Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '10

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray Büküldü:2-1(Son Kara‘Bük’ücü)

Galatasaray Büküldü:2-1(Son Kara‘Bük’ücü)
 

http://www.pasfotomac.com.tr/


Neresinden tutsak elimizde kalacak bir maçın ardından akl-ı selim ne yazabiliriz diye uzunca düşünmek gerekiyor. Düşünmeden hemen yazıverdiklerim biraz sert kaçtığı için yayından aldım. Öyle ya, biz burada sinirimize hakim olamıyorsak sahada sinirine mağlup olanlara bir şey söylemeye hakkımız yok!

Maç kadrosu verilirken ekran başında değildim, o nedenle kimlerin sahada olduğunu ya görerek, ya da oyuncunun ayağına top geldiğinde spikerden ismini duyarak öğreniyordum. Galatasaray’ın kadrosunu ancak 23.dakikada Misimoviç’in ismini de duyduktan sonra tamamlayabildim. Buradan da rahatça anlaşılacağı üzere iki önemli vurgumuz var. Birincisi Galatasaray topun hakimi değildi, ikincisi de Misimoviç yokları oynuyordu.

Nitekim Galatasaray ve Misimoviç rakip kaleye ilk şutu attığında dakikalar 61’i gösteriyordu. Bir anlamda ahı gitmiş kalan vahı da ancak 61’de kendini gösterebilmiş bir takımın mağlup olmasından doğal bir şey olamazdı.

Maçın baş kahramanını en sona bırakıyorum. İkinci kahramandan başlayalım. Rijkaard! Son 3 haftadır ve özellikle de geçen maçta çok iyi oynayan Servet’i durduk yerde 18’den çıkartarak şapkadan tavşan çıkartma huyunu gösterdi. Servetsiz kalan Neil sudan çıkmış balığa döndü aynı zamanda Emenike yüzünden başı döndü. Gökhan Zan sakatlıktan yeni çıktığı için güçsüzdü keza Ali Turan’ın da bu anlamda çok olumlu katkısı olmayacağı aşikardı.

Ne için alındığını hala anlayamadığım Lorik Cana ile maça başlamak bir diğer bir hata idi. Oldukça sıradan bir oyuncu olan Cana kimi zaman gereğinden fazla sert oynuyor. Hamleleri gecikmeli ve önsezileri de zayıf. Ayhan’ın yaptığını yapamıyor. Forvete desteği yok denecek kadar az ve defansif katkısı da bolca risk barındırıyor. Zaten iki golde de hatanın sahibi.

Misimoviç ve Pino herhalde takıma uyum sağladığında transfer dönemi gelmiş olacak. Daha ne olması gerekiyor uymak için arkadaş? Misimoviç teknik bir oyuncu ama teknik olması mücadele etmeme hakkı vermez ki. Pino aldığı topları hiç olumlu kullanamadı. Bir tane güzel ortası vardı onu da Misimoviç heder etti. Artık Pino mudur nedir, her neyse göstersin kendini. Daha ne kadar sabredeceğiz?

Aydın hala gelecek vaad ediyor. Etmeye de devam edecek gibi görünüyor. Kewell tek başına rakip defansta gömüldü kaldı, geri geldi olmadı, ileri gitti olmadı. Santrfor oynamak için gücü yok, ama bunu görmesi gerekenler göremiyor. Ayhan bu defa yalnız kaldığı için önceki maçlardaki etkinliğini gösteremedi. Özellikle Lorik’ten arta kalanları temizlemekten usandı. Hadi kabul edelim ki zaten atraktif bir oyuncu değildi.

Serkan, İnsua, Sabri, Barış
… İsimleri hıdır, ellerinden gelen budur. Normal şartlarda Galatasaray ilk 11’inde oynamaması gereken oyunculardır. Ama bakmayın oynuyorlar. Daha iyisi yok çünkü!

Her türlü olumsuz şarta (hakem) rağmen Barış’ın golünden sonra takım şaha kalkması gerekiyorken hala iki yana bir geri oynamaya devam ediyorsa; forvet oyuncuları orta sahada, orta saha oyuncuları da defansta enerjilerini tüketiyorsa o zaman Rijkaard’a gerek yok sayın Polat. O kadarını ben de yaparım, sen de yaparsın. Hatta futboldan hiç anlamayan annem de verir bu taktiği. Ha eğer bu olmuyorsa bir yerde sorun var demektir. Zahmet olmazsa onu da siz çözün.

Gelelim maçın başrol oyuncusuna. Daha maçın ilk dakikasında ilk düdüğünde hata yapan hakem Aytekin Durmaz hakikaten de durmadı. Lucas Neil’in müdahalesi topa idi, üstelik yan hakemin hemen gözünün önündeydi. Buna rağmen hakem takdiridir dedik, sesimizi kestik.

Lakin maç içerisinde çalınan düdükler nedense hep şüpheliydi. 10. dakikada Karabüklü oyuncu hızını iyi ayarlayamadığı için vücut çalımı atayım derken düştü. Galatasaray aleyhine verilen faul kararı yanlıştı. O yanlış geldi, gol oldu. Bundan sonra da Galatasaraylıların bir çok müdahalesinde faul veriyor, tersi durumda ise vermekte zorlanıyordu. Mesela Aytekin Durmaz’a göre Pino’nun sahada olması bile fauldü. Ona gelen her topta faul çalarak topla oynamasını engelledi. Karabük defansına iş düşürmedi. Hoş o olmasa da Pino’nun bir halt yiyeceği de yoktu.

Karabüklü oyuncular hakemin bu zaafını anladıklarından her ikili mücadelede kendilerini yere bıraktılar. Çoğunda da faul aldılar. Devre bitimine doğru Emenike yutturur muyum diyerek kendini ceza sahasına attı. Önce yüzünü, sonra alnını, ardından da başını tuttu. Neresinden sakatlanması gerektiğine birden karar veremedi. Neyseki sahaların durmayan gücü bu pozisyonda düdüğe gerek duymadı.

Nitekim oyuncuların bu kötü niyetini ifşa eden bir pozisyon da 67’de yaşandı. Hakan sakatlık bahanesi ile yerden kalkmadı, belini tutarak diz çökmüş vaziyette bekliyordu. Hakem oyunu durdurmadı, Galatasaray pozisyonu kaybetti. Bu arada sahadan bağırış sesleri geliyordu, meğerse Hakan kardeşimizmiş. Önce korktum, çok kötü sakatlandığı için bağırıyor sandım, oysaki hakemi ve Ayhan’ı azarlıyormuş. Sahadan sedyeyle çıkabileceğini ifade etti muhtemelen, çünkü sedye gelmeden kalkmadı. Sedye ile dışarı alındı, oyuncu değişikliği yapıldı, Hakan ayağa kalkarak soyunma odasının yolunu tuttu.

Hakemin ilk 10 dakikadaki düdüklerini standart alırsak maçta Karabükspor’un en az 4, Galatasaray’ın da en az 2 penaltı kullanması gerekiyordu. Yine ilk yarım saatteki sarı kart standardına göre sarı kart sayısı mevcudun en az iki katı olmalıydı. Evet Kardemir Karabük daha iyi oynadı, galibiyeti de hak etti. Ancak ilk 10 dakikada 2 gol yiyen bir takımın gardının düşmesi de önemli bir faktör. Hakem sana bana göre değil, kendine göre kötüydü. Kararları birbiri ile hep çelişti.

Maçın iyi üçlüsü: Emenike – Cernat – Deumi
Maçın kötü üçlüsü: Aytekin Durmaz – Rijkaard – Misimoviç
Maçın üzgünü: Rijkaard (başısağolsun)
Maçın süzgünü: Lorik Cana (daha ne olsun)
Maçın anlamı: Kardemir Karabük Çelik gibi takım olmuş
Maçın önemi: Kardemir İlk kez Galatasaray’ı yenmiş

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

www.murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..