Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe Ülker finale "çok farklı" başladı

Fenerbahçe Ülker finale "çok farklı" başladı
 

Bir “spor kulübü olma bilinciyle” bu sene başarıdan başarıya koşarak mücadele ettiği “futbol dışındaki” bütün branşlarda şampiyon olan Fenerbahçe, Pazar akşamı yaşadığı travmadan çıkış yolu olarak ülkemizdeki iki numaralı spor olayı basketbola bütün ağırlığını koymuşa benziyor.

Artık klasikleştiği veya gelenekselleştiği üzere spor sezonunun finali basketbolla sonuçlandırılıyor ve son senelerde bu finalin adı Fenerbahçe Ülker–Efes Pilsen oluyor.

Yüzüncü yılında ve bir sonraki sene Efes Pilsen’e karşı büyük üstünlük kurmuş olan Fenerbahçe Ülker geçen sene 2-0 öne geçtiği final serisinin son dört karşılaşmasını kaybederek, bir anlamda futbolda yaşadığı travmanın bir benzerinin pratiğini yapmıştı. Son maçta saha karıştığı için de bu sezona taraftarsız maç oynama cezaları ile başlamıştı.

Fenerbahçe Ülker bu sezon çok ilginç olaylar yaşadı. Solomon’un Tanjeviç’le yaşadığı sürtüşme sonrası ülkesine geri dönüşü; olaylı Galatasaray derbisi, Ömer Aşık’ın durumu, Tanjeviç’in rahatsızlanması...

Açıkçası Fenerbahçe camiasında (erkek) basketbol takımı bu sezon en son akla gelen ekipti. Takım bir türlü istikrarı yakalayamadığı gibi plaf-off serileri dahil kazandığı bir çok karşılaşmada inişli çıkışlı grafik çizmişti. Banvit maçlarının nerelerden dönmüş olduğu hafızalarımızdadır.

Bütün bunlar bir araya geldiğinde çok parlak bir sezon geçirmiş, Avrupa’da, Fenerbahçe Ülker’e göre daha başarılı olmuş Efes Pilsen finalin favorisiydi. İlk maçı kaybetmesi bu özelliğini kaybettirmiyor olsa da şans ibresinin artık eşitlenmiş olduğu görülmüş oldu.

Efes Pilsen’in en büyük dezavantajı Fenerbahçe’nin futbolda üst üste yaşadığı o büyük travmadır. Camia basketbolda bir şampiyonluk kazanarak en azından hasarın acılarını azaltmak; yoğunlaşan kara bulutları dağıtmak istiyor.

İşte kısaca bu girişte özetlediğimiz duyguların yarattığı motivasyon eşliğinde maç başladı ve karşılaşmanın rengi daha ilk periyotta ortaya çıkıverdi.

21-9’luk ezici üstünlükle sona eren birinci periyot bir anlamda maçın da skorunu tayin etti.

  1. Periyot – 21-9
  2. Periyot – 23-20 – Devre 44-29
  3. Periyot - 16-15
  4. Periyot – 18-18 – Maç 78-62

Fenerbahçe Ülker, ilk periyotta yakaladığı fark sanki yokmuşçasına yüksek savunma disiplini altında oynadı. İkinci devre biraz sayı bulmakta zorluk çekti. Hatta son periyodun ilk dört dakikasında hiç basket bile bulamadı.

Farkı yaratan iki önemli oyuncu vardı; Kinsey ve Mirsad. Mirsad’ın kaşı açılıp, kenara tedavi için gelmeseydi bu maçın sonucuna etkisi ne olurdu, merak konusudur.

İkinci devrenin hemen başında bütün uzun oyuncuların üç faule gelmeleri Fenerbahçe’nin savunmasını alt üst ederken; bu bölümde Efes Pilsen’li oyuncuların isabetsiz şutları farkın kapanmasına engel oldu.

Fenerbahçe Ülker’in basketbol adına herşeyi dengeli yapmış olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Yani, Efes Pilsen çok düşük bir dış şut yüzdesi ile oynarken Fenerbahçe sayılarını sadece üçlüklerle bulmadı. İçeri girerek, pota altı sayıları da attı. Maç denk bir mücadele şeklinde olsaydı da sanki bu maçı Fenerbahçe kazanırmış gibi oynadı. Final serisinin Fenerbahçe Ülker adına en göze çarpan özelliği de bu oldu.

Efes Pilsen sanki Fenerbahçe’den hep bir maç eksik oynamanın maç soğukluğunu yaşıyor gibiydi. Üç sayı atışlarında tarihi bir isabetsizlik oranına ulaşması biraz bununla ilgiliydi. Fakat maçın önemli bölümünde ribauntlarda da Fenerbahçe’nin gerisinde kalması; çok kritik yerlerde yaşanan top kayıpları Efes Pilsen’in maça ortak olmasını engelledi.

Efes Pilsen çok rahat bir takım. Geçen sene oynanan final serisi belki de bu rahatlığın derecesini biraz daha arttırıyor gibiydi. Finalin ilk maçını kaybetmenin çok önemli olmadığına da inanıyor olabilirler.

Haksız olduklarını söylemek zor. Bu final yedi maçlık bir seri ve her anlamda ayakta kalabilmeyi gerektiriyor. Efes Pilsen maçın ilk periyodunda açılan farkı kapatmak için ekstra çaba harcamak yerine dengeli oynamayı tercih etmiş olabilir. Bu da tecrübeden geliyor.

Bu nedenle de seride gerçek mücadelenin Cumartesi günü başlayacağını söylersek pek de yanılmış olmayız diye düşünüyorum.

Tanjeviçsiz bir final serisi oynamak çok ilginç. Bu maçta kenarda Tanjeviç olsaydı tahmin ediyorum ki Fenerbahçe Ülker bu kadar kolay kazanamazdı.

Futbolun yarattığı karmaşanın yerini basketbolun güzelliğinin almasını diliyor, iyi bir seri izlemeyi umut ediyorum.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..