Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '06

 
Kategori
Futbol
 

Finalin falına bakalım

Finalin falına bakalım
 

Tatlı bir heyecanla beklediğimiz ve bizleri ancak dört senede bir ziyaret eden sevgilimiz Pazar gecesi alnımıza "Veda Busesi"ni kondurmaya hazırlanırken, kupa öncesi otoriteler tarafından şansları "plase" olarak nitelendirilen iki takımın, zevkli olmasını umut ettiğimiz mücadelesini izleyeceğiz. Büyük umutlarla ve "futbol ziyafeti" beklentileriyle televizyon başına oturan futbolseverlerin, ağızlarındaki "keçiboynuzu" tadını unutabilmeleri için bu finalin yapabileceği çok şey var. Aksi bir durumda korkarım ki, "Joga Bonito" deyimi tarihteki yerini alacak ve gerçek futbolseverler modern futbolu tanımlamada "World Cup" kelimelerinin baş harflerinden ilham alacaklar.

Gelin isterseniz koltuğumuzun altındaki bu umutlarla falcılığa soyunalım ve asla peşin hükme yer olmayan bu karşılaşma ile ilgili öngörülerimizden bir sonuca varmaya çalışalım.


Öncelikle iki takımı terazinin kefelerine koyduğumuz zaman, futbolun "toplu hücum ve defans" prensiplerinin İtalya tarafından daha başarılı bir biçimde uygulandığını görebiliyoruz. Kupada finale kadar 11 gol atan İtalya'nın bu golleri 10 farklı isimden gelirken, -ki bunların 3 ü defans oyuncularından- Fransa'nın mevcut 8 golünü ise 4 futbolcunun paylaştığı dikkatlerden kaçmıyor. (Zidane - Henry - Vieira - Ribery)


Defans kurguları herkesçe başarılı bulunan iki takımdan İtalya kupa boyunca 1 gol yerken, Fransa ise şu ana kadar kalesinde 2 gol görmüş durumda. İtalya takım doktoru tarafından yapılan son açıklamalarda Nesta'nın forma giyemeyeceği kesinleşse de, İtalya Ligi ve İtalya futboluna hakim defans anlayışından herhangi bir sapma olacağını söylemek zor. Buna karşılık 23 kişilik kadrosunda Fransız Liginden 9 oyuncuyu barındıran Fransa'nın, İtalyanların sert futboluna hangi ölçülerde dayanabileceği merak konusu. Üstelik bu yorucu maraton sonunda final maçına çıkan Fransa'nın ideal kadrosunda yaş ortalamasının Ribery hariç tutulduğunda 30.6'ya vurduğunu da hesaba katarsak, olası bir uzatma periyodunda İtalya'nın Almanya'ya yaptığı şakayı Fransa karşında da tekrarlaması ihtimal dahilinde.


Orta sahalarından ani çıkışlarla Pirlo ile Zidane'ın ters kanada atacağı kontra paslar ve yerleşik savunmayı delecek ara paslarını kovalayan bu iki takımın mücadelesi aynı zamanda Gattuso - Vieira, Ribery - Grosso, Pirlo - Zidane gibi enfes mücadelelere gebe. Her ne kadar bu eşleşmelerde Fransa tarafı ağır basıyorsa da, Fransa'nın geçmiş maçlarda zaman zaman yakaladığı geniş alanları İtalya karşısında bulacağını söylemek gerçekten zor. Bireysel olarak bakıldığında çok daha meziyetli oyunculara sahip Fransa, bu kez kendisinden daha "takım" bir rakiple karşılaşacak.


İtalya - Fransa maçlarının tarihi ise, İtalya tarafı için tam bir kabus. Her ne kadar oynanan 7 maçın 3'ünü Fransa, 2'sini İtalya kazanmışsa da İtalya son galibiyetini 1978 Dünya Kupası maçında Arjantin'de aldıktan sonra 28 yıldır Fransa'yı yenmeyi bekliyor.


Elbette ki maçın tansiyonu yükselirken iki cepheden de stratejik mesajlar geliyor. "Hinlik" peşindeki Domenech ve Del Piero bakın nasıl demeçler vermişler:

Domenech : Şu an farklı duygular içerisindeyim çünkü ben her zaman İtalyan futboluna bir parça hayranlık duydum. Takımları daima çok savaşıyor ve büyük bir mental güç sergiliyor. Onlarla ilgili hoş hatıralarım var. Onlarla karşılaşmaktan dolayı biraz tuhaf hisler içerisindeyim.

Del Piero : Fransa favori çünkü onların Zidane'ı var. Daha az gergin olacaklar ama bu bir tek maç ve herşey olabilir.


Tüm bu veriler ışığında ne yazık ki, maçın ilk çeyreğinde bir gol olmadığı takdirde muhtemelen 0-0 arkası bir uzatma oynanacakmış gibi gözüküyor. Final neticesi içinse ağzınızı bir "Chateaubriand" lezzetinden çok bir "Spagetti Bolonez" tadına hazırlayın derim ben.

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..