Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Mayıs '12

 
Kategori
Futbol
 

Galiptir bu yolda mağlup…

Sezona Uruguay milli takının kaptanı 5 yıllık savunmacısı Lugano, dünyanın en büyük takımı Brezilya milli takımı sol beki Santos, Senegal milli takımının en iyi oyuncusu Niang ve yılın transferi olacakken hiç oynamadan gönderilmek zorunda kalan Emenike ‘den yoksun başladı Fenerbahçe. Buda yetmezmiş gibi sezon başlamada oynanan milli maçta sakatlanıp 5 ay sahalardan uzak kalan yeni transfer Serdar Kesimal ve yine sezon başı sakatlanıp bu sezon hiç katkı veremeyen bir diğer transfer Sezer Öztürk’ ü de unutmamak gerek.

Kadrosu zayıflamış ama inancı tavan yapmış bir takımdı Fenerbahçe. 3 Temmuz’ dan bugüne çıkan asparagas haberler, Aziz Yıldırım’ın vesika fotoğrafının basına sızdırılması, Aziz Yıldırım’ın evinden gözaltına alınmasının görüntüleri, gizli yürütülen soruşturmanın tüm detaylarının tek taraflı olacak şekilde basına sızdırılması emniyetin olayın başında ki bu organizasyonuna birde sözde şike soruşturması denilen olayda Fenerbahçeli yöneticilerinin Aralık 2010 dan beri takip edilirken, şampiyonluğa çekiştiği takımın ancak Nisan ayından sonra takibe başlanılması ve operasyonun seçim sonuna bırakılması (neticede lig Mayıs ayında bitti, Mayıs ayının geri kalan süresinde ve Haziran ayında maç oynanmadığına göre neden Temmuz ayı beklendiği açıklanmalı! ) beraberinde pek çok yanıtsız soru ve konsantre bozukluğunu da getirmekte.  

Sıfır tolerans denilerek F.Bahçe’ nin şampiyonlar ligine gönderilmemesi ve soruşturmada adı geçen bir başka takımın yani Trabzon Sporun Şampiyonlar Ligine gönderilmesinin yarattığı psikolojik yıkım ve maddi sıkıntının etkilerinin de unutulmaması gerekir.

Fenerbahçe bir maç iyi futbol oynadığında ya da kritik bir galibiyet aldığında basında artarak çıkan sözde şike olaylarına dair haberler, eli kalem tutan yazarların yeri geldiğinde savcı, yeri geldiğinde mahkeme başkanı olduğu yazılar, rakip iki takımın başkan ve yöneticilerinin ortamı geren demeçleri ve vasıfsız, kendi başına karar alamayan bir federasyon ile yönettiği kurumdan bir haber olan federasyon başkanının tutumu sürekli konsantre kaybına yol açmıştı.

Ayrıca duruşma haftaları, özellikle Aziz Yıldırım serbest kalacak beklentileri ve sonunda hüzün olan gerçeklerini de unutmamak gerek. Fenerbahçe’ nin bu dönemde oynadığı maçlarda şike iddianamesi 02.12.2011 de açıklandı F.Bahçe 04.12.2011 tarihinde Sivas Spora 2-0 yenildi. 24 Şubat 2012 davada ilk duruşma sona erdi 25 Şubat 2012 de F.Bahçe Eskişehir Spora 2-1 yenildi. 4 Mayıs 2012 şike davasında yine bir duruşma sonu ve F.Bahçe süper finaldeki tek mağlubiyetini yine bu haftada Beşiktaş karşısında 1-0 lık sonuçla aldı.

Ama her şeye rağmen F.Bahçe pes etmedi ve ligin normal sezonunu G.Saray’ın 9 puan gerisinde 2. sırada tamamladı. İşte bu aşamadan sonra sanki Süper Final oynanacağı yeni açıklanmış gibi özellikle G.Saray cephesinden konsantre bozucu demeçler gelmeye başlandı. Oysa süper final sezon başında ve kulüpler birliğinin oy çokluğu ile alınmış bir karardı. O dönem G.Saray’ dan hiç kimse bu karara tepki göstermedi. Çünkü onlarında işine geliyordu. Neticede yeni bir kadro kurulmuş 15’ e yakın futbolcu transfer edilmiş, kulübü tanıyan tecrübeli ama takımın başına yeni gelmiş bir teknik direktör ve yeni bir yönetimle sezona başlanılmıştı G.Saray. Takım oturmaya bilir ya da oturuncaya kadar çok puan kaybedebilir ve ligin normal süresini geride tamamlayabilirdi. Süper finalde puanların yarıya bölünmesi puan farkını kapatmaya yarayacağı gerçeği ile sezon başı sessiz kalınmış fakat Trabzon Spor ve Beşiktaş’ın yoğun maç trafiği ve ister istemez yaşanan olaylarla ilgili konsantre bozuklukları ligden erken kopmalarına yol açmış, F.Bahçe’ nin yukarıda belirttiğimiz nedenlerden fazla puan kaybetmesi ile G.Saray kendini zirvede yalnız bulmuş olması G.Saraylıların bu açıklamalarına vesile oldu. Hatta şimdi bakıyorum da iki kere şampiyon olduk diyorlar! Nasıl iki kere dendiğinde; birincisi normal sezon ikincisi süper finalmiş! Evet normal sezonu belirttiğim nedenlerden ötürü lider bitirdi G.Saray. Ama süper finali nasıl şampiyon bitirdi? 2 galibiyet ( Beşiktaş maçının nasıl galip gelindiğini de biliyoruz ) 3 beraberlik ( Trabzon sporun verilmeyen net penaltısı, F.Bahçe maçında Dia’ nın yapmadığı faule tepkisiyle oyundan atılması da unutulmamalı ) ve 1 yenilgi ile dokuz puan toplamış G.Saray. Oysa F.Bahçe 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 yenilgi ile onüç puan toplamış. Yani süper finalin galibi F.Bahçe olmuş. Bu gerçeği unutmasınlar.

Üstelik süper finalin finalindeki maça F.Bahçe ideal kadrosundan Gökhan Gönül, Alex, Mehmet Topuz ve Sow’ dan yoksun çıkmış, futbol oynamaktan çok zaman geçirmek için çaba sarf eden rakibinin oyununa müsaade eden bir hakemle ( maçın düşük temposu Cüneyt Çakır’ın işine geliyor tabi, daha rahat bir maç yönetmiş oluyor ) mücadele etmiş, 65. dakikada yoktan var edilen uyduruk bir faule haklı tepki gösteren Dia’ nın oyundan atılmasına rağmen var gücü ile mücadelesini sürdürmüştür.

Cüneyt Çakır için bir şeyler demeden geçemeyeceğim maalesef. Sözde Türkiye’ nin en iyi hakemi kendisi. Statta doksansekiz bin taraftarın ve televizyonda milyonlarca insanın izlediği Barselona – Chelsea maçında ki yönetimine bakın birde bu maçta ki ya da daha önce Türkiye’de yönettiği derbi maçlarına bakın. Cüneyt hoca; sen değil miydin Ali Samiyen’ de oynanan Türkiye Kupası maçında ( ilk maç Kadıköy’ de 0 – 0 bitmişti ) F.Bahçeli oyuncuları hızlı oynamaları vakit geçirmemeleri için uyaran ve Gökhan’ ı ikinci sarıdan oyundan atan, hatta Selçuk’ a maçın başında ilk yaptığı basit faulde sarıyı gösterip sindiren, her şeye rağmen on kişi oynayan F. Bahçe’nin kendine tur için yetecek golü bulmasından sonra 9 kişi kalmasını ve maçı 2-1 kaybetmesini sağlayan? Dün maça bakıyoruz daha dakika 1 Eboue Emre’ yi sinirlendirmek için tekmeyi atıyor ama Cüneyt Hoca sadece uyarıyor ( peki bahsettiğim kupa maçında Selçuk’ un suçu neydi Cüneyt Hoca? ), Hakan Balta ve Muslera en az on dakika çaldılar maçtan ( peki bahsettiğim kupa maçında Gökhan Gönül’ ü neden attın hatta Volkan’ a neden sarı kart gösterdin Cüneyt Hoca? ) ve bu kadar düşük tempo da tam hakem üçlüsünün istediği gibi giden maçta yoktan bir faul yaratıp tehlikeli olabilecek bir atağı kesmek ve akabinde yapmaması gerekirken, o atmosferde o psikolojide topa vuran Dia’ ya istese kart göstermeyemez miydi Cüneyt Hoca? Tamam, kural bu harekete sarı kart diyor. Ama kural Eboue’ nin o faulüne de sarı kart diyor hatta ilk yarı sonunda FBahçe’ nin bir kontra atağında topsuz alanda koşu yapan Stoch’ a Engin’ in ( Dia’nın ilk kartına benzer pozisyon ) yaptığı harekete de sarı kart diyor. Bunlara göstermeyebiliyorsun. Mesela Mustafa Kamil Abitoğlu gözünün önünde ki tartışmasız kırmızı kartı sarı ile geçiştirebiliyor! O da Türkiye federasyonu hakemi değil mi? Eğer orada Dia’ ya sarıyı göstermese kimse bir şey diyemez. O da bir insan neticede. Maçın gerginliği, bariz hakkının yenmesi ile bir anlık bir hareket. Topu hakeme doğru vursa o zaman anlarım bu kartı. Ama hakemin bu hareketi tamamamen eyyamcılıktır. Kendisinin yönettiği kupa maçı için verdiğim örneklerde de bu maçta ki eyyamcılığı açıkça görülüyor. Zaten maçı olması gerekenin yarısı kadar uzatarak bunu göstermiştir kendisi.

Emniyete gelince. Maç bitimi G.Saraylı futbolcular haklı olarak seviniyor. Bu arada F.Bahçe taraftarı oyuncularını alkışlıyor, yanlarına çağırıyor. Ama polise bakıyoruz biran da saha ya hücum ettiler. G.Saraylı Futbolculara sanki bir müdahale yapılmışçasına etrafını sarıp sözde korumaya aldılar. Çok gereksiz ve tahrik edici bir sahneydi bu. Üstüne birde G.Saraylı sivil birkaç kişinin hareketleri ve Sabri’nin ( G.Saray’ın amigosu ) omuzlara çıkıp tahrik edici boyuttaki aşırı hareketleri ( her şey yatıştıktan sonra saha da boş tribünler önünde kupa alırken takımını “bu sene s… s… şampiyon” gibi küfürlü tezahürat yaptırmasından belli ) seyirciyi çığrından çıkarttı. Tabi ki kupanın Kadıköy’de verilmesi kararını alan Federasyon da provokasyon etmiştir bu olayları. Çünkü maç içerisinde seyircinin en ufak taşkınlığı yok, küfür bile yok. Uzatma bölümünde vakit geçirmek için sakatlık numarası yapan Muslera’ yı bile ayağa kalkınca alkışlayan taraftar ne oldu da maçtan sonra polise saldırdı bu iyi araştırılmalı. Bence F. Bahçe taraftarı yukarıda belirttiğim şike olayları sırasında ki emniyetin yaptıklarından ötürü haklı olarak polise tepkili. Ve bu kolay kolay da geçmeyecek.

Netice de bir sezon öyle ya da böyle sona erdi. Aykut Hoca’nın dediği gibi bırakalım G.Saray taraftarı, yönetimi ve futbolcusu şampiyonluklarını doyasıya kutlasınlar. Bize yapılanları onlara yapmayalım. Daha uzun yıllar bu rekabet sürecek. Bugün G.Saray camiası sevinirken gelecek yıl biz sevinebiliriz. Üstelik bunca olumsuzluğa rağmen ligde final oynamış olmak Türkiye Kupasında finale çıkmak ( kupayı alırız almayız bir şey diyemem ) bu sezonun bizim için güzel bittiğinin göstergesidir. Galiptir bu yolda mağlup… Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da tam destek hep destek devam etmeli… Rahmetli İslam Çupi’ nin dediği gibi "Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz"

 
Toplam blog
: 30
: 822
Kayıt tarihi
: 19.10.11
 
 

Öncelikle Merhaba... 1982 Zonguldak doğumluyum. Üniversite mezunuyum. Özel bir bankada yaklaş..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara