Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '21

 
Kategori
Futbol
 

FUTBOL YORUMCULARI

VE GÖRÜNGÜLER, GERÇEKLER VE AŞKIM

İslam Çupi, spor yazınının iki mihenk taşından biriydi. Öteki de halan yaşayan Hıncal Uluç. İslam Çupi, bu taşların sanat, görüngü ve aşk ayağını oluştururken, Hıncal Uluç, mantık, felsefe ve gerçek ayağını oluşturmakta. İslam Çupi, engin kültürü ve bilgi birikimini büyük Fenerbahçe aşkıyla harmanlayarak doyumsuz güzellikte yazılar yazmıştı. Değişik tarihlerde yazdığı yazıları bir araya getiren kitabını, birkaç kere niyet etmeme karşın alıp okuyamadım.

Bir dev gibi seviyordu Fenerbahçesini İslam Çupi adlı dev. Hayallerindeki sevgiliyi yazıyordu . Güzelliğin büyülü soluğuyla üflüyordu gerçekliğe. Sevgilisini yükseklere, idealar evreninin en tepe noktasına yerleştirmişti. Onun ideası gönlünü aydınlatıyor, o ideanın ışığında gördüklerini yazıyordu. Gelip geçici varlıklar evreni, algıların alanına giriyor, her an değişiyordu, İslam Çupi ise kalıcı olanı, güzel olanı arıyor, gönlündeki değişmeyen güzeli yazıyordu. Sanat için sanat yapıyordu. Onun yeri ayrıydı. O tezdi.   

Hıncal Uluç ise küçük yaşlarda felsefe okumuştu. Küçük yaşlarda okuduğu felsefe onu bir mantık adamı yapmıştı. O da futbol dünyamızın tez anti tez kardeşlerinden Galatasaray’ın taraftarıydı. Galatasaray’ın Alp Yalman döneminde başlayan atılımlarını en iyi şekilde yorumlamış, kısa zamanda düzeltilmesi güç olan zayıf alt yapıya karşı, futbolun üst yapısını başarının anahtarı olarak öne çıkarmış, Mustafa Denizli ile birlikte UEFA kupasına giden yolun zihinsel taşlarını döşemişti. O anti tezdi.

Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur. Hayat ise akar, devam eder gider. Ama mezarlıklardaki adamlar vermiştir ilk ivmeyi o sularına iki kere girilemeyen nehirlerin akışına. Günümüzde de futbol yorumcuları İslam Çupi ve Hıncal Uluç’tan beslenerek kalemlerini keskinleştirmekte. Bağış Erten, en iyi İslam Çupi hamuruna sahip yorumculardan biri. Tabii, Bağış gözü kara bir İslam Çupi izleyicisi değil. O gerçekçilik kaynağından da besleniyor. Arsenal maçı için yazdıklarına bakalım :

Bağış Erten, Radikal, 6 Kasım 2008
Güzelliklerle haşır neşir olmanın getirdiği sakıncalar da var. Güzellikle uğraşmak bir süre sonra zihinde bir (güzellik) çiti (algılama kalıbı) oluşturuyor, gerçeklerin sadece bir kısmı (güzellik çitini aşanlar) zihne(bilince) ulaşıyor, diğerleri ya önemsenmiyor ya da gözden kaçıyor. Zihne (bilince) ulaşan gerçeklerse güzellik kalıbının hamuruyla yoğrulup, biçimlenerek sunuluyor ve algılayanlarda gerçeğin çarpık bir izlenimini yaratıyor. Böylece hem yazar hem de okuyucu gerçek dünyanın kıyısına doğru sürükleniyor.

Gerçek varlıkların idealar evreninde yer aldığı fikrini ortaya atan Platon, gençlik döneminde, çirkin varlıkların da ideaları olduğu düşüncesini kabul etmekte zorlanmıştı. Ancak olgunluk döneminde çirkin varlıkların da yüce idealar evreninde temsilcileri olabileceğini kabullenebilmişti. Çok zorlu bir diyalog olan Parmenides diyaloğu bu dönemin sancılarını da yansıtır. İslam Çupi çizgisini izleyen yorumcuları bekleyen en büyük tehlike de güzelliklere uymayan olgulardır. Güzellik kalıbına (ideasına) uymayan olguları baştan yok sayma, reddetme eğilimi hiç küçümsenmeyecek bir tehlikedir.

Ustalardan devir alınan kalıpların yanında, bilinçli olarak oluşturulan, inşa edilen, değişik bağlamlarda tekrar tekrar kurgulanan kalıplar ve bu kalıpları hazırlayıp servis eden görüngü üretim merkezleri de hayatın diğer alanlarında olduğu gibi futbol endüstrisinde yerini almıştır. Böylece sadece görüngü (ideoloji) üreten merkezlerin hazırladığı engelleri aşan gerçekler, o merkezlerin hazırladığı kalıpların yoğurduğu, biçimlediği haliyle tüketicilere (izleyenlere) ulaşmakta. Neyse ki bağımsız (nesnel) görüngü üreticileri de var.

Oluşturulan görüngülerin yarattığı psikoloji, bir yere kadar bireylerin ve kurumların başarısına da katkıda bulunuyor. Üretilen görüngüler, algılama kalıplarına dönüşüyor, kalıplar (hem her kurumun kendisinin ve rakiplerinin paydaşlarının ve çalışanlarının) algılarını hem de beklentilerini etkiliyor, değiştiriyor. Bunun sonucunda oluşan psikoloji (pikosomatik bağlantılar aracılığıyla), Turgay Renklikurt’un dikkat çektiği rezerv enerji kaynaklarının kapaklarını açmayı kolaylaştırarak öznelerin başarısına ve rakiplerin başarısızlığına dönüşüyor, beklentiler gerçeğin inşasına katkıda bulunuyor.

Hıncal Uluç cephesinde ise yok yok. Bir yanda onun kanatları altında gerçek yalanlarla haşır neşir olarak mesleğe başlayıp sonra görüngü üreticilerinin hizmetinde devam edenler var. Ve neyse ki ve tabii ki hayat sonsuz çeşitlilik arz eder ve bir tek kalıbın, tümelin (evrenselin) hücresine hapsedilemez. Diğer yanda Hıncal Uluç’la baba-oğul, otorite-birey, sevgi-nefret çatışmaları eşliğinde kendini geliştirip, yer yer ustasını geçenler bulunmakta. Her iki ulama da girmeyen, gerçeği, sadece gördüğü gerçeği yazarak, ne Musa’ya (güzelliğe bulanmış görüngüler evreninde yaşayanlara) ne de İsa’ya (görüngü üreticilerine) yaranamayıp, iki arada bir derede sıkışan Rıdvan Dilmen gibi bağımsız gerçekçiler de mevcut.  Tabii her çevre kendi florasını yaratır. Ne Musa’yı ne de İsa’yı kırmadan yoluna devam eden Ömer Üründül gibi gerçekçi çizgiden ayrılmamaya çalışan yorumcular da sahnede yer alıyor.

 
Kayıt tarihi
: 29.04.21
 
 

Bilgisayar Mühendisi, Sistem Çözümleyici. Ekonomi, Siyaset, felsefe, psikoloji, sosyoloji, tarih,..