Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '10

 
Kategori
Futbol
 

Fikstür avantajı mı dediniz?

Fikstür avantajı mı dediniz?
 

Fenerbahçe bekleneni veremedi.


Avrupa Ligi'ne veda ettikten sonra yara sarmak amacıyla Atatürk Olimpiyat Stadında İ.B.Belediyespor karşısına çıkan Fenerbahçe, deyim yerindeyse kabus gibi bir “ilk 45 dakika” oynadı. Olimpiyat Stadında hatırı sayılır bir kalabalık oluşturan Fenerbahçe taraftarları da zaman zaman yükselen homurtuları ile görülen kabusun aktörleri arasında sayılabilir.

Eksiklerden kaynaklanan dar kadro yapısında Fenerbahçe teknik direktörü Christoph Daum, alışılmış sistemine bazı rötuşlar yapmak durumunda kaldı. Gökhan, Bekir, Bilica ve Santos'un oluşturduğu defansın önünde Selçuk tek kalıyor; Vederson, Emre ve Deniz ise Alex – Güiza ikilisinin oluşturduğu hücum hattı gerisinde bir üçlü halinde yer alıyordu. 4-1-3-2 ya da 4-1-3-1-1 şeklinde adını koyabileceğimiz bu sistemde iki yumuşak karın, görev bölgeleri itibariyle Selçuk ve Deniz'di ki, zaten taraftarın tepkisi ile bu oyuncuların bekleneni veremedikleri de tribün tarafından tescillendi. “Tek ön libero” şeklinde nitelenen oyun anlayışında bu tek ön liberodan hem fizik mücadele ile top kapabilecek hem de ileri oynayıp oyun kurabilecek yetenekleri sergilemesi beklenir. Fenerbahçe'de bu göreve soyundurulan Selçuk ise yıllardır top kapma becerisiyle tanıdığımız ama teknik kapasite bakımından hep eleştiri konusu olmuş bir isimdi. Hal böyle olunca da İ.B. Belediyespor'un üçlü hücum hattı Fenerbahçe defansı üzerine baskı uyguladığında bloklar arasındaki bağlantıyı kolaylıkla kesti. Benzer biçimde görev aldığı bölgeden hem içe kat ederek hücumlara katılması hem de zaman zaman Gökhan Gönül'ün önünü kapatması beklenen Deniz de çizgi oyuncusu olmadığından maç içinde bocaladı. Neticede hücum kulvarları tıkanan Fenerbahçe cepheden şişirdiği toplarla Marcus – Barbosa ikilisine antranman yaptırırken, kontradan yediği golle de devreyi 1-0 geride tamamladı.

İkinci yarıya başlayan Fenerbahçe'de sistem yeniden 4-4-1-1'e dönerken, Daum da bizimle benzer tespitleri yaptığını oyuna müdahaleleriyle gösterdi. Selçuk ve Deniz'in yerlerine oyuna dahil olan Cristian – Deivid ile sarı-lacivertli takımın topa hakimiyeti arttı. Bu yarıda daha hırslı ve istekli bir görüntü çizen Fenerbahçe, 57'de Gökhan'ın sürüklediği atakta Alex ile skora dengeyi getirdi. Bu dakikadan sonra maçta ardı ardına kırılma dakikaları yaşanmaya başladı. Yediği gol sonrası savunmasını yeniden ileride kurmaya başlayan Belediyespor oyunu dengelerken, 69'da gole giden Güiza'yı düşüren Ekrem'e kırmızı kart göstermeyen hakem Fırat Aydınus bence önemli bir hata yaptı. 79.dakikada Alex'in rakibine yaptığı kasti faul sonrası ise bir başka kırılma noktası olarak değerlendirilebilir. Bu dakikada kaptan Alex De Souza'nın ihracı doğru karardı ama bu kırmızı kartın etkileri, Fenerbahçe'nin sahada bir kişi eksik oynamasından çok daha önemliydi. Topu dolaştırma konusunda becerili bir takım olan Belediyespor, topun hakimiyetini kısa sürede ele alıp üstünlük sayısını bulurken, sarı-lacivertli takımda ise her an herşeyi yapabilecek kaptanın oyun dışı kalması psikolojik olarak da sıkıntıya girilmesine yol açtı. Son dakikalarda Daum'un bilindik Gökhan Ünal hamlesi de şişirme toplarda sonuç vermeyince Fenerbahçe sahadan mağlubiyetle ayrıldı.

Sarı-lacivertli takımın ligin ikinci devresindeki performansına baktığımız zaman, oynadığı 6 maçta 8 puan topladığını ve tam 10 puan kaybettiğini görüyoruz. “Çok büyük fikstür avantajı var.” nidaları eşliğinde ligin ikinci devresine başlayan sarı-lacivertliler, ilk yarıda 8'de 8 yaptığı dönemi mumla aratıyor. Bu durumun oluşmasında sakatlık ve cezaların da etkisi var ama kayıpları salt bu sakatlık ve cezalara bağlarsanız Fenerbahçe'ye kötülük yapmış olursunuz.

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..