Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Gecenin ve karanlıklarının dostluğu!

Gecenin ve karanlıklarının dostluğu!
 

Gökyüzüne yolladığınız ateşli bir ok, ya bir işaretiniz olacaktır, ya da yangınınız...


Gecenin bu vaktin de (02.30) yazmak istediklerime kime ve neye hitaben başlayacağımı pek bilmiyorum. Fakat yazmak istediklerimin, sanki zorunlu olduğunu düşünür haldeyim, evet, her niye ise "zorunlu" hissediyorum.
Belki de, gecenin için de taşıdığı bütün yalnızlığın da bunları düşünmek,
gecenin kaderciliğinin; beni sıkan bana, eziyet eden hallerimi azaltacağını
duyumsadığım dan olabilir.

İlk yalnızlıklarım da başladı, gecenin bana ortaklığı, dostluğu ve arkadaşlığı.
Sonrasın da, işte bu günlerime kadar devam etti ve devam edeceği de şüphesiz.
En berbat hallerim ve en zor vakitlerim de ve de daralacak hiç bir ölçütü kalmamış
ruh savaşlarım da;
"...kayalıkların sarp yamacına sıkışıp kalmış,
ama yine de düşmanıyla savaşmaktan bir an bile vaz geçmemiş,
teslim olmayı aklına bile getirmemiş bir komutanı bulunan, -eski- bir ordunun
savaşçısı olduğumu düşlediğim anlarım da bile" ,
aklımla ve yüreğimle konuşmaktan hiç vaz geçmeyen, dostluğunu-arkadaşlığını esirgemeyen,
karanlıklarının gücüyle bana sarılıp, kollayan "geceyle" bu saatte koyun-koyunayım.
Sesini çıkarmadan beni seyrediyor, yazdıklarımı okuyor ve ateşler içinde ki yüzümü
serinletmeye uğraşıyor, esiyor.

Tam olarak kavrayabilmiş değilim fakat, "yeni" hallerim için dostluğunu gösteriyor gibi.Gece, kendisiyle yıllarca yaşamış olan ve onun gizemini anlayabilmek için bir ömür tüketmiş bulunan, benden ve (bizden) önce yaşamış, milyonlarca insanı da tanıyor ve o insanlar farkında olmasalar, bilmeseler de, "onların anlamlarını " kendin de, karanlıkların da taşıyor.
Bunu biliyorum, fakat göremiyorum!
Bildiğim tek şey, gece için bir şeyler diyebilmeye uğraşanların, ilki olmadığım ve sonuncusu da olmayacağımdır.
Ve o hep var olacak; kendine bırakılanları ve anlatılanları, göz yaşlarını ve gülümsemeleri hep için de taşıyacak. Bunların tümünün, karanlıklarının bir parçası olduğunu, gecenin bildiğinden, bizim habersiz olmamız hiç bir şeyi değiştirmeyecek.

Her birimizin bıraktığı, (eskilerin ve yenilerin) bütün hal ve ahvallerin den kendine sonsuz anlamlar ve anlatılar katarak; sonrakilerin "sığınabilecekleri" geniş kollarını her daim açık tutacak ve
sarılmak isteyenleri hesapsız-kitapsız, sessizce kabullenecektir.

Ol ki, bu diyebildiklerim ve duyabildiklerimin nedeni-ahvaliyle, geceyi seviyorum;
ellerimi tutuyor, ateşlerim başladığın da esiyor, üşümelirim de arkadaş gibi sarıp-sarmalıyor.
"Haydi yeter artık, bu kadar tasalanma, ben buradayım. Ben, sana bırakılanları da taşıyorum. Hiç kimseye anlatmasan da, ben seni dinlerim, kimsenin de haberi olmaz."
Ardın dan;
"Gel, sen konuşmaya devam et. Seni dinlemek benim için de güzel, hoş anlatıyorsun. Biz seninle
bunca yıllık dostuz, arkadaşız, ben de seni seviyorum." dediğini duyduğum zamanlarım çok oldu.

Günün aydınlığında ki bir çok yaşayışlarımı, onun geleceği vakitlere erteleyip, sakladığım;
"..ah bir gece olsa da" dediklerim fazlasıyla hatırım da.

Kendimi; en güzel ve en içten sesimle, yalansız ve hilafsız demelerimle,
bir tek gecenin koynun da dinleyebiliyorum.
Ve gece de beni dinliyor, ardından eski şarkılarını söylemeye başlıyor.



Susmak ve Durmak Yok.


Vakitlerin,
zamanların güçlüğü
ve itiraf
bir yakarışa benzediğinden mi dir (!)
Yoksa,
denilenleri duyacak
onun varlığından mı dır (!)

Belki de,
vakitlerle baş edebilmenin
kavgaların zaferinin,
bilgeliğinin ve kudretinin
ses ile denilmesinden dir.

Olur ya,
insanların ve diğerlerinin
(gücünü)
çocukların ve yaşlıların
(gücünü)
başlangıcın ve sonun
(gücünü)
diyemediğini (demediğini)
söyleyebilmek mi dir (?)

Hepsin den öte;
tek ya da bir olmak
tutunmak
ve yaşamın kıyısından
uzak olmak (!)
Kırmızı bir yunus gibi
suyun kutsallığın da sönmeden
Okyanusun dağların da ateş olmak

İsmi bilinen,
zerreden dir
sual edilmeyen
"Hikmet"ten dir
anlatan, anlayan
"Arif"ten dir diyebilmek.

Özgürlüğü istemek
ve ardından
bir kadını İstanbul gibi sevebilmek
ve de bir çocuğun elini
Diyarbekir'ce tutabilmek

Vakitlere dir,
hallerime dir.

Deyiş Yazım tarihi: 11-04-08


Blog yazılış tarihi:15-05-08

 
Toplam blog
: 61
: 762
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Sosyoloji, psikoloji, kültürel alanlar ve ilişkiler, insan ilişkileri ve ekonomi-politik ilgi ala..