Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '16

 
Kategori
Sosyoloji
 

Geçirdiğimiz Toplumsal Cinnetin ne yazık ki farkında değiliz

Geçirdiğimiz Toplumsal Cinnetin ne yazık ki farkında değiliz
 

Aslında büyük çoğunluğumuzun farkında olduğu, bir kısmımızın da büyük bir vurdumduymazlıkla görmezden geldiği toplumsal bir cinnet geçiriyoruz. Artık o kadar sıradanlaştı ki; cinayet, tecavüz ..haberl


Aslında büyük çoğunluğumuzun farkında olduğu, bir kısmımızın da büyük bir vurdumduymazlıkla görmezden geldiği toplumsal bir cinnet geçiriyoruz. Artık o kadar sıradanlaştı ki; cinayet, tecavüz … haberleri, cinayetin işlenme şekline göre halkın dikkatini çekerse gündem oluyor ve ardından kısa sürede arşivlerdeki yerini alıyor. Biz böyle duyarsız bir millet değildik… Belki hep çabuk unutan bir yapımız vardı ama hiçbir dönem bu kadar -neme lazımcı, bana dokunmayan yılan bin yaşasın- diyen bir toplum olmadık.

Bu konu da son yazılarımda hep dediğim; televizyonlarda aralıksız verilen şiddet, öfke, kin, nefret duygularını, hayatın olmazsa olmazı olarak gösteren diziler ve yarışmalara dayanıyor. Saniyede bir yüksek sesle  ağlanan, cinayetler işlenen, çığlıklar atılan dizileri izleyen insanların ruh sağlığı tabii ki zarar görür. Geçtiğimiz aylarda bir tv kanalında yayınlanan bir dizi fragmanına rastlamıştım. Tam hatırlamıyorum ancak neredeyse yirmi saniye içinde değişik insanlar elinde silah tutan bir kişiye “vur, vursana, hadi vur” diyordu. Bu tarz sözlerin izleyecilerin bilinç altına işleyeceğini dizi yapımları düşünmeli. Her yaş grubunun zihni bu telkinlere açık olduğundan bu tarz sözleri olan dizilere yaş sınırı uyarısı eklemenin yeterli olmadığını düşünüyorum.

Yıllar önce Seymen Ağa furyası vardı. Dizinin yakışıklı, zengin Seymen Ağası, karısını severdi ancak dövüp tecavüz etmişliği de vardı dizide. Kadın güzel ve başlangıçta kendi ayakları üzerinde durabilen bir karakterdi. Ama kocası ne yaparsa yapsın mutlaka barışırlardı. Yakışıklılık ve zenginlikle süslenen, perdelenen, kadına şiddetin biz kadınlara kabullendirilmesinin kökeni belki bu dizilere dayanıyor.

Son zamanlarda artış gösteren toplumsal cinnet olaylarından sadece birkaç örnek; - Cinnet geçiren baba, eşi ve iki kızını öldürüp intihar etti, - 12 yaşındaki çocuk işkenceyle öldürüldü, - 9 yaşındaki çocuk çamaşır ipine asılı bulundu……… Saydıklarım çok küçük bir bölümüyken olayın aynı şekilde ürkütücü tarafı duyarsız kesimin varlığı. Hatta bu duyarsız kesim, tezlere bile konu olabilir, bu kesim üzerinde sosyolojik araştırmalar bile yapılabilir.

En çok göz önünde olan kesim olarak siyasetçilerin ve sanatçıların konuşmalarında hangi dozda olursa olsun şiddet içermemesine çok özen göstermesi gerekiyor. Eğitim sistemimizde de gençlere daha ilkokuldan itibaren sevginin önemini, çatışmanın yıkıcılığını anlatmalıyız. Her görüşe saygı duyan, kendisi gibi düşünmeyenlere baskı yapmayan, sevecen nesiller yetişmesi; ülkemizin ve hatta tüm dünyanın geleceği için büyük önem taşıyor.

Sevgiyle, dostlukla kalın…. 

 
Toplam blog
: 15
: 191
Kayıt tarihi
: 12.05.16
 
 

İnsan psikolojisi, sosyolojisi, İşçi hareketleri tarihi, müzeler, sergiler, doğa gezileri, tabii ..