Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

04 Ağustos '09

 
Kategori
Aile
 

Geleneksel Aileye Kapitalist Tepki

Geleneksel Aileye Kapitalist Tepki
 


Yirminci yüzyıla girildiğinde, batılı ülkelerde toplumsal planda daha geniş bir demokrasi, egemen anlayışta daha bir serbestlik göze çarpar olmuştu. Bunun sebebi özellikle kilisenin etkisine karşı gittikçe artan bir direnmenin toplumda kendini göstermesiydi.


Örneğin, Fransa'da geniş bir aydın kesim evlilikte bir reform yapılması amacıyla 1906 yılında bir komite oluşturmuşlardı. 1907 yılında ise sonradan Fransız sosyalist hareketinin ünlü önderlerinden biri olacak olan Leon Blum isimli genç bir yazarın "Evlilik Üstüne" başlıklı bir kitabı yayınlandı. Çok dikkat toplayan bu yapıtında Blum, evlilikte bir reformu az buluyor, doğrudan doğruya evlilik kurumunu karşısına alarak yepyeni bir çözüm öneriyordu...


Evliliğin ya da yasal tekeşliliğin kötü işleyen bir kurum olduğunu kanıtlanmış varsayarak, acaba bu kurumu tümüyle boşlamanın ve onun yerine çokeşliliğin modern biçimlerini, yâni birçok iğreti birliği benimsemenin daha doğru olup olmayacağını sorguluyordu.


Leon Blum bu öneriyi kuşkusuz durup dururken ortaya atmamıştı. Yüzyılı aşkın bir uygulamanın gösterdiği aksaklıklara, çevresinde her gün yaşanan aile bunalımlarına, ikiyüzlülüklere bakarak ve birçok kişinin sessizce düşündüğü, hatta fiilen uyguladığı bir şeyi yüksek sesle telaffuz ediyor ve kendi sorusuna şu cevabı veriyordu...


"Erkek ve kadın ilk önce çokeşlidirler. Sonra, yaşlarının ve gelişmelerinin belirli bir evresinde tekeşliliğe doğru eğilim gösterdikleri görülür. İğreti birlikler birinci duruma denk düşer, evlilik ise ikinci durumun doğal halidir."


Bu saptamadan yola çıkarak, Leon Blum evliliğin ancak değişiklik ve serüven arzusu doyurulduktan sonra, artık bir birliğe, dinlenmeye, bağlanılacak tek bir eşe gereksinim duymaya başladıktan sonra gerçekleştirilmesini önermektedir. Bu durum, Blum'e göre fiziksel ya da yaşa ilişkin bir şey olmaktan çok, gönülle ilgili bir şeydir. Gönlün genç kalıp kalmamasına bağlıdır. Blum, bu hali yaş olarak, erkeklerde genellikle 35, kadınlarda ise 30 olarak belirtmektedir.


"Bu evreye gelinceye kadar, serüven yaşamı evlilik yaşamından önde gelmelidir, içgüdüsel yaşam akılcıl yaşamın önünde yeralmalıdır. Öncelikle çokeşliliğe olan içgüdü tüketilmelidir." diyen Blum görüşünü şöyle bağlıyor... "Sevme, sevilme zamanı, sevmek sevişmek gerekir; evlenmek kendini ve başkalarını denedikten sonra olmalıdır."


Elbette ki, Leon Blum'ün bu görüşleri, hem de en başta temsilcisi olmaya çalıştığı burjuvazi tarafından "skandal" olarak karşılandı. Blum bir burjuva devrimcisi olmakla beraber ve burjuvazi siyasal olarak bireysel özgürlüğü savunmakla birlikte toplumun istikrarını ve düzenini sağlayan temel kurumları alt üst edecek öneriyi resmen, açıkça benimsemeye henüz hazır değildi. Bununla beraber Blum'ün kitabı en azından Fransa'da kadın hakları, kadın özgürlüğü konusunda önemli bir adımdı ve bu yönde yeni fikirler, yeni girişimler giderek artan bir tempoda süratle yayılacaktı.


Nitekim 1900-1914 yılları gençlerin, anne-babalarının sıkı denetiminden belli ölçülerde de olsa kurtulma mücadelesi verdikleri ve bunu başardıkları, gezip tozmada daha serbest oldukları, daha özgür bir nişanlılık hatta flört devresi geçirebildikleri bir dönem oldu. Diğer yandan bu yıllar aynı zamanda kadınların "sokağa döküldükleri" yıllar oldu. 1907 yılında 3.000 kadın Londra'da yürüyüş yaptı. Bir yıl sonra yine Londra'da Hyde Park'ta 250.000 kadın yeni yasal haklar almak ve erkeklerle eşit haklara sahip olmak, erkekleri, parlamentoyu, hükümeti protesto etmek üzere biraraya geldiler.


Kadınlardan gelen bu tür gösteriler o derece alışılmamış şeylerdi ki, toplumda hem bir ilgi ve merak unsuru oluyor, hem de bazı tutucu erkekler açısından bir "aşırılık" ve ayrıcalıklarının elden gitme tehlikesi anlamı taşıyordu.


Ünlü yazar Bernard Shaw bu çelişik durumu alaylı bir üslupla, şöyle dile getirmektedir...

"Doğrusu bugünkü tehlike daha karanlık, daha öldürücü bir görünüm taşımaktadır. On kadın, jüponlar, ipekli çoraplar, korselerle silahlı on kadın, İngiliz Avam Kamarası'na saldırmıştır; buna karşı enerjik önlemler almak şarttır... Kamuoyu adına soruyorum, gereken önlemler alınmış mıdır? Polis parlamentonun çevresini denetlemeli, köprüler muhafızlarca tutulmalıdır. Gerekirse gönüllüler bayrak altına çağrılmalıdır. Bunları söylemeye hakkım var, zira "İnsan ve Üstün İnsan" adlı oyunumda cinsdaşlarımı ilk kez kadınların korkunç gücü, erkeklerin zavallı güçsüzlüğüne karşı ben uyardım."

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..