Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '13

 
Kategori
Edebiyat
 

Genç şairde şiirlerini yayımlatma heyecanı...

Genç şairde şiirlerini yayımlatma heyecanı...
 

Ciddi ciddi şiir düşünen hangi genç şair, şiirlerinin bir dergide yayımlanmasını; hatta  daha ötesi bir dergi çıkarmayı hayal etmemiştir...  Gençken benim de önce birincisi sonra ikincisi en büyük hayalimdi.

Birincisini başardım. O dönemde (80'li yıllar) "Milliyet Sanat" dergisi bir "Genç şairler" bölümü açmıştı dergide. Ben ve "kadim dostum" kafa kafaya verip "Yahu göndersek mi şiirlerimizden birini" demiş; "kadim dostum" um o mükemmel şiiri "kelebek" ile benim "Belma Sakın Ha" şiirini, "Milliyet Sanat" dergisine yollamıştık. Benim ısrarımla ha! "Kadim dostum" o zamanlar kendisinin şiir yazdığının bilinmesini pek istemezdi...

Sonra aradan bir ay mı ne süre geçti, biz unuttuk bile şiir yolladığımızı dergiye. Fakülteden biri -şimdi adını unuttum- şiirleriniz çıkmış "Milliyet Sanat"  da dedi...

Sormayın o andaki sevincimizi, ne ders ne sınav, koşa koşa bayiden "Milliyet Sanat" aldık... Hem de birkaç tane... (Bende hâlâ durur, o "Milliyet Sanat" ) Kolay mıydı, şiirimiz "Milliyet Sanat" ta çıkmıştı, yani artık şair ehli kısmından sayılırdık be !

Sonraları benim, adını duyduğum her dergiye "şiir" yollamalarım oldu. Seyyit Nezir'le mektuplaşmalarım falan. (Seyyit Nezir sonraları "BROY" şiir dergisi yöneticilerinden olacaktı...) O dergilerde çıktı da şiirlerim..

Derken "kadim" şairim Attila İlhan "Sanat Olayı" adlı bir dergi çıkardı. Gençlik işte ne şiirler yolladım o dergiye... Sabahlara kadar uyumaz, babam hediyesi daktiloyla şiirler yazar her  sayısına şiirler yollardım.

Ne yalan söyleyeyim, Attila İlhan'ın şiirlerimi okuduğunu bile düşünmek, sevindirirdi beni. Okur muydu ki ?

Okuyormuş...

"Sanat Olayı" dergisinin 1985 yılı sanırım mayıs ayı sayısında bizzat benim için şöyle yazdı :

"Gönderdiği şiirlerle, şiirde bir hevesten öte uğraş içinde olan Ufuk Kesici (İzmir) den daha şiirler bekliyoruz. Bakın yazdığı bu şiir de onun kanıtı... "

deyip yolladığım bir şiirden dizeler  ekledi yazının altına...

Demeyin, havalara uçtum... Koca Attila İlhan'a şiirlerimi okutmuştum ya... Bundan güzeli olur muydu?

Sonrasını sormayın. Evlendim, iş güç derken şiiri bıraktım. Ta ki 1990 yılında anlaştığım bir dershane şiirlerini basarız demesine kadar...

Topladım şiirleri ince bir mavi kitap olarak basıldı benim "aŞkdeniz kaçkını" kitabım... Elime aldığımda ne sevindim bilemezsiniz... Dershanenin yayınevi dağıtımını da üstlendi, bana 100 kadar da kitap yolladı. İnanın şimdi biri elimde yok... Nereye  gittiler bilmiyorum...

Sonra Cemal Süreya bir kitap yayımladı. "999. Gün Üstü Kalsın" . Günlük.  Hani bir günde onu etkileyen olayları yazmış...

 O kitabın şimdi hatırlamadığım sayfasında tek bir gün, şunu yazmış Cemal Süreya :

"Atlası yırtık bir gökyüzünden / aŞkdeniz damlar"  Ufuk Kesici

 Aaaa  Cemal Süreya nasıl olmuşsa benim o mavi ince kitabı okumuş. Ve  o gün ionun çin en büyük olay benim bu dizem olmuş...

Sevinsem mi üzülsem mi?  Yahu ben Cemal Süreya'ya bir değer veririm elbet de "İkinci Yeni" en eleştirdiğin akım... Demek Cemal Süreya da okumuş benim o küçük mavi kitabı diye sevinmedim  desem yalan olur...

1986 sonrasında hiç  şiir yazmadım bugünlere dek... Ne var ki MB'de "şiir" diye yazılanları gördüm, o zamanlar MSN de yazıştığım "kadim dostum" u MB' de şiir yazmaya  çağırdım...  O da benim gibi teknoloji özürlü olduğundan yeğeni vasıtasıyla halledip girdi MB'ye...

İyi  ki de girdi... MB  milleti  şiir  gördü... Şimdi "üstad", "şiiri sen sevdirdin" falan yazanlar "ŞİİR" ne öğrendi... Beni o "kadim dostum" la kapıştırmaya özenenler bakın size bir alıntı aktaracağım.

Attila İlhan'ın "kadim dostu" ekmeği bölüşerek yediği, gazetelerde kağıtlar üzerinde birlikte yattığı Asım Bezirci, Attila şiirine bir eleştiri yazıyor  ki demeyin gitsin. Sanın ki düşman... Attila İlhan'ı haberlendiriyorlar "Asım senin için bunları yazdı" diye...  Attila, eleştirilerden olumlu notlar çıkarım diye  bakıyor. Kolay mı kadim dostu... Sonra karşılaşıyorlar bir yerde, sarılıp öpüşüyorlar ve Asım Bezirci (Madımak saldırısında öldü) şöyle diyor Attila'ya :

"-...işte seni bundan çok severim: sağcı olsun, solcu olsun, bizde hiçbir sanatçı aydın, en küçük eleştiriye tahammül edemiyor; küsüyorlar, tersleniyorlar hatta kavga ediyorlar; bir tek sen bu kaidenin dışındasın, sana ne dersem diyeyim, dostluğumuzu asla kirletmedin!..''

Ne  güzel  değil mi ?

Ki ben burada (MB'de) "kadim dostum" un şiirini hiç küçümsemedim, dahası övdüm... Ama bazıları nedense "kadim dostum" u savunmaya kalktılar, hiç eleştirmediğim "kadim dostum" şiirini,   bir de zırnık kadar şiirden anlamazken...

Yahu utanmadan şunu :

"bugün birşey öğrendim nasıl ki İslamın şartı 5 ise 6. şart haddini bilmekmiş" 

 ŞİİR diye asan var  be...  ŞİİR olmayan bu cümlede üstelik "üç" (rakamla 3) yazım hatası yaparak...

Yazıcı ne "ŞEY" bir sözcüktür her zaman ayrı yazılır; ne özel isme gelen çekim çeki ayrılır (İslamın olmaz, İslam'ın olur); ne birden ona kadar rakamların ancak yazıyla yazılacağını (5, 6;  değil beş altı) bilmeden bir de bir cümleyi ŞİİR diye asıyor...

Eh... "kadim dostum" bunların yanında elbet  üstad...

İyi de bunların özür dileyerek söylerim "osuruk" kokusu sözde şiirlerini neden önemsiyor?

Bir anlatsa da öğrensek...

Bana telde  "Dalga  geçerim beya..."  dediği için mi?

Antalya / Ocak 2013

 
Toplam blog
: 75
: 364
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

55 yaşında dershanelerden SSK emeklisi edebiyat öğretmeniyim... Aslen İzmirliyim... 95 yılından b..