- Kategori
- Futbol
Galatasaray’da Transferin Gerçekten Bir Hedefi Var mı?

Son iki senenin hayal kırıklığı yaşayan ekibi Galatasaray, ne yazık ki bu yıl da umut verici bir yolda ilerlemiyor. Galatasaray’daki hali hazırda en büyük sorun yönetim kaynaklı gibi görünüyor. Kongre seçimlerinde göz boyamak, taraftarı stada çekmek için gerekli gereksiz yüksek meblağlı transferler yapan yönetim, ardından mali durumu toparlamak adına tuhaf oyuncu satışlarına gidip kadroyu durmadan yeniliyor. Bu durum son yıllarda tekrarlayan bir döngü halinde olduğu için de bir türlü istikrar sağlanamıyor. Aynı istikrarsız tablo her yıl 1-2 defa değişen teknik direktör için de geçerli. 2004’te sona eren 2. Fatih Terim döneminden sonra 6 yılda 7 farklı teknik adamın takımda görev aldığı görülüyor. Hele yokluklar içinde şampiyonluğu kazanan Gerets’in neden gönderildiğini hala anlamak mümkün değil. Yönetim yıllardır ilk defa bir teknik direktör konusunda istikrarlı davranmaya karar verdi ve bana kalırsa tüm ihtişamlı oyunculuk ve teknik adamlık kariyerine rağmen istikrar sağlamak için tercih ettiği Rijkaard ile bir yanılgı içine düştü. Rijkaard, modern futbola uygun bir mantaliteye sahip olmasına rağmen Türkiye Ligi gerçeklerine uyum sağlama ve orta sınıf bir takım yönetme becerisine sahip olduğunu gösterir bir delil sunmuyor bizlere. Barcelona’da kazandığı büyük başarılar göz ardı edilemez olmasına karşın sınırsız maddi olanaklar ve birbirinden yetenekli onlarca oyuncudan sonra Galatasaray’ın nispeten mütevazi koşullarına uyum sağlamak her teknik adamın harcı değil maalesef. Hatırlarsınız aynı sorunu Del Bosque de yaşamıştı. Geçen yıla göre yaratıcı kapasitesi olan oyuncuların azalmasından sonra bu yıl daha da zorlu bir sezonun kendisini beklediğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yılın başında defansif arızalara rağmen makine gibi işleyen, izleyenlere heyecan veren hücum aksiyonları varken, büyü Fenerbahçe mağlubiyeti ile bozuldu. Zaman zaman 5-6 hücumcu ile atak yapan Galatasaray, Fenerbahçe maçından sonra defansif zaafların giderilmesi için orta sahanın göbeğinde defansif özellikli oyuncu sayısını artırınca, sezon başındaki çok pozisyon yaratan verimli hücum aksiyonlarını kaybetti. Devre arasında da ne vereceği meçhul Jo için Nonda’nın gönderilmesi ve sık sık sakatlanan Baros’un bu defa uzun süre sahalardan uzak kalması ile sezonun 2. yarısının çoğunu forvetsiz geçirmek zorunda kaldılar ve şampiyonluk yarışından koptular. Hatırlarsınız, bir önceki sezon da Meira’nın devre arasında satılması ve ardından Servet’in gelen sakatlığı yine kaybedilen bir şampiyonluğu mal olmuştu.
Galatasaray yönetiminin anlam vermekte zorlandığımız transferlerine kısaca bir bakalım. Kaleciden başlarsak yine bir belirsizlik durumu var ortada. Yine neden gönderildiğini bilmediğimiz Mondragon, De Sanctis’ten sonra pek çok meziyetlere sahip olmasına rağmen Fenerbahçe maçında yediği hatalı gol ile taraftarın linç ettiği, hatta şikecilik ile suçladığı Leo Franco bu yılın taraftara sunulan kurbanlarından. Yeni yabancı kaleci arayışları sürerken ne yaparsa yapsın yönetim ve taraftarın gözüne giremeyen Aykut hala umutla bekliyor. Uygun bir kaleci bulunamaz ise mecburen 1. isim olacak Aykut’un bu şartlar ve baskı altında başarılı olması zor görünüyor. Savunma bloğunda ise tam bir komedi oynanıyor. 3 yıl önceki şampiyonluğun önemli etkenlerinden biri ve takım ruhunu sahaya yansıtan az sayıdaki oyunculardan olmasına rağmen geçtiğimiz yıl Rijkaard’ın bir türlü beğenisini kazanamadığı için neredeyse tüm yılı yedek kulübesinde geçiren Servet Çetin yeniden ilk 11’in değişmez oyuncusu oldu. Ya Servet yazın çok çalışıp futbolu öğrendi, ya da saç-sakal traşından sonra Rijkaard kendisini yeni transfer sanıyor olmalı. Lucas Neill’in defansın göbeğinde rol alacak 2. oyuncu olacağına da şüphe yok. Bu mevkide ayrılan 2 Emre ve geçen senenin etkisiz elemanlarından Gökhan Zan varlığında olası bir sakatlık halinde Galatasaray’ın 2 yıl önceki Meira sonrası döneme benzer sıkıntılar yaşaması olası görünüyor. Yeni gelen Ali Turan’ın da yeterli bir alternatif olup olmayacağı şüpheli. Sol bek olarak görev bekleyecek olan Çağdaş’ın ise yıllardır oynadğı Denizlispor gibi alt sıra takımlarından sonra Galatasaray’ın bu bölgede yaşadığı kronik sıkıntıları çözmesi bana pek olası gelmiyor. Orta saha bölgesinde de işler karışık. Galatasaray’ın yumuşak karınlarından biri olan orta sahanın göbeğindeki en güvenilir ve gelecek vaat eden isim olan Mehmet Topal pek de ahım şahım olmayan bir bedelle gönderildi. Yerine alınan Cana’nın Mehmet Topal’dan bir üstünlüğü olup olmadığını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Yine de bana kalırsa bu bölgenin zor günlerdeki kurtarıcısı yine Ayhan Akman olacaktır gibi geliyor bana. Sahip olduğu davranış bozukluklarına rağmen geçtiğimiz yılın heyecan verici oyuncularından biri olan Keita da satılanlar arasında. Bu bölgeyi doldurmaya aday olarak Serdar Özkan ve Pino alındı ve Keita sonrası işlerinin kolay olmayacağını, iki oyuncunun bir Keita etmesinin zor olduğunu söylemeliyiz. Geçen yılın patlamaya hazır bombalarından olan ve Dünya kupasında gelecek vaat eden oyuncularından biri olarak gösterilen Dos Santos, bonservis bedelinin yüksek olduğu söylenerek alınmaz iken, dümdüz bir oyuncu olan ve hiçbir defansif katkı sağlamayan Elano’nun 9 milyon Euro teklif edilmesine rağmen elde tutulmasına benim gibi pek çok kişi anlam vermekte güçlük çekiyordur sanırım.
Henüz transfer devam ediyor olmasına rağmen şu an en vahim bölge forvet hattı. Sakatlıktan bir türlü kurtulamayan Baros’a eşlik etmek ve/veya yerini doldurmak için şu ana dek alınan tek oyuncu Mehmet Batdal. Fizik özellikleri ve yetenekleri ile gelecek vaat etse de son 2 yıllık başarısızlığın ardından gol sorununu çözme yükünün böyle tecrübesiz ve genç bir oyuncaya yıkılması kesinlikle anlamsız. Genç oyuncuların olgunlaşmaları ve büyük takım yükünü kaldırabilmeleri için her hatada yuhalanmayacakları, sürekli oynayabilecekleri orta sınıf takımlarda pişmeleri gerekli diye düşünüyorum. Aksi takdirde Galatasaray’da Özgürcan, Fenerbahçe’de İlhan ve Beşiktaş’ta Batuhan örnekleri gibi bir türlü aşama kaydedemiyorlar. Sonuç olarak Galatasaray için yeni sezon öncekilerden zor olacak gibi görünüyor. Belli başlı sorunlarını sıralamak gerekirse: 1- Rijkaard’ın Türkiye’ye adaptasyonu benim için hala soru işareti. Fizik gücün önemli olduğu, sert ve geniş alan bırakmayan ligimizde, Barcelona’daki çok paslı, teknik oyunu mevcut Galatasaray kadrosu ile oynatmakta ısrar ederse başarılı olması pek mümkün olmayacaktır. 2- Kaleci sorunu devam ediyor. Ya Aykut’a güven duyulmalı (ki bence başarılı olması çok muhtemel) ya da acilen bir kaleci transferi yapılmalı. Bu durumda alınacak kaleci muhtemelen yabancı olacağından kimin takımdan kesileceği sorunu yeni bir krize yol açabilir. 3- Stoper ve forvet bölgelerine acilen takviye gerektiğini düşünüyorum. İdeal 11 gayet yeterli olsa da bir sakatlık halinde üstesinden gelinemez sorunlar yaşanabilir. Kewell’in stoper, Arda’nın santrfor olması gibi Zihni Sinir çözümlere Galatasaray seyircisi 3 sene üst üste tahammül göstermeyecektir.