- Kategori
- Haber
Gagı va, gagı'cık va. Gagı'dan gagı'ya fark va. Bu gagı'lar nefes alıyoru, konuşuyoru...

Sergiye bekleriz.
Ege’de pek yaygındır kargı. Kamış da denir. Sulak olan her yerde yetişir. Ayvalıklı sanatçı da, “Bunlar heder olmasın diye, maket bıçağını almış eline, yontmuş kargıları, dillendirmiş, başlarına saç diye tabiat ananın süpürge otundan saçaklar serpiştirmiş. Konuşturmuş onları, Ve kendisini yaratan sahibi ile şimdi de “sergi olarak” görücüye çıkmış.
Cunda’lı Abdullah Şengörenoğlu’ndan bahsediyoruz. Bu, 11 nci sergisi. Ve 5 binlik mazisi olan kayıkçılık ve gemi yapımında kullanılan kargı’lar, usta bir sanatçının elinde, kafasındaki fikirle de birleşince ne hallere gelmiş. Abdullah Bey, her şeyi, "şen şakrak" görmemiş. Bakmamış, görmüş.
Yine Anadolu’da, kargı için maniler düzerler. “Gagı va, gagıcık va. Gagı’dan gagı’ya fark va!” tekerlemesi, tam da bu sanatçıya uyum sağlıyor.
Yüzyılların kargısı, zaman gelmiş kamış halde iken, pistlerde yüksek atlama aracı olmuş. Sanatçısının flütü olmuş. Ney, olmuş. İnşaatlara kadar girmiş. Bu Abdullah Beyin ellerinde, fikirle birleşerek her bir yontusu, “içimizi” aksettirmiş. Kargı parçalarını usanmadan birbirine, yapıştıra yapıştıra eklemiş, eklemiş.
Gezi Parkı olaylarının “kırmızı elbiseli” o cesur kız’ın bir Jandark havası vardı. Cunda Adasındaki sergide, ziyaretçiler, ilk onu fark etti onca eserlerin arasından. O kırmızı elbiseli kızın cesur yüreği, Toma su aygıtını susturmuştu. Aygıtın içindeki suyun vanası başındaki polis, olayı gördü. Baktı ki suya göğsünü gere gere açmış karşısında direniyor. O suyu o an için tekrar denemiyor sıkmak için. Kim bilir, o polisin aklına kendi kız kardeşi, anası, yakını, gelmiştir. Bu duruşa saygı duymuştur.
Ayvalıklı sanatçı, kargılarla, toplumsal olayları bir senaryo gibi birleştirmiş. Kesmiş kargıları, yontmuş, şekil vermiş, ruh vermiş onlara. Sonra da sergi salonlarına salıvermiş onları. Bu yüzden de olayların içinden olmuş her biri. Hayatı bizlere anlatması için kargılara figürler katarak bize konuşturmuş. Onların konuşmalarına ihtiyaç yok zaten. Kargılar her şeyi anlatıyor. Gezi olaylarından Madımak’a kadar.
Kamışların da yardımı ile sıra dışı bir sanata imza atan sanatçı, 12 Eylül mağdurlarından “ Sanat, isyandır, diyor ve ekliyor . “Abartı’nın içinde isyan vardır. Hiciv vardır, kara mizah vardır” diyor.
4+4+4+’ konusu da işlenmiş. Madımak da. Gezi Parkının kırmızı elbiseli kızı da flaş konular. Ve sanatçı Abdullah Şengörenoğlu devamla diyor ki: “Sanat, toplumun gözlemlenerek algılananların sanatçı dolayımından geçirilerek topluma, düşünce oluşturacak şekilde sunulmasıdır, diyor ve ekliyor: “Sanat, spekülatif kafaların fantezileri olmaktan çıktığı anda, toplumla buluşabilir.”
Cunda’daki serginin adı “abartı”. Sergiye abartılı bir ilgi var zaten.Gelin, gezin.