Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Eylül '14

 
Kategori
Tarih
 

Gavur İzmir'i kim yaktı? (3)

Gavur İzmir'i kim yaktı? (3)
 

"İZMİR YANIYOR ANNE", Yorgo Dalaras, Yunanca ağıt)


NEDEN GAVUR İZMİR?
Fanatik insanların gözünde “medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar” gibi görülen Gavur İzmir’in yakılıp yıkılmasına -belki de kazanılan büyük zaferin etkisiyle- az çok göz yumulduğu, böylece İzmir’in “gayrimüslim ahalisinden” (!) “oh olsun” diyerek kurtulmuş (!) olmanın dayanılmaz mutluluğunun (euphoria) da yangının bir türlü söndürülemeyişine bir etken olduğu düşünülebilir.


Zira, Anadolu’nun neresinden olursa olsun yakıp yıkılan kentler için ağıtlar, türküler, mersiyeler vardır. Ama İzmir için yakılmış tek bir ağıt yoktur. Halkımız “Gavur İzmir” için acı duymamış, ağıt yakmaya gerek görmemiştir. Oysa İzmir için o yıllardan kalma Rumca bir çok ağıt vardır. Neden? Sanırım bunun en gözüpek yanıtını “Çankaya” adlı eserinde Atatürk’ün yakın arkadaşı Falih Rıfkı Atay veriyor:


“Gavur İzmir karanlıkta alev alev, gündüz tüte tüte yanıp bitti. Yangından sorumlu olanlar, o zaman bize söylendiğine göre, sadece Ermeni kundakçıları mı idi? Bu işte o zamanki ordu komutanı Nurettin Paşa'nın hayli marifeti olduğunu da söyleyenler çoktu. (...) İzmir’i niçin yakıyorduk? Kordon konakları, oteller ve gazinolar kalırsa, azınlıklardan kurtulamayacağımızdan mı korkuyorduk? I. Dünya Savaşında Ermeniler tehcir olunduğunda, Anadolu’daki il ve ilçelerde oturulabilir ne kadar mahalle ve semt varsa, gene bu korku ile yakmıştık. Bu kuru kuruya yok etme duygusundan başka bir şey değildir. Bunda aşağılık duygusunun da etkisi vardır. Bu topraklarda Avrupa’yı andıran her köşe, herşey sanki Hristiyan ve yabancı olmak, mutlak bizim olmamak kaderinde miydi?” (Çankaya, Falih, Rıfkı Atay, Doğan Kardeş Matbaacılık 1969, s. 324-325. NOT: Metin tarafımdan kısaltılmış, sadeleştirilmiş ve düzeltilmiştir.) Atay’ın bu çarpıcı yorumunun “Çankaya” adlı eserinin bazı baskılarından siyasal kaygılarla çıkarıldığını da yeri gelmişken belirteyim.


Maraş - Kahramanmaraş, Urfa - Şanlıurfa, Antep - Gaziantep ünvanlarıyla yüceltilirken, en aydın ve batılı kentlerimizden biri olan İzmir'in “Gavur” damgasından ya da lakabından bir türlü kurtulamaması düşündürücüdür! 2000li yıllara gelindiğinde bile, İzmir’den milletvekili çıkartmak için oy alamayanlar İzmir’in “Gavur” olduğu için kendilerine oy vermediğini aymazca ima etmekten çekinmiyorlar!


Son olarak, yıllardan beri adeta ‘iç düşmanlar’ olarak sürekli hedef gösterilen Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani yurttaşlarımıza karşı özellikle devletçe organize edilen sistematik sindirme, yıldırma, sürgün, finansal baskı politikaları ve benzer olayların (Trakya Pogromu, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül, Mübadele, vs) artık sona ermesini ve gelecekte bir daha asla yaşanmamasını diliyorum.

Bu bağlamda, bu olayların toplumsal derinliğinde yatan Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışı karşısında Türk halkının yaşadığı büyük travma, ekonomik yıkım ve sosyal depresyon ile dünyanın en güçlü devletleri tarafından işgal edilip paylaşılmanın, tutsak olmanın verdiği öfke ve utancı da göz ardı edemeyiz. Ama eğer bu yaşanan acılar ve felaketlerden ders alabiliyorsak, ve artık yeter diyorsak, tüm bunlar toplumlar ve insanlar arası empati oluşmasına, hoşgörü ve barışa katkıda bulunacaksa ne mutlu bana.

Burada yazdıklarım Büyük İzmir Yangınının belki 1/10 bile değil, verdiğim bilgi ve verilerin bazıları yanlış da olabilir. Amaç, birilerini suçlamak, işaret etmek, ya da, ima etmek değilidir. Büyük İzmir Yangını’nı yeniden anımsarken Sezen Aksu’nun kimsenin bilmediği “İzmir Yanıyor” parçasına ek olarak Fazıl Say’ın da bu bağlamda bir “İzmir Requiem” i bestelemesini umut ediyorum.

(Kaynakça: Ayşe Hür, Radikal gazetesi; Serdar Korucu, Agos; Volkan Abur; Mehmet Coral, Ateşin Gelini Gavur İzmir)  

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara