Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '12

 
Kategori
Futbol
 

Futbolumuzun hali

Futbol Ayakla Oynanan Bir Oyun Mu, Yoksa Ayak Oyunu Mu?

Kafa veya ayak vuruşları ile topu karşı kaleye atma kuralına dayanan ve on birer kişidenoluşan iki takım arasında oynanan oyuna futbol denir.

Seyirciler bunu böyle bilir ve top kaleye girdiğinde sevinirler, deşarj olurlar, streslerini atarlar.

Özellikle fanatik olmayan, hisleri beyinlerinin önüne geçmeyen insanlar bundan zevk alır, elektriklerini azaltırlar.

Ancak kazın ayağı böyle değilmiş. Meğerse futbol ayakla oynanan oyun değil, ayak oyunlarının cirit attığı bir arenaymış. Bunu birçoğumuz biliyorduk, ancak saf ve temiz halk kitleleri de bunu anlamış oldu.

Spor Mu Yapıyoruz, Anarşiye Davet Mi Çıkarıyoruz?

Bu işe akıl sır erdirmek mümkün değil.

Yeri geldiğinde sporu  ‘barış, kardeşlik ve dostluk’ olarak tanımlarız.

Ama icraata gelince ne dostluğu, ne kardeşliği, ne de barışı kalır.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu;

Spor, özellikle futbol, adeta şiddetin bir unsuru haline geldi.

Yöneticisi ile…

Medyası ile…

Antrenörü ile…

Futbolcusu ile…

Taraftarı ile…

Yöneticisi, medyası, antrenörü bu işi bilinçli yapıyor. Bu yüzden de hiçbir zaman spor kamuoyundan, vatandaştan özür dileme inceliğini göstermiyorlar.

Peki, futbolcu ve taraftara ne oluyor? Niye bu kirli oyunun bir parçası oluyorlar? Anlamak mümkün değil. Bu işin kaymağını yiyenler şiddetin tetikçisi haline geldiler. Taraftarlar da bu sele kapılıp hem kendilerine, hem çevrelerine hem de ülkeye zarar veriyorlar. Ülkemiz büyük bir kaosa sürükleniyor. Bir terör türü daha mı hortlatılmaya çalışılıyor acaba.

Futbol Nedir?

Futbolu bir spor, bir kardeşlik oyunu, bir tanıtım aracı, ülkenin dünyaya tanıtımı olarak bilirdik. Çünkü “ben sporcunun zeki ve ahlaklısını severim” diyen bir anlayışı şiar edindiğimizi biliyorduk.

Oysa biz aldatılmışız.

Meğerse futbolun gerçek yüzü başkaymış..

-Futbol beyefendilerin(!) hırsını tatmin eden bir oyunmuş.

-Futbol en iyi ayrıştırma aracıymış.

-Futbol bir anarşizm türüymüş.

-Futbol kitleleri oyalama taktiğiymiş.

-Futbol birilerinin zenginliklerine zenginlik katma aracıymış.

-Futbol bir sanayi dalıymış!

-Futbol bir vergi kaçırma aracıymış.

-Futbol yeni küfürlerin piyasaya çıkarıldığı bir arena ortamıymış.

-Futbol, bölgeleri, şehirleri birbirine düşman eden bir oyun türüymüş.

Neler oluyor?

Neler yaşıyoruz?

Deniz bitmek üzere…

Hoca cemaat misali. Örnek olması gereken kişilerin bizzat çirkeflik yaptığı futbolumuzda, seyircinin çığırından çıkması kaçınılmazdır. Nitekim de öyle oldu… İdareciler taraftarları uçuruma sürüklüyor, kimse farkında değil.

Yapılması gereken yapılmıyorsa, yapılmaması gerekenler yapılır.

Bir Öykü.

Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcuları arasında her zaman ilk sırada bulunan Brezilyalı futbolcu. Yani bilinen ismiyle Pele…

Nijerya’da sadece O’nun futbolunu izleyebilmek için Biafra ile yapılan savaşta iki günlük ateşkes ilan edildi.

Yani dünya futbolunun bir numaralı ismini izlemek için ülkesi uğruna savaşanlar, iki günlük ateşkes ilan edebiliyor.

Pele’yi izleyip, ardından savaşa devam ettiler mi, bilmiyorum…

Ama onun oyunu için savaşa ara veriliyor.

Peki biz ne yapıyoruz?

Futbolu bırakıp savaşıyoruz adeta…

Koskoca imparatorluklar kurmuş bir millet olarak bir Nijeryalı kadar, bir Biafralı kadar olamıyoruz?

Yazıklar olsun bize.

Hem de çok yazık!..

Gurur Duyduk

Cüneyt Çakır ve arkadaşları geçenlerde Barcelona ile Chelsea arasında oynanan maçı yönetti

Hem de ne yönetti.

Ben gurur duydum.

Nasıl oldu da bağnaz Avrupalılardan tam not aldı?

Bir Türk hakemi Avrupa’nın en iyi iki takımının maçını kusursuz yönetti.

Acaba Sayın Çakır Türkiye’de yönettiği hiçbir maçta 10 puan alabildi mi?

Zannetmiyorum

Neden acaba?

Bunu hiç düşünenimiz var mı?

Türkiye’de futbol oynanmıyor, oynanır gibi yapılıyor. Çünkü saha dışı oyunlar sahada oynanan oyuna galebe çalıyor. Buna alıştık, hatta kudurduk bile! Böyle bir ortamda hakem sahadaki olaylara elbette hakim olamaz.

Hakim olmaya kalksa;

Geleceği var…

Çoluğu çocuğu var…

Sokakta yürümesi var…

O yüzden bizde hakemlik yapmak babayiğitlik ister.

O yüzden de TFF hakem notundan 9 ve 10 puanı silmiş. 9 ve 10 puan oyuna etki eden şeytanın puanı oldu.

Dolayısıyla bizde 7-8 puan alan hakem öpüp başına koyuyor.

Halbuki hakemimiz sadece futbolun oynandığı ortamda gerçek becerilerini ve tarafsızlığını sahaya yansıttı ve tam not aldı. Türk’ün becerisini Dünya’ya duyurdu.

Biz kendi değerlerimizi maalesef hoyratça harcıyoruz. Her şeyde anarşist ruhumuzu, ferdi çıkarımızı ön planda tutuyoruz ve güzel hasletlerimizi bir bir yok ediyoruz. Her alanda bunu yapıyoruz.

Bilim dünyamız da böyle, sanat dünyamız da böyle, siyasetimiz de böyle. Neden yurt dışındaki bilim adamlarımız her gün yeni buluşlara imza atarken Türkiye’de bu olmuyor? Olamaz ki. Çünkü Türkiye’de suyun başı tutulmuş da ondan.

Dağ Fare Doğurdu

2011-2012 futbol sezonunu bu ülke şaibeli bir şekilde yaşadı. Samimi olan herkes maçlarda bir şeylerin olduğunu hissetmiştir.  Aynı takımın farklı takımlara karşı %100 farklı futbol oynadığını tarafsız herkes farketmiştir. Nitekim bağımsız yargı bunu incelemeye almış ve bununla ilgili birçok insan yargılandı ve hala mahkemeler  devam etmektedir. Ortada bir şey yoksa yüz akımız olduğuna inandığımız yargı niye bu insanları yargılıyor. Ateş olmayan yerden duman tütmez.

Gelelim işin atalet dağıtan TFF kısmın!. Yaklaşık bir yıldır ülkemizi kasıp kavuran, sağır sultanın bile bildiği bir olayı hiçbir şey olmamış gibi sonuçlandırması insana “dağ fare doğurdu” dedirtiyor.  Üç beş günah keçisi bulup onları kurban edip, gerçek failleri aklamak hangi vicdana sığar. Bu sonuç, kitleleri nasıl etkiler? Şehirleri, bölgeleri, sahaları birbirine düşman etmek bu ülkeye yapılacak düşmanlığın dik alasıdır.

Nerede adalet, nerede vicdan, nerede objektiflik? Bu gençliğe kardeşlik, adalet, vicdan, dürüstlük, çalışkanlık nasıl öğretilecek? Hangi olumlu örnekler ölçü olarak gençliğe gösterilecek? Bir baba çocuğuna, bir öğretmen öğrencisine dürüstlük, çalışkanlık, devleti sevmeyi, verginin kutsal bir görev olduğunu analatabilecek mi? Bu laflar bu kadar çirkefliğin yanında havada kalmayacak mı?

Hey hak!

Boşa kürek çekiyoruz.

İri iri takım yöneticileri, futbolcular, spor yorumcuları. Şahsi menfaatleriniz uğruna her gün gençlerin beyinlerini iğfal ediyorsunuz. Bizler çocuklarımıza iyi yönde bir veriyoruz, sizler olumsuz yönde beş geri alıyorsunuz. Futbol bağnazlığı iliklerinize kadar işlemiş. Koca koca adamlar yorum yapıyorsunuz. Bağnazlık bir vürüs gibi iliklerine kadar işlemiş. Dürüstlük, vicdan, etik değerler, samimiyet adamın kitabında yok. Ben bunları söylüyorum, bunun toplumdaki algısı ne olur, gençlere nasıl bir tesir yapar adamın umurunda değil. Adamın tek hedefi rakip takıma şuursuzca saldırmak.

Gelmişsin 60-70 yaşına. Bir ayağın çukurda. İmam kayığını hazırlamış dışarda bekliyor. Hala sahtekarlık, yalan, iftira dinin olmaya devam ediyor. Hala farkında değilsin. Bırak şu gençliğin yakasını. İşte kapitalizmin alası. Hep sömürü, hep sömürü

Sevgili gençler;

Sömürülmeye son verin. Böyle futbolun ... deyin ve takım tutmaktan vazgeçin. Ne zaman futbol aklanır, milli takım dünya birinciliğine veya ikinciliğine oynar o zaman tekrar taraftar olun. Kimsenin menfaatlerine alet olmayın, modern köleliği bırakın.

İsmet YALÇINKAYA

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..