- Kategori
- Futbol
Galatasaray:1 - Selçuk Dereli:1

Hakem yanlış formayla çıkmış...
Maçı iki bölümde ele almak gerekiyor. Birinci bölüm her iki takımın da 11 kişi ile mücadele ettiği ilk 30 dakika, ikinci bölüm ise Galatasaray’ın 10 kişi oynamak zorunda bırakıldığı 60+4 dakika…
Gönül isterdi ki sadece maçı, maçın içindeki futbola dair güzellikleri konuşalım. Organize ataklardan bahis edelim, forvet adamlarının atraksiyonlarını betimleyelim, defans elemanlarının cephe mücadelesini tasvir edelim. Ama bırakmıyorlar ki. Ne maç izleme zevki bıraktılar, ne de futbolun güzelliğini…
Bir maç bu kadar katledilebilir mi? Evet edilebiliyormuş. İlk 15 dakikada futbolcular topu unutacaktı nerdeyse. Zırt pırt çalan düdük ve sık sık kesilen oyun. Adeta “kadükspor-kısırspor” maçını izletecekler. Uzaylılar Ali Sami Yen stadyumuna zembille veyahut benzeri bir vasıtayla inip gelmediğine göre maçı olur-olmaz yerde sabote edenlerin kim olduğunu da söylemeye hacet yok sanırım…
Zaten düdük denilen aygıtın bu kötülüğü var işte. Bir kere öttürmeye gör, ne sevdalara yelken açacaksın. Bay Selçuk Dereli de öyle yaptı zaten. Dakikalar 23 demişken ceza alanında çelme yüzünden düşen Lincoln’e dayanıksızlığından mütevellit BİRİNCİ SARI KARTI yapıştırdı. Hani “yahu sen ne hakla düşersin, kalk adam gibi oyna”nın tercümesiydi bu galiba. Anlayamadık…
27.dakikada Nonda zor pozisyonda iyi kontrol edemediği topu iyi takip etmesinin semeresini aldı, Galatasaray’ı öne geçirdi. Bay Selçuk Dereli bu durumdan alınmış olmalı ki oyuna ağırlığını koymakta gecikmedi. Garip bir pozisyonda Lincoln’e İKİNCİ SARI KART ve ardından KIRMIZI KART verdi. “De gidinin EFESİ, EFESİ; EFELERİN EFESİ” endamıyla adeta gürledi, “sahaların hâkimi de benim, hakemi de benim ulen” diye naralandı.
O dakikalara kadar iyi bir mücadele vardı sahada. Galatasaray ısırmaya çalışıyor, Kayseri “vallahi ısırtmam ölürsün aşkımdan” nazını sergiliyordu. Arda ve Baroş’un gayretleri gol olarak yazılmasa da defterlere kaydediliyordu…
32.dakikada Baroş’a arkadan yapılan hareket neticesi PENALTI beklerken Bay Selçuk Dereli “devam et, bekleme yapma” anonsuyla caddeleri çınlattı. Zaten seyirci de o andan itibaren yanlış takımı tuttuğunu anladı ve “SELÇUK GOL GOL GOL” diyerek gerçek tribünlerine geçiş yaptı. Dakikalarca Selçuk gol atacak diye bekleştiler…
İlk yarı bittiğinde maçı birlikte izlediğim akrabam Mehmet Abim 38 gün önce veda ettiği sigarasına geri dönüş yapmıştı. Ee bu heyecana yürek mi dayanır, içme diyemedim tabi.
İkinci yarı Kayseri etkili başladı. Etkili ataklar kaleci De Sanctis’in ellerinde hamurlaşıyordu. Ama ben korkuyordum. Bay Selçuk Dereli kalecimize kızabilirdi çünkü…
54. dakikada Mehmet güven’e atılan tekmeyi görmeyen cengaverler (efeler) Baroş’un sürekli Eren’den dayak yemesine de seyirci kalmakta beis görmediler. Eren de fırsat bu fırsattır diyerek Baroş’u sürekli taciz etti. Hazır Baroş’un sarı kartı varken onu da attırmaya çabaladıklarını iddia etmiyorum, hâşâ, ne haddime…
Keza sonlara doğru Arda’yı er meydanına çıktı zanneden rakibi el-ense çekip onu alaşağı ederken hakemlerimiz “acaba Ufo var mı?” diye gökyüzüne bakmaktaydı.
De Sanctis o kadar golü kurtardıktan sonra altı pastan sekerek gelen topu ağlarda gördü, durum 1-1 oldu ve zaten maç orada bitti. Ha bana sorarsanız maç 30. dakikada bitmişti. O dakikadan sonra eksik kalan Galatasaray son anlara kadar bunun sıkıntısını belki çekmedi ama ofansif anlamda etkisizleşti, gol yollarında iyi organizasyonlar, varyasyonlar gerçekleştiremedi. İlk dakikalarda etkili olan Arda ve Nonda oyundan çabuk düştüler. Sonraki birçok pozisyonda hep yanlış hamleler yaptılar…
Hakan Balta ısınırken sakatlanmış, yerine Volkan alınır diye beklerken M.Topal sol bek olarak başladı. Zaten sağda savruk Sabri vardı, kanatlar etkisizleşti ve kırık kanat oynadılar. Lincoln atıldıktan sonra orta bölgeden de etkili ataklar fazlaca gelmedi. Kayseri iyi direndi, ama rakibinin 10 kişi kalmasından yeterince istifade edemedi. Eren ve M.Topuz art niyetli oynadılar. Futbolcu meslektaşına bu kadar art niyetli olmamalı bence.
Skibbe’den iyi bir hamle bekliyorduk, M.Güven’in yerine Linderoth’u aldı. Tamam orta sahaya takviye iyi gelecekti de, onun yerine sola Volkan’ı alsa M.Topal’ı ortaya çekse olmaz mıydı? Zira Linderoth ha girmiş ha girmemiş, bir şey değişmedi. Baroş'u çıkartması doğruydu, yerine Barış mı girmeliydi? Defansta Servet ve Emre zaman zaman araya adam kaçırdılar, boş alan bıraktılar ama yine de mücadeleleri olumluydu. Ayhan iyi çalıştı, bir de ayağına gelen topları zamanında etkili paslarla değerlendirebilseydi.
Hülasa Galatasaray hakeme yenildi, ama yine de 1 puan aldı. O zaman Galatasaray 1 puanı söke söke aldı diyelim…
Murat HACIOĞLU
7 Şubat 2009 Cumartesi
Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır