Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '11

 
Kategori
Futbol
 

Futbol, şike ve kaos

Futbol, şike ve kaos
 

“Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere ergeç ulaşır.” (Mirebau) 

* * * 

Türkiye’de gündemin değişmesine neden olan “Futbolda Şike Skandalı” Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) vermiş olduğu karar itibariyle ilerleyen zamanlarda bu sorunun daha ciddi boyutlara ulaşacağının sinyallerini vermektedir. Yaşanan bu olaylar çerçevesinde, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım “suç amaclı örgüt kurmak, örgüt yönetmek ve şike yapmak” suçlarından ötürü tutuklanıp Metris Cezaevi’ne gönderildi. Bununla birlikte şike ve teşvik primi iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve Savcı tarafından tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edilen Beşiktaş Asbaşkanı Serdar Adalı, Beşiktaş Teknik Direktörü Tayfur Havutçu, Beşiktaş Güvenlik Müdürü Ahmet Ateş ile İstanbul Büyükşehir Belediyespor oyuncularından İbrahim Akın ve İskender Alın tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderildiler… 

Türk futboluna damgasını vuran şike olayları sonrasında başlatılan operasyonlar neticesinde bir karar vermesi gereken TFF’nin yapmış olduğu açıklama; TFF’nin nihai kararını gerekli deliller ellerine ulaştıktan sonra vereceği şeklindeydi. 

Bu açıklamalar üzerine Galatasaray Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk tarafından şu sözler sarfediliyordu: 

“Yeni başlayacak olan ligin tertemiz ve yeni bir başlangıcı olmalıdır. TFF’nin delillere ulaşma talebi, anayasada bulunan bir haktır. Bu bakımdan federasyonun hakkını elde etmek için gerekli girişimlere bulunmaya davet ediyoruz. Adaletin gözü bağlıdır, forma giymez.” 

Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal ise: “Bu ateş üfleyerek sönmez, çözüm zamana yayılamaz. …Galatasaray olarak biz, Türk futbolunun içine düştüğü bu karanlıktan bir an önce çıkarılması için tüm mercilerin, gerekirse liglerin bir süre ertelenmesi kararı dahil, üzerlerine düşen tüm görevleri zaman kaybetmeden yerine getireceklerine ve kararın verilmesi için gerekli bilgi ve delillerin Federasyon’umuza ivedilikle iletilerek sürecin hızlandırılacağına inanıyoruz.” şeklindeki söylemleriyle durumun vehametini ortaya koyuyordu. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da söylemiş olduğu gibi; “Geciken adalet adalet değildir, kararlar süratle verilsin, halkın yargıya güvendiği bir Türkiye olsun.”  

Yaşanan bu gelişmeler üzerine TFF, 2011-2012 sezonunun planlandığı gibi 5 Ağustos’ta başlayacağını ve Avrupa Liglerinde oynayacak takımların 2010-2011 sezonundaki sıralamaya göre olacağını belirtiyordu. 

Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) bu aşamada bir sorun olmadığını fakat bu suçun kesinleşmesi halinde “uluslararası liglerden ihraç” işleminin devreye gireceğinin altını çiziyordu. 

KAOS ORTAMI 

TFF’nin vermiş olduğu bu karar neticesinde ligler başladıktan sonra gündemi meşgul eden şike olaylarının kesinleşmesi durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel durumları göz önüne almak gerek. Şu durumda meydana gelecek olayları karar verici taraflar açısından iki farklı boyutta incelemek gerek: 

1) TFF açısından olaylar incelendiğinde suç kesinleştikten sonra oluşabilecek muhtemel sonuçlar: 

§ Küme düşmesi gereken takımlar 

§ Puanının silinmesi gereken takımlar 

§ Şampiyonluğun devredilmesi gereken durumlar 

oluşacaktır. Bu durum sonrasında oluşacak kaos ortamı karmaşık bir hal alan bu durumların daha da karmaşıklaşmasına neden olacaktır. Şöyle ki; sezon başladıktan sonra bu olayların gerçekleşmesi halinde ligin hangi boyutlarda devam edeceğinin saptanması imkansız bir hale gelecek ve bu yıl Ankaraspor’un da Bank Asya 1. Lig’e çıkarılmasıyla 19 takımlı olan ikinci lige, düşürülecek olan takım ve/veya takımların da dahil edilmesiyle iş tamamen arap saçına dönüşecektir. 

2) UEFA’nın devreye girebilmesi için ise TFF’nin kesinleşen suç sonrasında UEFA’nın talimatlarına göre hareket etmeyip şike yaptığı belgelenen takımları düşürmemesi durumu mevcut olmalıdır. Bu durumda oluşabilecek muhtemel sonuçlar ise: 

§ UEFA Türkiye’nin üyeliğini askıya alır. Yani, Türk Milli Takımı Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılamaz ve Türk takımları Avrupa’da oynanan hiçbir kupada yer alamazlar. 

§ UEFA’da olunamayacağı için Dünya Kupası’na katılamaz. 

Bu durum göstermektedir ki; böyle bir olayın yaşanması halinde Türkiye kendi ligi dışında hiçbir ligde oynayamaz ve dışarıyla bağlantısı kesilir. Ululararası hiçbir maça çıkamaz. 

Yaşanan bu olaylara dahil olan üçüncü bir taraf ise son Türkiye Kupası Şampiyonu Beşiktaş Futbol Kulübüdür. Beşiktaş cephesinin de şike olaylarına karışması ve bu yönde tutuklanmaların gerçekleşmesi sonucunda Beşiktaş Futbol Kulubu bir karar alarak Türkiye Kupası’nı arkadaşları aklanıncaya kadar TFF’ye iade etmiştir. Bu durumda şu kritik soru akla gelmektedir: 

Türkiye Kupası’nı iade ederek Türkiye Kupası Şampiyonu ünvanını da kaybeden Beşiktaş Futbol Takımı UEFA Avrupa Ligi maçlarında oynayabilecek mi? 

Türk futbolunun bitme noktasına gelmiş olduğu bu durum gerçekten elimine edilmek isteniyorsa duygusal düşünme dışına çıkılmalı ve mantıksal bir çerçevede hukukun çizmiş olduğu sınırlar içerisinde adalaet sağlanmalı, yapılması gerekenler bir an önce yapılmalı ve Türk Futbolu içine düşmüş olduğu bu kaos ortamından bir an önce kurtulup içerde ve dışarda zedelenen imajını düzeltme yoluna gitmelidir. 

* * * 

“Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.” (William Watson) 

 

 
Toplam blog
: 102
: 1428
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum. 8 Nisan 1987 doğumluyum ve Adana'da Seyhan ilçesin..