Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '16

 
Kategori
Deneme
 

Firar edelim mi?

Firar edelim mi?
 

 

   Bir şarkı, bir buket çiçek ile başlanan bir gün planladım yine. Tazelik ve bahar dediğimde ilk aklıma gelen kucak dolusu papatyalarım var. Kendim için bir şarkı seçmek de iyi geldi. İlk aklınıza gelen de sizinki olsun. papatyalar için bir fotoğraf ekledim gözlerinize hitap etsin diye.

   Söylememem gereken her şeyi söylediğim bir güne başladım. Yapmamam gereken bir kaç şey yapmak geliyor içimden. Kendimden firar edesim var. Davetlisiniz. Eşlik eder misiniz?

   Aradığınız kişiye ulaşılamıyor olmak istiyorum. Mutlu bir yirmi dört saat tamamlamak istiyorum. Araya girenlere, yoluma sebepsizce çıkıp gözlerimin içine baktıkları halde görmezden gelenlere, temas etmelerine rağmen temassız kalmalarına karşılık , zihnimin arzuladıklarından vazgeçmeme sebep olanları, mecburiyetler bavulunu oldukları yerde bırakmak ve tam bir gün kendimce yaşamak istiyorum.

   Bisikletimin önünde bir buket papatyam, saçlarımın rüzgar ile dansına eşlik eden etek uçlarımla senfoni yazmak, ıslık çalmak, önüme gelene suratsızlıklarına inat, gülümsemek istiyorum. Gülümsememin kıskanılacak kadar gerçek olmasını diliyorum.

    Yol boyunca önüme çıkan tüm sokak köpekleriyle, kedilerle biraz oyun oynamak, bisikletin gidonuna takılı poşetlerden yiyeceklerini önlerine servis yapıp onlarla öz çekim pozları vermek istiyorum. Etrafta bana anlamsız gözlerle bakanlarla bir iki cümlelik zoraki konuşmalar yapmak, ne kadar şık olduklarını, sıra dışı göründüklerini, söylemek istiyorum. Gerçek olmasa da, bir seferliğine de olsa, birinden böyle cümleleri duymanın keyfini yaşasınlar istiyorum. Hem bana göre mutlaka insanlarının birbirinden farklı  sıra dışı bir özelliği vardır. Baktığımda hemen fark edemesem de bunu hayalimden bulup söyleyebilirim. Durup dururken iltifat almak hiç fena olmazdı öyle değil mi?

    Bisiklet bana yol arkadaşlığı ederken yürüdüğüm yol üzerindeki tüm esnaflara işler nasıl diye sorabilirim mesela. Anlatmak isteyeni dinleyebilirim. Sokakta oynayan çocuk bulabilirsem onlarla sohbet edip oyun oynayabilirim. Her dikkatimi çeken varlığın fotoğraflarını çekebilirim. Kulaklığımdan zihnime yayılan müzikle bağıra bağıra şarkı söyleyebilir, ufak molalarla dans edebilirim. Dans ederken izleyenlerin elini kolunu tutup dansa eşlik etmesini sağlayabilirim. Bir kahvehane de okey ya da kağıt oynayanların arasına karışmayı başarırsam, muhabbet ile dikkatlerini dağıtıp fırça da yiyebilirim. Ne yapayım sevmiyorum masaya mahkum eğlenceleri.

    Lüks bir restorantta leziz bir yemek siparişi verip, garsonun arkasından mutfağa dalarak, kendi yemeğim hazırlanırken mutfaktaki personel ile sohbet edebilirim mesela. Garson ve mutfaktaki herkes ile yemeksiz öz çekim de yapabilirim. Restorantdan çıkarken, işletmecisini de unutmamak lazım tabi.

     Küçük çaplı bir konser alanında, büyük konserlerdeki gibi korumaların olmadığı bir sahnede, şarkıcının mikrofonuna bir cümlelik el koyabilirim.

    Sahile inerim belki. Balık kasalarının ucundan tutar, ağların içinden balık kurtarırım kim bilir? Ölmüş olan balıkları, etrafta gezinen kedilere yem yapar, balıkçıların kovalamasıyla da eğlenebilirim.

    Simitçinin tüm simitlerini satın alıp, önünde avaz avaz bağırabilirim. "Bir alana bir bedava" diye bağırsam bir kuyruk yaratabilirim. Kapalı Çarşı'da turist taklidi yapıp alacağımı alma aşamasında Türkçe konuşup hakkımda konuştukları kurnazlık cümlelerini boğazlarına dizebilirim.

     Bir liseye gidip, dersin ortasında sınıfa girer, hadi eller havaya der, şarkı da söyletebilirim. Yaka paça atıldığım sınıfın öğrencileri için keyifli bir anı yaratabilirim.

    Bir mağazaya girip, gözüme kestirdiğim bir tezgahtara mağazada beğendiği bir kıyafeti satın alabilirim. Bir garsona yemek ısmarlayabilirim. Bir kuaförün saçlarını yıkayıp kurutabilirim. Bir manikürcüye oje sürebilirim mesela.

   Yağmur yağarken, şemsiyemi fırlatıp damlaların ritmi ile ayaklarım çıplak dans da edebilirim.

   Benim yirmi dört saatim değil mi kime ne. İstediğim gibi davranabilirim. Delilikse delilik işte. Belki de ben delirince mutlu oluyorumdur. Denemek lazım.

   Hazır delirmişken hazırlıklı ol, aniden karşına geçip sana aşığım da diyebilirim.

    Biliyor musun farkında değilsin ama çok şanslısın. Neden mi? Aynaya bak anlarsın.
 

 

 

 

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..