Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '11

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray analizi

Bir söz var “altın yere düşmekle değerinden bir şey kaybetmez” diye ama Galatasaray bu sezon yaptıklarıyla bu konudaki şansını fazlasıyla zorladı ve zorlamaya da devam ediyor.

Galatasaray’ın bu sene lige çok erken havlu atması elbette ki sarı kırmızılı camia için oldukça üzücü bir durumdu ancak bu durum, aynı zamanda Galatasaraylı teknik heyet ve yöneticilere çok önemli bir de fırsat veriyordu: takımı önümüzdeki dönemlere hazırlamak. Bu düşünce bir nevi “Polyannacılık” olarak düşünülebilir ama inanın başa güreşmiyorsanız, iki arada bir derede kalmaktansa şampiyon olunamayacak olmanın belli olması ve yeni sezonlar için hazırlık yapabilme fırsatı, yıpranan rakipler karşısında oldukça önemli bir avantajdır.

Fakat gelin görün ki Galatasaray için filmin sonunun belli olduğu haftalardan bugünlere kadar aylar geçti fakat bu sürede bırakın yatırım yapmayı, sarı kırmızılılar rakiplerine oranla çok daha fazla yıprandı. Bu yıpranmaya neden ararsanız kadronun yetersizliği, Arda’nın problemleri, teknik direktör yanlışları gibi oldukça uzun bir liste hazırlayabilirsiniz ama bu konuda yine kitap gibi bir atasözümüz var: “balık baştan kokar.”

Galatasaray’ın bugünkü durumu için “tarihinin en kötü dönemi” demek yetersiz daha doğrusu anlamsız kalıyor. Bunun yerine sarı kırmızılıların durumunu tarif etmek için takımın daha tamamlanmamış ligde 16 yenilgi aldığını, ligin en az gol atan dördüncü takımı olduğunu ve küme düşmese de taraftarına bu konuda parmak hesabı yaptırdığını yüksek sesle dile getirmek gerekir ki bu durumların birinci derecede müsebbibi Galatasaraylı yöneticilerdir.

Büyük takımılar için kötü dönemler her zaman olmuştur ve olacaktır ama futbolda her yeni karşılaşmanın takımılara bir toparlanma şansı vermesi ve derbilerde bu şansın tam bir fırsata dönüşmesi sayesinde büyük takımılar, kadro olarak güçlü olmasalar dahi, gerek taraflarlarının gerekse sadece formalarının gücü ile bir şekilde düzlüğe çıkmayı başarmıştır. Fakat bunun yapılabilmesi için tek şart yönetim ile takımı arasındaki bağın hala canlı olması bir başka deyisle kulübün sorunlarının sadece futbola dair olmasıdır. Bugün Galatasaray’da skandal şekilde yapılan kongreler, yöneticilerin göreve devam etmekle hapse girmek gibi çok geniş bir bant aralığında seyreden belirsiz durumları ve tam anlamıyla kulüpte yaşanan başıbozukluk en önemlisinden detayına kadar tüm alanlarda bir çözümsüzlüğe neden oluyor.

Burada önemli noktalardan biri de şudur ki aslında Galatasaray yıllardır oldukça kötü yönetiliyordu fakat, ara ara kazanılan ve neredeyse tamamen futbolcuların eseri olan şampiyonluklar ve diğer senelerde şampiyon olunamasa da, başarısız yönetime rağmen durumun yeşil sahada idare edilmesi, sarı kırmızılılardaki yönetim zaaflarını görme açısından çoğu kimsede bir nevi körlük yarattı. Fakat ne zaman ki başarısız yönetim başarısız bir kadro ile buluştu ortaya bugünün tarihe geçen Galatasaray’ı çıktı!

Sözün özü artık Galatasaray’daki hastalık her maçı bir iyileşme şansı olarak görme evresini çoktan geçti ve tüm vücuda yayıldı. Yapılması gereken kişisel tatminleri veya çıkarları bir tarafa bırakarak takımın başına yepyeni ve aklıselim bir yönetim getirmek ve bu şekilde sözde değil özde Galatasaraylı olunduğunu kanıtlamak. Çünkü başarılı veya en azından başarısız olmayan bir yönetime sahip olduktan sonra Galatasaray gibi bir büyük takım için hem futbolcular hem de teknik heyet açısından toparlanmak düşünüldüğü kadar uzun bir zaman almayacak ve şasırtıcı derecede hızlı olacaktır.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..