Gel ya da gelme.......

Bir akşamüstü gel, yeni yıkanmış avlunun taşlarının serinliği burnumda dolaşırken.

Ansızın, birden.

İnanmam ama bir şeyi kırk kere söyleyince olur derler ya hani, kırk kere “gel” diye seslensem, gelir misin?

Gelmezsin

Bilirim………

İster misin istemez misin bilemem

Ama gelmezsin

Bilirim……

Gelme

Arama, sorma

Ama nerede bir hanımeli kokusu duyarsan

Bir yerlerden ansızın Goran Bregovic’in müziği kulaklarına çalınırsa

Bir gün bir yerlerde akşamüzeri güneş denizin üzerinden batarsa

Nerede hafif yandan gülüşlü bir kadın gözlerine değerse

Çilli suratlı, her yerinde benler olan birilerini görürsen

Bir mimoza ağacının yanından geçersen

Yağmur yağarsa gök gürültüleri, şimşeklerle

Sabaha karşı ürpererek uyanıp üzerindeki örtüye sımsıkı sarılırsan

Ya da öyle birden bire, ipuçları olmadan dahi
Beni hatırla

Benimse seni hatırlamam için kokulara, şarkılara, başka adamların seni hatırlatmasına ve bir dolu teferruata ihtiyacım yok

Bildiğin gibi sen zaten hep aklımda

Benimle

Uzağımda değil yanı başımda……………