ve çıkışların bir sonucu olarak, umulmadık ya da beklenen puan kayıplarını olağan karşılamak gerekecektir.

Dedik ya, Fenerbahçe, Eskişehir’de “keseden” yedi.

Webo’nun, daha ilk yarıda sakatlanması...

Tam gücüne ulamamış, ama oyuna girdikten sonra, orta alanda canlanmayı sağlayan Emre’nin o eski etkili oyundan uzak olması...

Uzun bir aradan sonra ilk onbirde yer bulan Holmen’in çok koşmasına karşın, verimli paslar yapamaması, buna karşın Eskişehirspor’un akınlarını başlamadan sık sık faulle kesmesi... Bu bile, kötü oynadı gözüken Holmen’in, oyunda kaldığı sürece, işe yaradığını gösterir.

Yine sakatlıktan yeni çıkan Salih Uçan’ın, zorlu bir maçta, bir de oyunu geride sürdürmenin yarattığı zorlukla, kendini gösterememesi...

*****

Fenerbahçe’nin eskiden yaptığını, bu kez, Eskişehirspor yaptı.

Oysa Fenerbahçe, iki “yarı”ya da etkili başladı; Eskişehirspor, ileri çıkmakta zorlandı.

“Hata”larda oldu; Kuyt’ın yanında, bir başka göze batan da Alves oldu. Geçen hafta, beraberlik golünü atan Alves, yaptığı “hata”yla Bienvenu’nün  gol atmasına yardım etti bir bakıma.

Ya Erkan Zengin’in attığı galibiyet golündeki etkisizliği?.

Şimdi, burada, Alves’i “günah keçisi” yapmak anlamsız.

Yapılanlar, olumlu ve olumsuz hareketler, olağan işlerden sayılmalı.

Önümüzdeki maçlarda, Fenerbahçe ve öteki takımlarda, kim bilir daha ne “hata”lar göreceğiz.

*****

Fenerbahçe, yenildi; ama o kadar da “kötü” oynamadı.

Farkı açmaktan ötürü, “şampiyonluk türküsü” söylemek, nasıl ki, “erken öten horoz” misaliyse... Bir maç yitirmek de, “her şeyin bittiği” anlamına gelmez.

Yarın öbür gün , rakipler de beklenmedik durumlarda puan/lar yitirebilir.

Daha, zorlu kış koşullarında maçlar oynanmadı.

Son söz:

Köprülerin altından daha çok sular akar!..
 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com