Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '11

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

FNO ve Küçük kadıncıklar

FNO ve Küçük kadıncıklar
 

fno


Evvelki akşam üniversiteden sınıf arkadaşlarım olan iki aileyle birlikte akşam oturmasındaydık. Bir ara Mustafa ilk defa duyduğum bir sözcük kullandı. “Küçük kadıncıklar” Bağdat caddesinden bahis ediliyordu. Tesadüf bu ya! dün akşam o arkadaşlarımdan diğeri bana, Bağdat caddesine çıkmamı söyledi. FNO varmış. (Doğru yazılışı: Fashion's Night Out İstanbul 2011)

Ne demekmiş ve ne olmuş söyleyeyim. Sizin için araştırdım öğrendim.

Nişantaşı, Bağdat Caddesi ve İstinye Park'taki mağazalar gece yarısına kadar alışveriş meraklılarının akınına uğradı. Geçen yıl 6 saatte 600 bin ziyaretçi ağırlandığını söyleyen AMPD Başkanı Mehmet Nane, bu yıl rakamın 1 milyona ulaştığını belirtti (SABAH 16.09.2011)

09:00 sularında çıktım caddeye. Akşam dönüşümde anladım ki “Tüketiyorsam Varım” günlerinden birindeymişiz.

Bütün kallavi (büyük) mağazaların önünde, güçlü ses cihazlarından müzik çığırıyor. Kaldırımlarda platformlar kurulmuş. Çok süslü mankenimsi kadınlar ve eşdeğer erkekler önüne gelene, ya bir broşür veriyor. Ya da mağazasının önündeki şenliğe buyur ediyordu. Mağazaların bir çoğunun önünde kokteyl masaları hazırlanmıştı. İsteyen uğrayıp ikramdan içki içebiliyordu.

Saat ilerlediğinde baktım ki icraat daha gelişti. Mesela Azra Akın (Eski Türkiye güzeli) bir platformda halk ile resim çektiriyor. Azra'ya teyzeler ve çocuklar çok rağbet ediyordu. Başka bir platformda Tülin Şahin vardı. (Kim bilir? Daha başka hangi önemli şahsiyetleri göremeden kaçırdım.) Tülin, halka “koşun gelin manken gibi yürüyün, bilmem ne kazanın.”  Diye çığırıyordu. Gelenler ve yürüyen genç kızlarımız pardon “küçük kadıncıklar” çoktu. (Yeni öğrendiğin kelime ve sözcükleri hemen cümle içinde kullanmalıyım  ki aklımda kalsın.)

Saat biraz daha ilerledi. 10:00 gibi oldu. Artık, Bağdat caddesi yürünmez hale geldi. Allahtan ben bir şort, bir tişort ve en rahat spor ayakkabımla yürüyorum.

Normalde yürüyüşten en fazla bir saatte dönerim eve. Ama bu gün “FNO” var dönmek ne mümkün. Ne tarafa bakacağımı şaşırmış vaziyetteyim. Hanımların bir çoğu ortalama 20 santimlik topuklu ayakkabılarıyla gelmişlerdi. Askılı ve yerlere kadar gece elbiseleriyle çıkanlar bile vardı caddeye. Kalkınıyoruz tabii…

Ama, en çok dikkati çeken “Küçük kadıncıklardı.” o kadar fazla sayıdalar ki. Makyajları had safhadaydı. Anlaşılan bu sıralar mini şort moda. Hepsi mini şortluydu. (Don diyeceğim ama ayıp olacak) Topuklu ayakkabı şart gibi. Ya da açık sandalet. Şunu da söyleyeyim Bu sene mavi ve yeşil oje modaymış. Çünkü benden kaçmaz. Gözlem yapmayacaksam. Ne işim var orada.

Şarkıcıların bulunduğu dükkan önlerinde dans eden insanlara bakarak yürürken, saat 12:00 olmuştu.

Bu akşam, o kadar çok sayıda cep telefonu fotoğraf çekiyordu ki. Şimdi anladım telefonlardaki fotoğraf fonksiyonunun ne işe yaradığını.

Bilindik mağazalardan birine girdim. Yeni mevsim ürünleri de dahil her şeyin fiyatı bu akşama mahsus yarı fiyata inmişti. Eh, güzel hoş.

Sonra, biraz daha pahalı bir mağazaya girdim. Gene sordum “bu etkinliğe mahsus bir indiriminiz var mı?” diye. Yoktu ama yangından mal kaçırırcasına alışveriş yapanlar çoktu.

Bu akşam çok eğlenceliydi. Gürültüden kulaklarım yoruldu. Ama değdi. Ha! Bir de sokak gösterileri vardı. Bandomsu ucuz kaldırım yürüyüşleri, palyaçolar gibi. Tuhaf, ışıklı balonlarla kaldırımda üç beş metre uzunlukta bir kortej oluşturup ilgi çeken gurup ise önemli bir bankanın reklamını yapıyordu. Bu banka fırsattan istifada prestijini arttırıyordu sanırım.

Unutmamam lazım. Bir ara kolumdan çeken kız, bana bankasının kredi kartını edindirmeye çalıştı. Kaçarak kurtuldum.

Alışveriş çılgınlığının kurumsal şekilde nasıl tetiklendiğini bir kez daha tespit ettim. Bazı kuruluşunun bu anlamda görevlerini ne denli başarı! ile yaptıklarını tespit ettim. En çok da “tüketiyorsam varım” felsefesinin kentsel elit taklitlerinin halkın ne denli ciğerine işlemiş olduğunu gördüm.

Bu arada aynı kuruluşların öyle sosyal sorumluluk etkinlikleri var ki. Nerenizle gıpta edeceğinizi şaşırırsınız…!

“alın satın ekonomi canlansın.” diye reklam yapan ekonomi hocaları acaba gurur mu duyuyorlar bu manzara karşısında?

Ben döndüğümde baktım ki,  bu akşam hiç bir şey tüketmemişim. 2,25 dolmuş parası hariç.

Bu durumda ben “tüketmiyorum öyleyse yokum.”

Hey! “küçük kadıncıkların” anne babaları!  Aslında maksadım size yazmaktı. Ama konu kaydı.  Bende insanım karnavaldan etkilendim. Bu sebeple bir sonraki yazıyı sizin çocuklara ayırdım. Bu arada çocuklarınıza mukayyet olun.

Olun ki!

Evlatların hepsi sağlıklı ve mutlu kalsınlar.

 
Toplam blog
: 89
: 985
Kayıt tarihi
: 09.07.10
 
 

Marmara Üniversitesinde  İşletme okudu. İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans yaptı.  Dış Ticare..