- Kategori
- Mizah
Gelin, şu "kedi milletini" konuşturalım ...
Hafta sonları gazeteler, TV’ler, özellikle neşeli yanlarını gösterirler. Biz de kedileri başımıza topladık, hafta sonları hoş vakit geçirelim diye. Onlara, onlardan habersiz kulplar taktık. Boynundan büyük laflar ettirdik
Kendilerini beğendirmek için, ellerini sıcak sudan, soğuk suya sokmazlar. Duruşlarından bellidir zaten boyun eğmezler. Kedilerdeki bu kırılamayan gururlarının, insanlarda da olması ne kadar arzulanır değil mi? Kedilerde bu boyun eğmeyi kabul ettiremediğimizden, duruşlarını, “asaletli kedi” diye tanımlarız.
Kimi kedileri, kebapçıların önünden, kimilerini karakollardan topladık. Kimilerini kasapların önünden, kimilerini de balıkçıların vitrinlerini seyrederken, kimilerini de sizlerin hesabından “ödünç” aldık. İçinizde, herkes, kedisini tanıyacaktır şüphesiz. Beni affedeceğinizi umarım.
Ha, unutuyordum bizim logo’muz olan “piyanist kedi” yi de unutmadım. Hani tuşlar üzerine oturmuş, ağzını beş karış açan kedi. “La” sesini, piyanodan almak istemiyor, cazip gelmiyor. İllaki, o diyapazon istiyor.
Ama o diyapozondan ses geldi. “O’nu kalbime gömdüm. Merak etme bende o” diyor.. Bilmem. İnanayım mı? Kim diyor bunu? Şimdilik “sır”
İşte vodvil başlıyor.
Ört ki, ölem!