Futbol herşeyden önce spordur

ÜZÜCÜ AMA ASLA YANILTICI DEĞİL .

Dün akşam oynanan Şampiyonlar ligi maçında Fenerbahçenin aldığı sonuç elbette önce sporcuları sonra taraftarları fazlasıyla üzdü. Sonuç üzücü olsa da asla süpriz değil ve bir önceki yazımda da yazdığım gibi oyuncularımız bu yıl nedense rakip ile arasında fazla mesafe bırakarak oynuyor ve buda ayağa pas yapan hızlı hücum eden bizlerden hem fizik hem de mücadele gücü olarak üstün olan takımların kolay galibiyet elde etmesine neden oluyor. Düşünün ki hem Partizan hem Porto hem de Arsenal maçlarında 2 dakikada iki gol yedi takımımız.Üç maçta aynı şekilde gelişti. Nedense ilk 15 dakikayı gölsüz ya da galibiyetle geçemedik. Üç farklı maç ama üç aynı maç gibi başladı.Bir yılda takım bu kadar nasıl değişir anlamak mümkün değil. En önemli sorun oyuncuların iletişim güven ve inanç sorunu gibi gözüküyor. Tek tek bakıldığında bu kadar farkı doğuracak bir kalite farkı yok. Demek bir takım olarak bütün olamıyor Fenerbahçe. Bu durum hoca dan da kaynaklanabilir. Oyuncuların kendilerine iyi bakmamasından da kaynaklanabilir.Oyuncuların hocasına güvenememesinden de kaynaklanabilir veya her üç neden bir araya da gelmiş olabilir.Bunu çözmek ve kötü gidişi önlemek de yöneticilere düşüyor. Kısa zamanda sorun çözülemezse hem lig hemde Şampiyonlar ligi bu sezon erken bitebilir.

Spor yazarlarının düşünceleri çelişkilerle dolu. Keza taraftarlarında. Şu an takımda olmayan oyuncuların şu veya bu nedenle ayrılmış başarılı oyuncuların bu olumsuz durumun giderilmesine bir katkısı olmayacak. Transfer yapılınca gidenler neden gitti deniliyor. Yapılmayınca da neden yapılmadı bu takım üç kulvarda mücadele edecek deniliyor.Sonuçlara göre yorum yapmak en kolayı her zaman.Ancak ileriye dönük oyuncu performansı planlaması ve tahmini yapmak çokta kolay olmasa gerek diye düşünüyorum.

Buna en güzel örnek geçen yıl ki GÖKHAN GÖNÜL ün çıkışı ve bu sezon ki R.CARLOS un düşüşü. Bir tek josico transferini anlamsız buluyorum belirtmek isterim. Geçen yıl Maldonado alındığında başta milliyet yazarları dahil Maldonado tam isabet başlığı atarken bu gün bu oyuncuyu taraftarlara yem olarak atıyorlar.M.Kezman basının baskısı yüzünden koptu. Şimdi Guiza'nın yerine kalsaydı, kalmalıydı yorumları yapılıyor ve yöneticiler suçlanıyor. Futbolda başarı kadar başarısızlıkta vardır. Galibiyet gibi mağlubiyette olacaktır.Elbette maçlarda mağlubiyeti oynamadan kabul eden bir takımımız olmasını istemeyiz. Ama söylermisiniz dünkü Asenal maçında oyuncuların mücadele etmediklerini söyleyebilirmisiniz. Hiç bir taraftarın kendi takımının formasını giyen oyuncuyu ıslıklamaya hatta ileri derecede küfür etmeye hakkı olamaz.Hiç bir spor yazarının bir oyuncuyua yeteneksiz kalitesiz diye basın yolu ile taraftarın tepkisini çekecek şekilde eleştiri yapma hakkı olamaz. Eğer bir futbolcunun maça gelen seyircileri yeterince tezahürat yapmıyor diye dışarı çıkarabilme hakkı varsa belki buda olabilir.Yada bir gazete yada televizyon yöneticisinin ve yorumcusunun biz yorumlarını beğenmiyoruz diye işini bıkaktığı görülmüşmü.? Neden peki futbolcular bunu yapsınlar. Bu nedenle takıma ve oyunculara fazla yüklenmek asla çözüm olamaz.

Futbola önce spor anlayışı ile ve hem kendi oyuncularımıza hemde rakibe saygı duyarak bakmak gerekiyor. Geçen yıl nasıl Sevilla maçı ve Chelsea maçları biraz şans biraz yüksek performans ve iyi konsantrasyon ile gerçekte süpriz olarak lehimize bittiyse bu sezonki maçlar da tam aksine şanssızlık konsantre olamama ve eksik performans nedeniyle aleyhimize bitiyor. Buna birde yeni antrenörün uyumsuzluğu ve transferlerin tam isabetli olamaması eklenince üstüne tuz biber oluyor. Bu durum uzunca süreceğe benziyor gibi ama asla sonsuza kadar değil.Birde taraftarımız aşırı sabırsız olmasa. Hep destek tam destek sözünün bir anlamı olsun. Öncelikle oyuncuların ve sonra yönetimin buna ihtiyacı var. O zaman bu kötü gidişin ömrünü kısaltabiliriz.. Sabır.. Lütfen.