Futbolda FETÖ’cü kayırma ve kıyma...

Her yer FETÖ’cü kaynıyor!.

Görevden almalar, meslekten atmalar, gözaltılar, tutuklamalar... 

Kim gerçekten FETÖ’cü, kim değil, bilmek mümkün değil.

Futbol dünyasında büyük bir sessizlik var. Bu dünyaya 15 Temmuz’dan önce, 15 Temmuz’dan sonra diye bakmak gerekecek. “Çene”si kuvvetli olanlarından kimilerinin söylemlerine bakılırsa, sert bir dönüş yapıldığı görülüyor.

Dönüş, kimilerinde “Aziz Yıldırım haklı çıktı”da, kimilerinde ise düne kadar toz kondurmadığının “hainlik”ini vurgulamada kendini gösteriyor. Özellikle ikinciler, bir türlü, 3 Temmuz’un bir “kumpas” olduğunu ağızlarına almıyorlar.

Ekranlar, FETÖ üzerine programlarla dolu. Kimileri, ekranlara “abone” oldular. İzleyenler, onları ekranlarda görünce, ne diyeceklerini ezberlediler artık.

Ekranlarda zaman zaman FETÖ’nün futbola el atmasından söz ediliyor. Bunlarda sezilen, hiçbir şey söylemeden çok önemli açıklamalar yapıyormuş havasıyla, özellikle “şike kumpası”nı sulandırmak. Dahası, “kumpas”ı es geçmek. Oysa FETÖ dendi mi, öteki kumpaslardaki rolü hemen dile getiriliyor.

Yani?

Ergenekon, Balyoz... “kumpas”, “sözde şike” değil!.

Oysa hepsi, aynı elden çıkma, “ortak yapım”...

*****

Her yer FETÖ’cü kaynıyor!.

Futbol dünyasında büyük bir sessizlik var!.

TFF, kimilerinin görevlerine son verdi; ama adları, eylemleri açıklamadı.

Ben eskiden şöyleydim böyleydim diyenler ekranlardan eksik olmuyorlar. Ekranlar, gerçeği ortaya çıkarmak için değil de, sanki gizlemek için kullanılıyor. Çünkü konuşmaların çoğu, “incir çekirdeği”ni doldurmayacak düzeyde.

(Hesap vermesi gerekenler, ya “boş” konuşur ya da susar. Konuşanların daha düne kadar “taptık”ları, bugün “teptik”ledikleri olur!. )

Futbol/ spor dünyası, FETÖ’nün at oynattığı alan açısından en uygun ve verimli olanı. Özellikle 3 Temmuz, “şike kumpası”, Şekip Mosturoğlu’nun deyişiyle FETÖ’nun başyapıtı... Bunun senaryosunu yazan, uygulayan polis ve yargı ayağı ya içeride ya da kaçak...

Futbolda “kumpas”ın sivil ayağına daha sıra gelmedi.

Sesi çıkan kimilerine göre, bütün olanlara karşın, “şike” adı altında olanlar gerçek mi gerçek!.

Dayanakları mı?

Hani şu UEFA, CAS kararları var ya, o kararlar...

(Onlara göre o kararlar, “kutsal metin” değerinde görülüyor. Bunu öyle gördükleri için de, o kararlarla gelen cezaların FETÖ’cülerin devlet adına gönderdikleri “belge”lere bakarak verildiğini unutturmaya çalışıyorlar.)

*****

Her yer FETÖ’cü kaynıyor!

Futbol dünyasında büyük bir sessizlik var!.

Ekranlar renkli mi renkli...

Oysa konuşmaların çoğu boş, magazinsel... Üstelik, konuşanlardan kimileri dün ve bugün karşılaştırıldığında tam bir çelişki oluşturuyor. Söylenenler, 3 Temmuz sürecinde yansıtılanların farklı bir “versiyon”u sanki.

Gerçeklerin ortaya çıkması, kafalardaki soru işaretlerinin yanıt bulması için beklemek gerekecek. Beklerken Ümit Karan’a kulak vermekte yarar var:

“TFF, FETÖ’cü futbolcuya daha az ceza verirdi. Hoca, menajer, örgüt gibi hareket ederlerdi. Ben biat etmedim ve bedelini ödedim.” (Milliyet)

Ümit Karan’ın saptaması/ iddiasının akla getireceği:

FETÖ’cü futbolcuya “daha az ceza” verenlerin bağlı olduğu yapı, başka yerlerde de karşıt ya da kendinden saydığına kesinlikle ona göre davranmıştır.

Futbol dünyasında sessizliği bozacak, yeşil sahalardaki görselliği saha dışına taşıyacak (başka alanlarda ortaya çıkacak, futbol dışı gibi gözükenler) olan üç önemli tarih var:

3 Temmuz, 12 Mayıs, 04 Nisan.

Bunlar, aydınlatıldığı zaman nasıl bir görsellik/ şölen izlenir?

Son söz:

Beklenmedik durumlar/ gelişmeler, dün anlaşılamayanı bugün ayna misali yansıtır.

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com