Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '07

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçelilere sesleniyorum

Fenerbahçelilere sesleniyorum
 

Belki de asırlık tarihinin en ağır linçlerinden biriyle karşı karşıya kaldı Fenerbahçe Spor Kulübü son bir haftada. Hem içerden hem dışardan o kadar ağır eleştiriler ve tepkiler alıyor ki, hepsini üzülerek izledim. Camia dışından gelen eleştirileri çok önemsemiyorum, ancak camia içinden gelen tepkiler sınırları aştığı için böyle bir yazı yazma gereği hissettim. 100 kişiye ulaşsam bir çabadır en azından benimkisi.

Evet Sevgili Fenerbahçeliler. Eminim sizlerde en az benim kadar üzgünsünüz son 5 günde yaşadıklarınızdan sonra. Aslında her şey AZ Alkmaar maçının bitimine sadece 3 dakika kala değişti. Hatta belki de aynı maçta skor 2-1 lehimize giderken Kezman ’ın Tuncay’ın önüne indirdiği topu kaleciyle karşı karşıya kalmışken dışarı vurmasından sonra değişti. Ama siyah ile beyaz kadar birbirinden zıt iki durumla karşı karşıya kaldığımız kesin bu dönüm noktalarında.

Aslında basit bir futbol şansı. Fenerbahçe’nin 2-0 öndeyken bile yakaladığı ve kaçırdığı gol pozisyonlarını bir gözünüzün önüne getirin, sakin kafayla bir düşündüğünüzde Alkmaar’ın mı şanslı olduğunu yoksa Fenerbahçe’nin mi şanssız olduğunu çok iyi anlayabilirsiniz.

Ezeli rakibimizin fanatik ve tutkulu yönetici, yorumcu ve taraftarlarının söylemlerine dikkat ederseniz bu şanssızlığın bir başarısızlık olarak gösterilme gayretinin tamamen kendi bireysel çıkarları için olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz. Düşünsenize bırakın üçüncülük parolasını, şampiyonlar ligi grubundan minimum ikincilik hedefleyerek, şampiyonlar liginde bir üst tura çıkmayı hatta yarı finale çıkmayı hedefleyerek başladıkları bir Avrupa sezonunda gruplarda 4.maçlar bittiğinde Şampiyonlar ligine, 5.maçlar bittiğinde ise UEFA’ya beyaz bayrak salladılar. Galatasaray için şanssız ifadesini mi kullanırsınız yoksa başarısız ifadesini mi, artık oynadıkları maçları gözünüzün önüne getirerek ona siz karar verin. Sonra da hafta sonu yapılan Mali Genel Kurullarında Sayın Canaydın’ ın Fenerbahçe’nin elenmesine üzüldüm ifadesini de daha net değerlendirebileceğinize eminim. Kim bilir belki bir Fair Play ödülü daha verilir kendisine.

Alkmaar maçından sonra en büyük şoku Van Gaal’in Zico hakkında söylediği iddia edilen demecini okuduğumda yaşadım. Gerçi Van Gaal yazılanları tekzip etti ama Van Gaal’in ifadelerini direkt gazete sütunlarına taşıyanların bunu yorumlamadan geçiştirmelerini bir türlü kabullenemedim.

Efendim Van Gaal konuşsa Zico kovulurmuş. Evet başlıklar aynen böyleydi. Pekiyi kendi defans oyuncularının attığımız 2 gol dışında Alex’ e, Kezman’ a Tuıncay’ a ve Edu’ ya ikram ettikleri pozisyonları bu oyuncularımız gole çevirseydi ve sahada konuşmuş olsalardı Van Gaal ne olacaktı.

Ya da her şeyi tam tersine çevirin. Van Gaal Fenerbahçe’nin hocası olsun, Zico da Alkmaar’ın. İlk maçın Hollanda’da oynandığını düşünün ve Fenerbahçe 3-1 lik skor avantajını da yakalamışken Alkmaar durumu 3-3 ‘e getirmiş olsun. Eminim ilk maçta Van Gaal ciddi bir eleştiri yağmuru alırdı Fenerbahçe başında. Ve ikinci maçta da 2-0 yenik duruma düştüğünü ve bir sürü yüzde yüzlük gol pozisyonu verdiğini düşünün Fenerbahçe’nin Van Gaal yönetiminde İstanbul’daki rövanşta. Ancak daha sonra önce 2-1 i ardından maçın bitiş düdüğüne 3 dakika kala da rakip kalecinin bir hatasından 2-2 ‘i yakalayarak turu atladığını düşünün. İnanın UEFA ‘da ilerlemenin Van Gaal’le hayal olacağını yazardı bir çok köşe yazarı ve yorumcu. Ki bunu yaşadık da. Frankfurt maçında 2-0’dan 2-2’ye maç geldiğinde Zico’nun oyun tarzını oyuncu seçimlerini eleştiren baya yazı okumuştuk.

Ben özellikle Fenerbahçeli arkadaşlarımın her şeyi daha geniş ve sakin düşünmelerini rica ediyorum. Bu sene Fenerbahçe’nin özellikle Avrupa Kupalarında Zico yönetiminde oynadığı maçları iyi bir şekilde gözlerinin önüne getirmelerini istiyorum. B36 Torshawn maçını dahil bile etmiyorum. Kiev maçıyla başlamak gerekirse, özellikle Kiev’de iptal edilen golü, kendi sahamızda verilmeyen kırmızı kartları ve penaltıları iyi bir hatırlamaya çalışın. UEFA da Randers maçını da dahil etmiyorum ama gerek Newcastle’da oynanan United maçı, İspanyadaki Celta Vigo maçı , İstanbul’daki Palermo ve Frankfurt maçlarında hep galibiyeti arayan pozisyon bulan, mücadele eden ve gol kaçıran bir Fenerbahçe izledik.

Uefa’da kuralar çekildiğinde ikinci tur şansı tanınmayan sıradan bir takım olarak lanse edildiğimizi bu kadar çabuk unutmuş olamayız. Ki bu grup UEFA’nın resmi internet sitesinde dahi Group of HELL olarak adlandırılmış bir gruptu.

Şimdi bir sorun kendinize Fenerbahçe’nin hangi maçında maçın son saniyesine kadar galibiyet heyecanı yaşamadınız? Eğer bu sorunun cevabını iyi bir şekilde düşünebiliyorsanız Fenerbahçe’ye bu sene Avrupa’ da kötü futbol oynadı diyemezsiniz. Hele hele Zico’yu eleştirmek ya da kovma senaryolarına alet olmak ihanetten öteye bir şey olmaz ve olamaz.

Antalya maçı mı? Alkmaar maçının psikolojisini futbolcular açısından düşünen kimse oldu mu bu ülke de bilmiyorum? 3-1’den 3-3’e getirdikleri bir maçtan sonra kendi taraftarları da dahil olmak üzere büyük bir kesimden ciddi eleştiri alıyorlar. Ülkenin büyük bir kısmının ikinci maç için onlara inancı yok. Ve bunu da herkes her fırsatta dile getiriyor. Onlar ise tamamen bu maçla yatıyor kalkıyor. Ruhen ve fiziken tamamen bu maça konsantre oluyorlar. Ve her şey onların istediği gibi başlıyor maçta, çalışmalarının karşılığını almak üzereler hatta yakaladıkları skor avantajının bile üstüne yakaladıkları gol pozisyonları ile kendilerine olan güvenleri maç içerisinde hızla artarken maçın bitimine sadece 3 dakika kala yaşadıkları yıkım.

Yılmaz Vural bilmiyorum mental olarak bundan daha fazla çökmüş bir takım bulabilir miydi acaba rakip olarak. Ben sanmıyorum. Kimse Antalya’nın başarısına gölge düşürmeye çalıştığımı falan düşünmesin. Hepsine helal olsun. Haklı ve özel bir galibiyet aldılar. Ama bir Fenerbahçeli olarak o maçtan gerçek söylüyorum en ufak bir beklentim bir dakika bile olmadı. Çünkü futbolcuların yaşadığı psikolojiyi spor yapmış biri olarak çok ama çok iyi biliyordum.

Şimdi Fenerbahçeli dostlarıma seslenmek istiyorum. Eğer yangına körükle gitmeye devam ederseniz emin olun seneye bambaşka bir hocayla bambaşka bir takım için yeni tezahuratlar bestelemek durumunda kalırsınız. Ve şunu unutmayın ki, takımlar kolay kurulmuyor.

Bence herkes şapkasını önüne koyup adam gibi düşünmeli. Ya bu takıma adam gibi destek verilerek oyuncuların mental çöküntüsü giderilmeli ya yüzüncü yılınızda sizlere hediye edebilecekleri olası bir şampiyonluk kutlamasını bir başka yüzyıla ertelemeli.

Bu çöküntüyle çıkacakları bir başka dönüm maçı olan Gençlerbirliği maçının da onlar için özellikle psikolojik olarak çok zor olacağını çok iyi biliyorum. Her türlü skora da hazırım. Çünkü ben onların yeşil çimler üzerinde sarı-lacivert çubuklu forma içindeki kanarya danslarını seviyorum. Ve desteğim o sarı – lacivert çubuklu formanın içine giren her beden için aynı ve baki kalacaktır.

 
Toplam blog
: 85
: 1006
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1971 yılında Ankara'da doğdum. İzmir'de yaşıyorum. En büyük tutkum FutBol. Ve tabi ki Fut-Bol da bil..