- Kategori
- Şiir
Geçip gidiyor işte zaman
Yabani kinin
Kıyım ve yıkım zamanı geldiğinde
Bilgisizlik ve hırsın doğurduğu
Onarılması zor
Kirli felaketler yayılır yeryüzüne.
Kötülüğün kapanına takılan
Her canlının çığlığı,iniltisi
Ve feryadı yükselir göğe.
Tekrar canlanan umutsuzluğa
Ve tutsak özgürlüğe uyanan
Sen ey içimde büyümeyi sürdüren
Gözlerinde çağların ışığı
Sen ey gündoğumundan,
Beyaz zambaklar aydınlığından gelen
Üzerinde şafağın tozları
Ve gözbebeklerinde umutlar birikmiş
Güçlü bir hazzın sarıp sarmaladığı
Güzelliğe armağan gerçeğin yüreği!
Sen ki daha iyi bilirsin
Yalanın egemenliğine sığınanları,
Alın yazısına boyun eğenleri,
Yaşamı ağulayan yazgıların
Ateşten dilleriyle kamçılanıp
Hayata açılan kapıların girişinde
Düşlerine düğüm atılanları.
Yorgun gözlerimle görüyorum ben
Yoksul evlerin kalbinden taşan acıları,
Çoğu renklerin solduğunu,
Yürek burkan kimsesizlerin düşüşünü.
Ahh görüyor işte yüreğim
Bayrak sarılı dizi dizi tabutları,
Kendi çıkarlarına mahpus
Suskun ve korkak aydınları
Ve nefsine tutsak sanatçıları,
İçlerindeki kıvılcımla
Yangın çıkaran zulmün zorbalarını.
Bu yüzden kimselere anlatılmadı
Yemen ve Hicaz'da mezarsız olanlar.
Bu yüzden kimselere öğretilmedi
İnönü'de,Sakarya'da ve Dumlupınar'da,
Çanakkale'de vuruşanların o soylu destanı.
Gidin görün,dolaşın,dualar edin.
Ve asla unutmayın,unutturmayın
Ayağa kalkıp direnen aslanların
Gövdelerini nasıl siper ettiğini,
Süngü uçlarında biten karanfilleri.
Toplu mezarları oradadır şimdi
Çiçekler yığar üstüne Nisan güneşleri.
Şehirler ürperir yine ölüm haberleriyle
Nereye gidebiliriz ki
İçimizdeki yıkımların enkazıyla?
Karın ağrısı sözlerinize karşı gelsek
İçimizdeki bütün nefretleri de kovsak
Yine de acılarla sarsılır benliğimiz.
Ama gittikçe büyüyen düşüncelerimiz
Yine de ruhumuzun güneşten elini uzatır
Cehaleti yalatan siz miskinler sürüsüne.
Alev turuncusu bulutlarıyla
Bırakıp gitti bugün de akşam güneşi.
Çürümüş bir ruh gibi
Geçip gidiyor işte zaman.
İhanetin ve hırsın kemirgen öfkesi
Ve içi boş gururların kini
Ele geçirmiş sanıyor göğün dizginlerini.
Ne toprağın ağzını açtığı suya
Ne daldaki tomurcuğa
Ne yeraltı şehirlerine
Ne evrenin dizgelerine
Ne de muhteşem bir görsele dönüşen
Sığırcıkların o ahenkli danslarındaki
Sanatın gizemine dönüp bakar.
Ahh bal gözlerine
Buruşuk uykular doluşmuş ülkem!
Uyan da uykundan
Başaklardan örülü buğdaydan tacını taksın
Kızların ve oğulların.