Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '12

 
Kategori
Öykü
 

Gece gelen kelebek

Gece gelen kelebek
 

... k e l e b e k ...


Her zamanki gibi vakit gece yarısını geçmiş olmasına rağmen yaşlı adam yılların vermiş olduğu yorgunluk , alışkanlık ve yalnızlıkla;  pencerenin yanındaki masaya oturmuş , parazitli sesine aldırmadan radyosunu dinliyor, elindeki gazetenin sudokusunu çözmeye çalışıyordu, dışarıdaki fırtına onu hiç ama hiç ilgilendirmiyordu.

Radyonun parazitli sesine çay demlemek için koyduğu çaydanlığın sesi de karışıyordu.

Fırtınanın etkisinden elektrikte kesilmişti, kalktı ışıldağını yaktı, pencereyi araladı dışarıya baktı, ışıldağın aydınlattığı  gören,  fırtınadan sığınacak bir yer arayan dışarıdaki  kelebek , adeta beni içeri al der gibi pencerenin camına yapışmıştı.

Kendi kendine konuşmaya başladı

- Hadi canım sende , zaten bir günlük ömrün var !

İstifini bozmadan perdeyi kapattı , tekrar önündeki gazeteye daldı, birkaç dakika sonra pişmanlık duymuştu. Düşünmeye başladı ; “keşke şunu içeri alsaydım, şu kısacık ömründe oradan oraya uçar, yalnızlığımı paylaşırdı “ diye …

Hemen pencereye koştu , perdeyi araladı, kelebek yoktu, belki gelir diye dışarıdaki fırtınaya aldırmadan , önce pencereyi açtı bekledi, bekledi, bekledi, bekledi…

Yoktu kelebek, üzerine bir şey almadan kapıyı açtı elinde ışıldakla dışarı çıktı , her yöne doğru tutmasına rağmen ne gelen vardı, ne de giden… Büyük bir pişmanlık ve üzüntü ile   evine döndü..

Düşünmeye başladı ; bir günlük, bir gecelik  yaşamında dahi olsa , sığınmak için bile olsa kelebek ona dostluğunu sunmuştu , o da bunu red etmiş ve tekrar yalnızlığına geri dönmüştü.

Gecenin karanlığı açık pencereden odasına vuruyor, yasadıkça yalnızlığını hissediyordu…

Masanın üzerinde duran not defterine “… bazı dostluklar vardır ki en ihtiyacımız olduğu anda karşımıza çıkar , değerini bilmez isek kaçıp giderler , asla geri dönmezler, ben işte şu  kısacık ömründe sığınmak için bile olsa pencereme gelen bir kelebeğin dostluğunu kaybettim, yine pişmanlık dolu bir gün…” diye not düştü…  

Canı sıkılmıştı, dışarıdaki fırtınanın sesine aldırmadan , radyoyu kapattı, yatağına uzandı, ertesi gün ki yalnızlığını, beklentilerini, beklenmedik zamanlarda yaşadığı güzellikleri, hüzünleri  düşünmeye başladı, bir kelebek kadar bile olsa başkaları için hiç ama hiçbir şey yapmadığının geçte olsa  farkına varmıştı. 

 
Toplam blog
: 26
: 3666
Kayıt tarihi
: 02.03.07
 
 

Eskişehir doğumluyum, bütün öğrenim hayatım Eskişehir'de geçdi... Kaç iş değiştirdiğimi ben bile ..