Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '11

 
Kategori
Kitap
 

Furuğ’un Öyküsü / Celal Hosrovşahi

Furuğ’un Öyküsü / Celal Hosrovşahi
 

Furuğ’un Öyküsü / Celal Hosrovşahi


İran edebiyatı ve sinemasını seviyor takip etmeye çalışıyorum.

Zaman zaman da köşemde İran sinemasından izlediğim filmleri ve İran’lı yazarların kitaplarını sizlerle paylaşıyorum.

Geçen gün ikinci el kitap satan bir sokak satıcısından, İran’lı yazar Celal Hosrovşahi’nin öykülerinden oluşan bir kitap satın aldım.

Hafta sonu bir solukta okudum.

Büyülendim.

Yazarın masalsı anlatımıyla, gerçekle düşü ayırt edemeden çıktığım yolculukta adeta kendimi kaybettim.

Zamanın, mekânın ve hatta bazen kişilerin silik, belirsiz bir hayalet gibi birbirlerinin içine geçtikleri bir kitap Furuğ’un Öyküsü.

Kitabın çevirisine emeği geçenlerden biri de rahmetli Onat Kutlar. Kendisini rahmet ve saygıyla anıyorum.

Furuğ’un öyküsü, toplam altı öyküden oluşuyor.

1. Furuğ’un öyküsü

2. Ben, Babam ve Ağaç

3. Eve Dönüş

4. Ben, Annem ve O Kadın

5. Mühür

6. Hüseyin Ağa'nın Güvercinleri

Kitap başlamadan önce Mevlana'nın Şems-i Tebrisi Divanından bir alıntı yapılmış.

"Elinde bir mumla kenti dün dolaşıyordu Şeyh.

Kederliyim, diyordu. Bu adam kılığındaki yaratıklardan. İnsan arıyorum ben.

Dedim ki; Bulunmaz o. Biz çok aradık.

İşte tam da onu arıyordum, dedi şeyh. O "bulunmaz"ı.....

<><><><>

Furuğ'un Öyküsü adlı hikayeden kısa bir alıntı.

…. Güz’ün caddelerinde, kentin kuzeyine doğru yol alıyorduk. Karşıda Elbruz Dağları tüm görkemi ve güzelliği ile yükseliyordu. Serin sabah esintisi, arabanın penceresinden süzülüyor, yüzümüzü okşuyordu. Baktım, başını omzuma yaslamış, uyumuştu Furuğ. Saçlarından bir tutam rüzgarla uçuşuyor, yüzüme dokunuyordu. Sarhoş edici bir şeyler vardı havada. Yüreğime işleyen huzur verici bir şey. Kaygısız ve korkusuz, sevecen ve sevgi dolu bir şey. Furuğ’un sabah uykusu gibi…

…..

Aynaya baktım. Adamın görüntüsü saf, net ve yakındı. Dudakları hafif aralıktı. Gözlerini bilinmeyen bir noktaya dikmişti. Birden bire müthiş üşüdüm. Sanki bir buz parçası göğsümü sıkıştırıyordu. Soğuk ve dondurucu rüzgar gittikçe şiddetleniyordu. Esintiden gözlerim yaşardı. Gözyaşlarımın ardından yaşlıca adamın ağladığını görüyordum ve ayna yavaşça bir buz tabakası ile örtülüyordu….

Furuğ hayat doluydu ve ondaki canlılıktan keyiflenirdim. Çevresindeki her şey ondaki merak duygusunu uyandırırdı. İnsanları ve doğayı severdi, denize ise âşıktı. Gülerek espriler yapardı.

Küçük sular, büyük balıklara göre değil.

Gülerken tüm yüzü ve tüm gövdesiyle gülerdi. Gülüşü içten, yürektendi. Ağlaması da… Hep aynanın önünde ağlardı. Bir şeye üzüldüğünde, bunaldığında gider aynasını alır ve ona bakarak ağlardı :

”Bütün gün aynada ağladım.”

Doğru söylerdi. Aynada ağlardı ve ağlayışı gerçekti.

<><><><>

Mühür adlı öyküden alıntı;

"Birden bir hışırtı duyar gibi oldum. Dönüp baktım. Yarı karanlıktı oda. Duvarlarda hafif bir kıpırtı geziyordu. Gözlerimi ovaladım, iyice, dikkatle baktım. İzler... Mühür'ün duvarlarda basılı izleri... Harfler... Büyüyerek hareket ediyorlardı. Şekiller kımıldıyordu her yanda.... Sürünerek en yakın duvara doğru gittim. "Cim'in kuyruğu uzamış, "Ya'nın ucuna doğru düğümleniyordu. "Ya incelip öbür iz'in Nun harfine doğru yaklaşıyordu.

Yavaş yavaş tümü birbirinin içine geçti ve duvarların üzerinde uzun bir zincir oluştu büyük, koyu tek bir zincir... İlk halka usulca duvarın üzerinden kaydı. Bana doğru geliyordu. Donmuştum. Kıpırdayamıyordum. Ağzımı açtım. Bağırmak istedim. Sesim boğazımda hapsolmuştu, çıkmıyordu. Ellerimi yere koydum. Son bir çaba ile pencereye ulaştım. Dışarıya baktım. Gece inmişti. Kollarımda güç kalmamıştı. Yüzüstü yere kapaklandım.

Boynuma sarılan ince zincirin soğukluğunu duydum.

<><><><>

Büyük bir beğeni ile okudum, ruhuma ve zihnime çok şey kattı Furuğ’un Öyküsü.

Sizlerin de beğeneceğinizi düşünüyorum.

Saygılarımla,

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..