Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '09

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray dolduruşa mı geliyor?

Galatasaray dolduruşa mı geliyor?
 


Galatasaray dolduruşa mı geliyor?

Kadıköy’de oynanan Fenerbahçe Galatasaray maçı ardından nerede ise bir hafta geçiyor. Ama kendilerine “spor gazetesi” diyen basın organları hala o maçın olaylarını konuşmakla meşgul. Konuşulan, yazılan tabii ki oynanan futbol değil. Futbol sahada oynandı, bitti. Seyirci de kimin ne oynadığını gördü. Çıktığı iddia edilen olaylarsa gündemde. Hemde bu malum basın kanalı ile her gün biraz daha abartılarak devam ediyor. Reyting için ortaya konan bu rezalet, insanları sıktı beyler. Birkaç kuruş fazla kazanabilmek adına insanları bu kadar germenin, manüpile etmenin ne anlamı var. Ne istiyorsunuz, iki takım taraftarları biribirlerini mi öldürsünler? Bizim bildiğimiz futbolu oyuncular oynar. Gazetelerde ne oynandığını yazar. Sizler maaşallah hem oyuncu, hem yönetici, hem hakem, hem federasyonsunuz. Kimin ne yaptığını, ne için yaptığını sizden iyi bilen yok.

Maçın heyecanı geçip olaylar aklıselimle düşünülünce ortaya ilginç sorular, düşünceler çıkıyor.

Arda olayı. Maçtan önceki ısınma döneminde Cristian arkasından çok hafif itmiş. Hoş değil. Gerçi görüntülerde yok ama, görmeden ayağıma bastı bende itekledim diyor. Peki Arda, o yere göğe sığdıramadığımız, Galatasaray takımının kaptanı ne yaptı. Yürüdü gitti. Yani takım kaptanına yakışanı yaptı. Gerilime meydan vermedi. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra gelip Cristiana çattı. Ne oldu bu birkaç dakikada? Arda düşündü de gidip gerilim mi yaratayım dedi? Hiç sanmıyorum. Yoksa birileri kenardan talimat mı verdi. Gazetelerin davranışlarına bakarsanız hiç de abartı değil.

Keita olayı. Bu adam sahaya birşeyler atıldığına ilk defa mı şahit oluyor. Olayın gelişimi de komik. Arkadan atılan bir pet su bardağı, fizik kurallarını ters çevirip gelip gözüne çarpıyor. Sahalarda her türlü sertlikle boğuşan bu beyefendi kıvranıyor yerlerde. Vah vah… Sonrada o bardağı ve topu alıp doğru gözlemci masasına gidiyor. Ama maalesef gözlemciler anlamıyor bu büyük futbolcuyu. Maçı hemen tatil edip Galatasarayı hükmen galip saysalar mutlu olacak. Keita mutsuz oluyor. Tabii bu ruh hali performansını da olumsuz yönde etkiliyor. Maçın devamında Carlosun yaptığı faullü bir durum (Carlos sarı kart gördü) sonunda bakıyor ki hakemler onun dediğini yapmıyor, dönüp yumruğu ve dirseği yapıştırıyor. Ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Gerçi oyunun başında arkasından gelen bir pet su bardağı ile nerdeyse ölecekti ama olsun. Olacak o kadar.

Birde yine maç öncesi yan hakemin başına gelen bir cisim var. Spor gazeteleri hala o noktada kalmışlar. “Neden maç iptal edilmedi” Eğer iptal edilseydi şimdide “Hakemlerin görevi maçı mümkün gördükleri sürece oynatmaktır” diye bir yerlerini yırtmıyacaklarını kim iddia edebilir ki.

Ne acıdır ki koskocaman Galatasaray kulübü de bunların dolduruşuna geliyor. Yetkililerin, maçta hiçbir varlık gösteremeyen Ardayı uyaracağına, gerilim olayının ona yakışmadığını söyleyip kulağını çekeceğine, gazetelerdeki talihsiz demeçleri o çocuğun yokolup gitmesine neden olabilir. Keita’ya ise bu liglerin çok artist gördüğünü, insanların bu gösterilere karnının tok olduğunu anlatması gerkmez mi?

Ligin tatilde olduğu dönemlerde Transfer yalanları ile vakit geçiren, lig sırasında ise kendilerini takımların, hakemlerin, federasyonun hatta insanların üzerinde gören, bu tutumları ile futbola en büyük zararı veren bu gazetelerin ayakları artık yere basmalı diye düşünüyorum.

Pazar, 31/10/2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..