Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '13

 
Kategori
Güncel
 

Filin saçı var mı?

Filin saçı var mı?
 

Geçtiğimiz günlerde bir Bilim İnsanımız Gökhan Hotamışlıgil bir ödül töreni için ülkemize geldi . Bu konu ile ilgili haberleri sanırım gazetelerde okumuşunuzdur. Prof. Dr.Gökhan Hotamışlıgil'i tanıtan, aldığı ödülü anlatan yazılardı bunlar.

Belki okumayanlar olmuştur diye kısaca konuyu anlatayım.

Bilimde Kodları değiştiren Dahi Türk Prof.Dr. Gökhan Hotamışlıgil  halen A.B.D hHravard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı olarak araştırmalarına devam eden,ayrıca 30 dan fazla laboratuarı da yöneten bir bilim insanı. Yıllar süren araştırmaların ardından Prof.Dr.Hotamışlıgil ve ekibi karaciğer dokusunda metabolizmayı bozarak diyebete yol açan mekanizmanın protein değil, likopin adında bir yağ olduğunu keşfediyorlar.Bu alandaki yerleşik görüşü sarsarak, yeni bir tedavi yaklaşımına önayak olacak çok önemli bir buluşa imza atıyorlar.

Bugüne kadar obezite, diyabet ve kalp sağlığı alanında sayısız çalışmaya imza atan Prof. Dr. Hotamışlıgil, Rize'nin Pazar ilçesinde doktor bir babanın çocuğu olarak doğmuş ve Ankara Tıp Fakültesini bitirdikten sonra Harvard'da bursulu olarak okumuş büyük bir dahi.

Prof.Dr Hotamışlıgil'in Türkiye'de katıldığı ödül töreninde yaptığı konuşma ve sözleri beni çok etkiledi. Bu konuşmadan beni etkileyen alıntıları sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim.

Prof.Dr.Hotamışlıgil ' Filin Saçı var mı' sorusu ile başladığı konuşmasında merak ve araştırmanın sonucunda ortaya çıkan blimsel buluşların , büyük keşiflere yol açtığını ve bu buluşların da ekonomik olarak büyük ilerlemelere sebep olduğu söylüyor.Bazen milyarlarca dolar harcanıp hiçbir şey bulunamadığını, bazen de basit bir araştırma neticesinde çok kıymetli buluşlara ulaşıldığını sözlerine ilave eden Prof.Dr Hotamişlıgil özgürlük ortamında zihinsel faaliyetlerini sürdüren gençlerin ülkelerine, insanlığa büyük katkılarda bulunduklarını belirtiyor.

Genç beyinlere araştırmaları için bu özgürlük ortamını sağlayamazsak Üniversitelerden istediğimiz ürünü, ilerlemeyi elde etmenin mümkün olmadığını belirtiyor.

Bütün bu düşünceler bana, yıllar önce küçük kızımın Kanada Calgary Üniversitesine kabulunde Rektör imzalı aldığımız resmi bir yazıyı aklıma getirdi.

Bundan 10 yıl önce aldığımız ve halen sakladığım bu resmi yazıda Üniversiteye kabul edilen kızıma vaad  edilen şu taahüt çok dikkatımı çekmişti. 'Hiçbir yaşam ve geçinme kaygısı olmadan, araştırmalarınızı, çalışmanızı rahatlıkla gerçekleştireceğiniz maddi, manevi ortam sağlanacaktır.'diyordu yazıda. Düşünebiliyormusunuz bu taahütü alan bir bilim insanının , bir sanatkarın çalışma şevkini ve çıkaracağı eserleri, yapacağı buluşları.Sanıyorum ki Sayın Hotamışlıgil bu güveni bahsediyordu.

Prof.Dr.Hotamışlıgil'in konuşmasında dikkatımı çeken bir diğer konu ise, çalışmanın, çok çalışmanın gerekliliği, ve yarattığı neticelerdi. Hotamışlıgil her sabah 5 de kalkıp haftada 100 saat çalıştığını ve bundan hiç goçunmadığını ve bu çalışmalarda en büyük desteğinin gene kendisi gibi  konusunda çok başarılı bir doktor olan eşi olduğunu sözlerine ilave ediyor.

Konuşmasında hayat hikayesinden çaarpıcı örneklere yer veren Hotamışlıgil, sözleri ile bilimde bir ömrün bir fikre adanabileceğinin de altını çiziyor.

Sanıyorum ki Sayın Hotamışlıgil'in sözlerinden alacağımız  çok ders var.Bazı ana hatlarını dilimin döndüğünce aktarmaya çalıştığım bu konuşmayı imkan bulabilirseniz okumanızı tavsiye ederim.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..