Fransa'ya uygulanacak yaptırımlar ve içimizdeki "Fransızlar"

Fransa’da 577 sandalyeli parlamento, 50 kişiyle toplanıp, 44 parlamenterle aldığı bir kararla, ne kadar demokrasiye bağlı olduklarını gösterdiler!

Fransız parlamentosu aldığı bu kararla, kendisini ‘tarihin tozlu’ rafları yerine koyup, bilime ve insan haklarına ne kadar saygılı olduğunu bir kere daha kanıtladı!

Bir insan, bir konuda düşüncesini açıklarsa, bu görüşe ceza uygulamak ne kadar demokratik?

Eskiden okullarda münazara olurdu. Tez ve anti tez! Herkes bir düşünceyi savunur, kendi düşüncesinin doğru olduğunu ispatlamaya çalışırdı. Fransa, yaptığı bu “Fransızlıkla” parlamentosundan 44 parlamenterle geçirdiği bir kararla, karşı düşünceye kapalı olduğunu gösterip, böylece özgürlüklere ve insan haklarına ne kadar bağlı olduğunu ispatladı!

Fransa’nın bu “Fransızlığın” karşı Sayın Başbakan birçok yaptırımlar uygulayacağımızı açıkladı.

İşte o yaptırımlar:

* Paris Büyükelçimizi Ankara'ya çağırıyoruz.

* İkili düzeyde gerçekleştirilmesi öngörülen siyasi, askeri ekonomik mahiyetteki karşılık ziyaretlerle seminer, eğitim, kurs, personel değişimi gibi faaliyetleri iptal ediyoruz.

* Avrupa Birliği çerçevesindeki eşleştirme projelerinde Fransa ile artık işbirliğine gitmeyeceğiz.

* Fransa ile her türlü siyasi istişareyi durduruyoruz.

* İkili askeri faaliyetler ve ortak tatbikatları şu andan itibaren iptal ediyoruz.

* Askeri uçuşlar için yıllık toplam verilen bütün üst uçuş ve iniş kalkış izinlerini iptal ediyor her uçuş için ayrı izin uygulamasına geçiyoruz.

* Askeri gemilerin liman ziyaretleri için izin başvurularını bugünden itibaren reddediyoruz.

* 2012 yılı Ocak ayında iki ülke ekonomi bakanlarının eş başkanlıklarında yapılması planlanan Türkiye-Fransa Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi toplantınsa katılmıyor. Bu toplantıyı gerçekleştirmiyoruz.

Bu yaptırımların ne kadar etkili olduğunu bekleyip göreceğiz.

Sayın Başbakan yaptırımların devamı olduğunu da açıkladı. Önümüzdeki günlerde o yaptırımları da görürüz.

Biz toplum olarak bu sahneleri 2006 yılında da seyretmiştik. Maalesef o zamanki yaptırımlardan bir sonuç alamamıştık!

O zaman halkın tepkisi çok daha güçlüydü!

Demek ki tepkiler zamanla yatışıyor ve eskiye dönüş oluyor. O zaman bu tepkileri anlamlı hale getirmek gerekmiyor mu?

Alınan yaptırımların daha da derinleşmesi ve kalıcı hale getirilmesi gerekiyor. Bence ilk yapılması gereken, ülkemizdeki Fransız okullarını kapatmak olmalı. Fransız kültürünü yaymak için kurulan bu okullar, yarın bir gün ülke aleyhine faaliyet göstermeye başlarsa o zaman ne yaparız?

 Biz; öncelikli yaptırımların yanında, birde ‘içimizdeki Fransız’larla mücadele etmeliyiz. Ülkenin ekmeğini yiyip, suyunu içenler maalesef ülke sorunlarına “Fransız” kalarak, ne kadar vatansever(!) olduklarını herkese gösterdiler. Bayan Miterant’ın çabalarını boşa çıkarmadılar!

Ülke partisi olmak adına yola çıkanların, nasıl bir bölgeye sıkışıp kaldıkları, ülke sorunlarına nasıl “Fransız” olduklarını hep birlikte görüyoruz.

Böyle bir yasayı Hitler bile düşünememişti! Hitler gibi bir zalimin bile aklına gelmeyen bir uygulama, maalesef Sarkozy’in aklına geldi. Tabi bir de ülke içindeki “Fransızların!”