- Kategori
- Futbol
Galatasaray’da ‘sevinç’, Fenerbahçe’de ‘matem’ havası...

Gel de kızma!.
Yani, kız, kızabildiğin kadar!.
Kime mi?
Öncelik sırası, bakışa/ niyete göre, kişiden kişiye değişir:
İlk akla gelen, yeminli muhaliflere göre, Aziz Yıldırım...
İkinci sırada, Pereira...
Öteki sıralarda Volkan Şen, Van Persie, Diego, Fernandao...
İlk iki sıradaki ortamı, koşulları hazırlayacak; ötekiler, ayağa fırsat gelmesini beklemeyecek, fırsat yaratacak, geleni de affetmeyecek!..
Pereira’nın, kimi oyuncularda inat etmesi, kimini “es” geçmesi, oyunu sonucu olumlu yönde etkileyecek biçimde okuyamaması eleştirilecektir kuşkusuz. Ama futbolcusu fırsatları tepiyorsa, onun yapacağı ne?
Koskoca, ama bu sezon sadece adı “Büyük” olan Galatasaray, o kadar açık vermesine, bir tek pozisyon bulmasına karşın gol yemiyor, aldığı bir puana seviniyorsa, futbolumuzun, “Büyük”ler açısından geldiği düzeye üzülmemek elde değil!.
O kadar açık veren Galatasaray karşısında, o kadar gol pozisyonun bir tekinden bile yararlanamayan, şampiyonluk yarışındaki Fenerbahçe, bu haldeki Galatasaray’ı yenemiyorsa, hangi takımı yenecek?
*****
Son üç maçta, “kayıp hanesi” düşündürücü: 2, 3, 2.
Kuşkusuz, düşündürücü olan, Fenerbahçe için... Yoksa, Galatasaray’ın yitirdikleri, futbolun gidişine uygun...
Şampiyonluk yolunda gidene “iki puanlık fire” verdirmek, şampiyon olmaya eşdeğerdir!.
Fenerbahçe, TT Arena’da “mirasyedi”den farksızdı!. Çünkü ayağa gelenleri harcadıkça harcadı. Böylece harcamalarda, genellikle, kaleciler kahraman olur. Oysa Muslera’ya, kaleye giden şutlarda pek iş düşmedi. Ama Muslera, tehlike kokusunu alıp kalesinden erken çıkınca birçok tehlikeyi önledi.
Galatasaray açısından, “ah vah”lar içinde kaçan "güzellik" veren pozisyonlar yoktu. Ama Muslera’nın, maç bitiminde kaleden kaleye gidip, “küfürhane” olan tribünlere inat, Volkan Demirel’i teselli etmesi, pek alışık olmadığımız bir güzellikti.
(Podolski gol attı, sayılmadı deniyor!
Buna gol demek yanlış. Bayrak kalktıktan, düdük çaldıktan sonra, görmemiş/ duymamış gibi gitmişsin topu ağlarla buluşturmuşsun. Bunu karşılığı, santranın gösterilmesi değil, “sarı” kart gösterilmesidir.
O bayrak kalmasa, düdük çalmasaydı, sonrası gol olur muydu, orası ayrı!.)
*****
Fenerbahçe, Galatasaray’ı elinden kaçırdı.
Bırakın öteki “Büyükler”i, Anadolu takımlarından biri, bu haldeki Galatasaray’a en azından bir gol atar, 3 puanı cebe indirirdi.
Fenerbahçe, şampiyonluğu da kaçırdı mı?
Zor bir soru; sonucu bilme olasılığı yüzde elli olmasına karşın.
“Olasılıklar” başka, kesinleşmiş “gerçekler” başka!. O bakımdan, kesin konuşmak, mutlu sona ulaşanı kutlamak için, biraz daha beklemek gerekecek!.
Son söz:
“Misafir umduğunu değil, bulduğu yer” dese de atalarımız, “misafir”, “açık büfe” misali sunulanları görünce, ne yapacağını şaşırırsa, “Kendim ettim ettim, kendim buldum”u bir teselli olarak görür ancak!.
https://www.facebook.com/turgutcelik