Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '13

 
Kategori
Edebiyat
 

Sevgililer Çağı

Bu soysuz asır kelimenin tam manasıyla bir soytarılar ve sevgisizler çağıdır. Cemil Meriç, ‘Jurnal’lerinde “esasen bir şairin bütün ahali tarafından anlaşılmasına lüzum yok. Bu, dünya için de böyle... Tefekkürle ilgili eserlere gelince, Kant’ı kaç Alman anlar? [Marx’in cevabi...]Yani, halkın anlayacağı kitaplar vardır, halkın, yani geniş kalabalıkların, ilk mektep tahsili yapanların. Onların dışında aydınlanmak isteyenlerin okuyacağı kitaplar vardır.”(1) Bu satırları okurken bir yandan Metin Erksan’ın ‘Sevmek Zamanı’ hakkında düşünüyorum. Film’in başlarındaki bir sahnede boyacı Halil; “Ben senin fotoğrafına âşık oldum. Resmin sen değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın” diyor. Bu filmdeki kurgu uzunca zamandır Sebahattin Ali’nin ‘Kürk Mantolu Madonna’sındaki Raif Efendi gibi içine kapanık, melankolik ve dış dünyaya uyum sağlayamamış bir halin yansıması gibidir.(2) Osmanlı lirik şiirinin de Halil’in aşkı gibi anlaşılamamış bir dünyanın tezahürü olduğunu düşünüyorum. Osmanlı şiiri de evlerin iç süslemeleri gibidir içine girmeyince pek anlaşılmaz.

Walter G. Andrews, ‘Şiirin Sesi, Toplumun Şarkısı’ adlı çalışmasında bu konudan oldukça teferruatlı bir şekilde bahsediyor.(3)Andrews, Divan şiirinin ‘gerçek’ hayattan, toplumdan kopuk, üretildiği zaman ve mekânla bağı olmayan, ‘soyut’ bir şiir olduğu edebiyat tarihinin yerleşik yargılarından biri olduğunu fakat işin aslının pek öyle olmadığını söylüyor. Bu noktada Şiirin Sesi, Toplumun Şarkısı’nda Walter Andrews, Cemil Meriç’ten oldukça farklı düşünüyor. “Osmanlı gazel geleneğini incelerken bu yargının tam tersi bir yaklaşım getiriyor. Gazellerin, Osmanlı toplum ve kültür hayatını hem yansıttığını, hem de şekillendirdiğini gösteriyor. Cemaatçi dünya görüşünün, tasavvufun etkisinin, istikrarlı iktidar yapısının, meclis, bezm gibi etkinliklerin, duygulara yüklenen aşkın anlamlarının, gerek Osmanlı toplumunu, gerekse gazelleri anlamak ve yorumlamak için önemini belirtiyor. Gazellerdeki anlam zenginliğinin, Osmanlı toplumunun karmaşıklığına uygun çok katmanlı okumalara olanak yarattığını vurguluyor.” Daha sonra Andrews’in bu kitabı hakkında arkadaşı olan Hilmi Yavuz’da(‘Kenara Çekilmek’: W. Andrews’in Türk Şiirini Okuma Denemesi) ayrıca birkaç bölümden oluşan uzun bir yazı yazmıştır. Türk şiiri hakkında yazıp çizen bu iki münevverin ayrıca “Seasons of the Word: Selected Poems” (4) adlı ortak bir çalışmaları da vardır. Rahmetli Cemil Meriç,‘Şiirin Sesi, Toplumun Şarkısı’ kitabını okusaydı neler söylerdi diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Bu konu hakkında kelam etmiş kim var diye baktığımda Hasan Bülent Kahraman ile karşılaştım. Sayın Kahraman, Radikal’deki eski bir yazısı “Divan edebiyatında aşk” başlığını taşıyor.(5) Kahraman, bu yazıda ilginç bir şekilde konuya Gölpınarlı-Ataç tartışması üzerinden değiniyor. Bana göre hem Ataç hem de Gölpınarlı divan edebiyatına oldukça ciddiyetsiz bir şekilde yaklaşmışlardır. Özellikle Gölpınarlı yaptığı çevirilerle bu okyanus boyutundaki edebiyatı katletmiştir. Ataç bile Gölpınarlı’nın ‘Divan Edebiyatı Beyanındadır’ (6) isimli kâğıt paçavrasına “Ayıp derler senin yaptığına. Abdülbaki!” diyerek isyan etmiştir. Yalnız bu söylediğine rağmen Ataç divan edebiyatının devrinin geçtiğine inanmakta ve konuyla gözünün ucuyla belki de dilim varmıyor ama iş olsun diye ilgilenmiştir. Aradan geçen yıllar sonra insan şarkiyatçı Andrews’in muazzam çalışmasını görünce bizim kendi edebiyatını hor ve hakir gören aydınlarına dair utanmadan edemiyor.

Tekrar Hasan Bülent Kahraman’ın yazısına dönecek olursak; Kahraman,Andrews ve Mehmet Kalpaklı’nın “Age of Beloveds” (Sevgililer Çağı) isimli çalışmasına değiniyor. Mahbuplar çağını yazarlar cinsellik açısından inceliyor. Ve bu bağlamda metin okumaları ve poetik çözümlemeler yapıyorlar. Yine bu kitap hakkında daha sonraları LaurentMignon,“Adı Vardı Aşkın” diye kısa bir tanıtım yazısı yazmıştır. Eyüboğlu’nun da bu minvalde “Divan Şiirinde Sapık Sevgi” diye hezeyanlarla dolu bir çalışması vardır. Hâlbuki istisnalar örnek olmaz bizim bu dönemdeki şiirin Dante gibi sembolik bir dili ve metaforik süslü bir yapısı vardır. 200 kelime dağarcığına sahip bir nesille bu şiiri biz kendimiz ne ölçüde anlayabiliriz? Böyle yaklaşmak gerekir. Biz her daim sevgililer çağını tu kaka ederken elin Victoria R. Holbrook gibi akademisyenleri baş tacı ederek “Aşkın Okunmaz Kıyıları” gibi kitaplar yazıyorlar. Biz elimizdekinin kıymetini bilmediğimiz için Batı bizden daha iyi sahip çıkıyor bu değerlere. Önyargısız ve sövmeden samimi bir şekilde anlamaya çalışıyor. Azizim dünyada herşey sevgiyle ilintilidir, bu sevgisizler çağında her şeye rağmen sevgi uğruna gayret göstermek yine bizim elimizdedir.Holbrook’un tabiriyle söylersemdivan şiiri sevgililer çağında bir okyanussal benlik denemesidir.

Kaynaklar

1-Cemil Meriç, (2012), “Jurnal 1.Cilt 1955- 1965”, İstanbul: İletişim Yayınları.

2-Sebahattin Ali, (1943), “Kürk Mantolu Madonna”, İstanbul: Remzi Kitabevi.

3-Walter G. Andrews, (2000), “Şiirin Sesi, Toplumun Şarkısı”, İstanbul: İletişim Yayınları.

4-Hilmi Yavuz, Walter G. Andrews, (2007), “Seasons of the Word: Selected Poems”, Syracuse University Press.

5-Hasan Bülent Kahraman, (2005), “Divan edebiyatında aşk”, Radikal Gazetesi.

6-Abdulbaki Gölpınarlı, (1945), “Divan Edebiyatı Beyanındadır”, İstanbul: Marmara Kitabevi

7-İsmet Zeki Eyüboğlu, (1991), “Divan Şiirinde Sapık Sevgi”,İstanbul: Broy Yayınları.

 

 
Toplam blog
: 36
: 615
Kayıt tarihi
: 07.12.12
 
 

Beyaz Arif Akbaş, (d.1979 İstanbul) Türk eleştirmen şair/yazar. 2005 yılında Ahmet Yesevi Ünivers..