Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Geç kalmış yazılar (4)

Geç kalmış yazılar (4)
 

www.karadenizvira.com


Önce yerelden başlayalım. Çünkü yerelden ulusala oradan da evrensele giden yol her işte başarıyı getirir.

Yerelde ne yana bakarsak bakalım gördüğümüz güzellikleri bize unutturan o kadar çok olumsuzluk gözümüze batar ki eminim Mazhar Osman bile şaşar kalırdı.

Tam oturulacak yer tam konuşulacak yer.

Bu resme iyi bakın.

Burası Rize’nin’ ana caddesi. Uzak planda Atatürk’ün gururla kaldırdığı meşalesi eşliğinde, yap bozlar arasında, çöplerin yanı başında tomeleye oturur gibi rahat bir şekilde ve hiçbir şeye aldırmadan oturmak, arabalara yaslanıp sohbet etmek ve cep telefonu ile eşi dostu aramak.

Ne kadar ilginç değil mi?

Pek çok kere vilayetten ziyade kasabaya benzediğimizi dile getirirken asla kimseyi hedef alarak yazmıyorum.

Kendi öz gerçek durumumuzu ortaya koymak için bahsediyorum.

Marka şehir olunması için bu şehirde yaşayan insanlar olarak bazı hareket tarzlarımızı değiştirmemiz gerektiğinden bahsediyorum.

Artık Üniversitesi olan bir il’iz, pardon kasaba!...

Bu tür hareketler gelmez hesaba!...

Turizm mevsimi açılmış her ne kadar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü duymasa da.

Gelenler olacak gidenler olacak. Böyle sokak muhabbetleri böyle tadilatlar olmaz, ayıptır.

Daha dün o sokak aylar süren bir çalışmayla yapılmadı mı?

Şimdi hangi maksatla delik deşik ediliyor?

Bu kasabanın Zabıta Müdürü ne iş yapar?

İki suratsız mankeni vatandaşların geçtiği yolun ortasından kaldıramadı?

Bir de bana şahane insandır, güzel insandır flan diyorsunuz!...

O zaman güzellik yarışmasına gitsin kardeşim.

Böyle rezalet olmaz.

Geçelim ulusala, tepem atacak yine

Bu memlekette unvan sahiplerinin konuşmaları bize Nargile salonlarında kendi meşreplerinden memleket kurtarma tarifleri verenleri hatırlatıyor. Ve eminim onların verdiği reçetelerin bin kat güzelleri bizim kahvehanelerimizde konuşuluyor.

Pardon sokaklarımıza konuşuluyor diyelim buna.

Yazılarımda bir estetik bir güzellik ve okunabilirlik varsa sebebi halkımızın sesi olmamdır.

Size de tavsiye ederim. Etrafınızda konuşulanları alıcı gözle bir dinleyin. O zaman bana hak vereceksiniz. Ülkeyi mecradan mecraya sürükleyen hokkabazları daha iyi tanıyacak, okunmaya değer olmadıklarını anlayacaksınız.

Bir ünlü diyor ki “sağanak altında gülenle ağlayan fark edilemez

Yığınla meselemiz bardaktan boşanırcasına üstümüze yağarken kimin daha iyi tahliller yaptığını en tabii olarak fark etmek kolay değildir.

Ama biraz duyarlı biraz dikkatli olursak peltek dudakları, şiş gözleri, kem sözleri görebiliriz.

Şamura ağızlara( bizim tabirimizle) ot tıkayabiliriz dinlememekle.

Deniz Baykal konusu elbette daha çok konuşulacak.

Herkes meselenin siyasi boyutuna kilitlenmişken ben ahlakı tarafını her ne kadar kişinin mahremidir desem de es geçemiyorum . Çünkü asıl olanın şeceresi kağıt üstünde değil yaşadığı hayatta belli olur. Demek ki Memleketin idaresine talip olanların böylesine rezil bir saplantıları olmaması gerekir.

Başbakan Rizeli…

Adam gibi…

Baykal’a gerektiği kadar vuruyor.

Birazda üzgün.

Çünkü o giderse işi biraz zorlaşacak, ondan üzgün.

Açıkça “bizi bu rezaletin içine çekmeyin” diyor gazetecilere.

Bir başbakan “rezalet” diyorsa ben inanırım kardeşim. Hele bu Başbakan Rizeli ise ben kesin kez ona inanırım.

Sevgi ve saygılarımla….

 
Toplam blog
: 449
: 609
Kayıt tarihi
: 24.06.08
 
 

Rizede yayınlanan ilk renkli gazete ViraHaberin kurucusuyum 5 sene baş yazarlığını yaptım. İLESAM..