Fenerbahçe'nin kronikleşen başarısızlığı üzerine...

Ülkenin en güzel tesislerinden birine sahipsiniz, aşçınız hemen her sezon mesleğinin ses getiren isimlerinden biri irmik, şeker ve yağ seçimleri marka olarak A kalite ancak bir türlü helva yapamıyorsunuz. Çok garip ve incelenmesi gereken bir durum.

Fenerbahçe Futbol Kulübünün son on sezonuna bir göz attığımızda :

Teknik Direktör olarak 13 kişinin bazı yıllarda ise aynı sezon içinde üç değişik ismin görev aldığını,

Kulüp başkanları olarak incelediğimizde ise son on yılda sadece Aziz YILDIRIM ve ekibinin görev aldığını,

Yapılan yurtdışı transferlere baktığımızda kucak dolusu paralar verilerek Jes HÖGH, John Lesiba MOSE, Elvir BOLİÇ, Viorel MOLDOVAN, Elvir BALİÇ, Preko YAW, Samuel JOHNSON, Manuel DİMAS, Murat YAKIN, Kennet ANDERSON, Haim REVİVO, Milan RAPAİÇ, Nikola LAZETİÇ, Zoran MİRKOVİÇ, Sergiy REBROV, Ariel ORTEGA, Fabio LUCİANO, Pierre Van HOOIJDONK, Stepan TOMAS, Alex de SOUZA, Marco AURELİO, Marcio NOBRE, Nicolas ANELKA, Stephen APPİAH, Gökçek WEDERSON, Diego LUGANO, Deivid de SOUZA, Andreas MALDONADO, Mateja KEZMAN, Roberto CARLOS , Colin KAZIM, Daniel GUİZA gibi sıradışı isimlerin transfer edildiğini görmekteyiz.

Peki bütün bu olumlu etkenlerin sonucunda neden başarı gelmiyor ?

Bu yazımda bunu incelemeye çalışacağım.

Başarısızlığın nedenlerini bir kaç ana başlıkta toplamak gerekirse:

Fenerbahçe ve Fenerbahçelilerin tahammülsüzlüğü : Başarıya çok çabuk ulaşılmak istenmesi yönetimin baskı altına girmesine ve aynı baskının haliyle teknik adam kadrosu üzerine kanalize edilmesine neden olmaktadır. Fenerbahçe'de teknik adam olarak görev almak adeta ateşten gömlek giymeye benzer duruma gelmektedir. Bu tahammülsüzlük öyle bir boyuta ulaşmaktadır ki Rıdvan DİLMEN veya Oğuz ÇETİN gibi camianın efsane kişilerini dahi anında haracayabilmektedir.

Kulüp Yönetiminde tek adam diktatoryası, : Teknik adamlığın ateşten gömlek olduğu Fenerbahçe'de Başkanlıkta aynı pozisyonda olduğunda görev otomatikman Aziz YILDIRIM'a ihale edilmektedir. "Bundan sonra asla görev almayacağım" dediği dönemlerde dahi rica-minnet Aziz YILDIRIM koltuğuna geri dönmekte bu durum doğal olarak "Tek Adam" lığa yol açmaktadır.

Fenerbahçe yönetimlerinin futbol kamuoyunu gerecek söylem ve eylemleri : Özellikle Ali ŞEN döneminde zirve yapan ve günümüzde devam eden bir durumdur. Örnek vermemiz gerekirse " Fenerbahçe Cumhuriyeti", "Hakemler benim korumam altındadır", "25 Milyon Fenerbahçe'liyi sokağa dökerim" "Bir diğer güzide kulübümüzün bayrağını yırtıp kol gösterisi yapmak" gibi gereksiz eylem ve söylemler camiayı itici duruma getirmekte, yurdun değişik illerinde oynanan herhangi bir futbol müsabakasında Fenerbahçe takımı sahada olmadığı halde aleyhine hiçte hoş olmayan sloganların atılmasına ve bir anti-fenerbahçe kamuoyunun oluşmasına neden olmaktadır.

Galatasaray etkisi : 1996-2000 sezonlarında peşpeşe gelen dört lig şampiyonluğu ve akabinde UEFA ve SUPER CUP ile taçlandırılan sıradışı başarı doğal olarak Fenerbahçe'nin daha iyisini yapmak istemesine neden olmakta, ancak uluslarası kriterde bir türlü elde edilemeyen başarı pek dile getirilmesede Aziz YILDIRIM ve ekibini tedirgin etmektedir. Bu nedenle tüm Galatasaray maçları özellikle önem arzetmekte bu maçlardan alınan galibiyetlerle Fenerbahçe kamuoyu teselli edilmekte taraftar adeta "Galatasaray'ı yenin başka bir şey istemiyoruz !" psikozuna sokulmakta ve Fenerbahçe o sezon ki misyonunu tamamlamış olmaktadır. Dikkat ederseniz bu durum artık bir kısır döngüye dönüşmüş durumdadır.

Bu nedenleri sıraladıktan sonra gelelim çözüm önerilerine :

Önceki sezon ZİCO yönetimindeki Fenerbahçe bu zamana kadar Şampiyonlar Ligi'inde görünen en iyi Fenerbahçe idi. İki sezon önce takımdan ayrılan Tuncay ŞANLI ile geçen sezon takımdan ayrılan Marco AURELİO'yu bünyesinde bulunduran bir Fenerbahçe bu sezon çok daha büyük işlere imza atarak çıtayı bir hayli yükseltebilirdi. Ancak her zamanki tahammülsüzlük gene devreye girdi birtakım medyanın "stajer hoca" dediği ZİCO apar topar gönderildi omurgası bozulan Fenerbahçe yanılmıyorsam ilk defa ülkesinden ayrılan yaşlıca bir hoca olan Aragonês'e panik içinde teslim edildi.

Yukarıda yazdıklarım sadece yakın dönemden bir örnektir. Önceki sezonlara gidecek olursak buna benzer birçok olaya tanık olabiliriz.

Peki o halde ne yapılmalıdır ?

Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama şurası bir gerçektir ki Galatasaray yurtiçinde ve yurtdışında takım çalıştırmış Ulusal Takımlar bazında başarıyı yakalamış iki adet hocayı ülke futbolunun hizmetine sunmuştur. Mustafa DENİZLİ Jupp DERWAL ile, Fatih TERİM ise Sepp PİONTEK ile çalışmış ve birer marka haline gelmişlerdir.

Asırlık bir takım olan Fenerbahçe " Zararın neresinden dönülse kârdır " mantığı çerçevesinde uluslarası arenada genel kabul görmüş vizyon sahibi bir yabancı hocaya teslim edilmeli ancak yardımcı hoca kadrosuna henüz yıpranmamış bir isim olan Aykut KOCAMAN'ı kesinlikle dahil etmelidir. Olağanüstü yetkilerle donatılan bu kurmay heyetten kısa dönemde başarı beklenmemeli tahammül sınırları zorlanmalı zamanı geldiğinde takım Aykut KOCAMAN'a teslim edilmelidir. Jupp DERWAL'in ve Sepp PİONTEK'in ilk dönem bocalamalarını unutmamak gerekmektedir.

Başka bir seçenek bulunamadığı için görevine devam edecek olan Aziz YILDIRIM ve ekibi görevde bulundukları on yıl içinde yanılmıyor isem Galatasaray'ın altı adet şampiyonluğuna tanık olmuş ve dört kezde mutlu sona kendileri ulaşmışlardır. Ancak yurtiçinde elde edilen şampiyonluklar veya Galatasaray galibiyetleri artık camiayı tatmin edemez duruma gelmiş bulunmaktadır. Fenerbahçe uluslarası arenada en az Galatasaray'ın elde etmiş olduğu başarının eşitini veya daha değerlisini elde ettiği zaman "BAŞARILI" olmuş sayılacaktır.

Altyapısına gereken önemi vermiş sistemli ve sabırlı bir Fenerbahçe'nin özlenen uluslararası başarıyı yakalaması temennisiyle...

kevnikuscu@hotmail.com