Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '06

 
Kategori
Futbol
 

Forza Italia, Grazie Zizou !

Forza Italia, Grazie Zizou !
 

Almanya - Kosta Rika maçıyla başlayan 64 maçlık coşkulu maraton, İtalya - Fransa finaliyle perdelerini kapatırken, beş kilo altıyüz gramlık som altın Dünya Kupası da dört yıllık bir Venedik tatili kazandı.

Karşılaşma öncesi çoğu otoritenin ve nacizane bendenizin belirttiği üzere, Fransa karşısında maça favori olarak başlayan İtalya, özellikle ikinci yarı ve uzatma periyodunda hem rakibini hem ekranları başındaki milyonları, "valium" almış depresifler misali uyuta uyuta kupaya uzandı.

Maçtan önceki analizimizde ilk çeyrek dilimde gol olmadığı takdirde karşılaşmanın büyük ihtimalle 0-0 arkası bir uzatma periyoduna gebe olduğunu belirtmiştik. Ne var ki, goller 7. ve 19. dakikalarda karşılıklı olarak gelince, bizlerin de "güzel futbol izleme" rüyaları suya düşmüş oldu. 1-1 lik eşitliği yakalayan taraflar; beklerini tekrar kendi yarı alanlarına demirledi, takımca tornistan yaparak "yakalarsam atarım" zihniyetine dört elle sarıldılar.

Oysa maç başlarında Lippi'nin direktifleri doğrultusunda, orta saha gerisinden sürekli olarak Fransız takımının sağ kanadına uzun toplar yollayan İtalya'nın niyeti, hücumlara katılmaya hevesli Sagnol ve Ribery'nin boşalttığı alanları Grosso ile kullanabilmekti. Kupada yıldızını parlatan Grosso'nun geride kalan maçlardakinden uzak bir performans sergilemesi bu plana en büyük sekteyi vururken, İtalya'nın bulduğu ölü toplarda Fransa kalesinde yarattığı tehlikeler aslında Lippi'nin "kanatlara inme" stratejisinin doğruluğunu da ispatlar gibiydi.

Maça Totti ile başlayarak bir anlamda kumar oynayan Lippi, koca bir sezonu verimsiz, isteksiz ve sakat geçiren Totti'nin bu yıl futbol oynamaya pek de niyetli olmadığını ancak Vieira'nın sakatlanarak kulübeye alınmasından sonra fark etti. Bu dakikada sol kanattan umduğunu bulamayan Lippi'nin sağ kanadı Iaquinta ile, Vieira'nın yokluğunda orta sahasını da De Rossi ile güçlendirdiğine şahit olduk.

Buna karşı Domenech; satrancı andıran bu taktik mücadelede adeta bir "rok" hamlesi yaparak Malouda ve Ribery'nin görev yerlerini değiştirdi. Perrota'nın çıkışı ile defansif kurgusu bozulan İtalyan sağ kanadını çökertmekti niyeti belli ki.

Dakikalar ilerledikçe "yenecek golün telafisi olmaz" haklı paranoyası içerisinde tam bir kör dövüşüne dönen oyun, dakikalar 110'u gösterinceye kadar bizlere de "kupa sonrası futbolsuzluk sendromu" nun ısınma turlarını yaptırıyordu. Bu dakikada, hafta içerisinde basına yansıyan fotoğraflarında ağzındaki sigara ile takımda "ağabeylik" mevkiinden, "dayılık" mertebesine geçişini ilan Zidane'ın saha içerisindeki dayılığına tanık olduk. Zidane'ın attığı kafada, acaba Materazzi'nin kendisine "Dayı mısın?" diye sorması ihtimaller dahilinde mi?

Neticede Fransa David Trezeguet' nin kaçırdığı penaltı ile kupa rüyasından kan ter içinde uyanırken, takımın en iyi penaltıcısı Zizou'nun eksikliği belki de kupanın yönünü İtalya lehine değiştirmiş oluyordu.

Sizi bilmem ama ben, kupa seromonisinde sürekli, neden Fransızlara "horoz" dendiğini, Fransa'nın tek şampiyonluğunu neden Fransa98'de aldığını ve "Her horoz kendi çöplüğünde öter." atasözünü düşündüm durdum.

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..