Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Kasım '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Genel bakış açısıyla intihar

Çağlar boyunca toplumlar intihara farklı tepkiler göstermişlerdir. Kimi toplumlarda desteklenen ve doğru bir davranış olarak kabul edilen intihar, diğer bazı toplumlarda ise olumsuz bir davranış olarak değerlendirilmiştir. Bu tür tepkilerin yönünü belirleyen en önemli faktörlerden biri de kuşkusuz toplumların düşünce biçimleri ve dolayısıyla düşünürleridir. Hata bazı düşünürlerin eserleri, o dönemdeki intihar olaylarından sorumlu tutulmuşlardır. Peki ama insanlar neden intihar ederler?

Bu soruya birçok nedenle bağlantı kurabilsekde tam ve net bir cevap verebilmek ne yazıkki olanaksızdır. Düşünceleri ve hisleri kategorize edebiliyor olsakda düşünen ve duygusal bir varlık olan insani direk ve açık bir şekilde çözümleyebilmemiz olanaklar dahilinde değildir. İntiharin ilk ve en önemli sebebini "yalnızlık" olarak nitelendirebiliriz. İnsanlar sosyal canlilardir ve hayatlarını karşılıklı iletişime dayandırarak sürdürürler. 18. yüzyılda İngiliz sanayi devriminin başlamasi ve beraberindeki Fransiz akımıyla intihar olaylarında büyük artış gözlenmiştir. Bunun sebepleri sosyoekonomik düzenin değişmesi ve maddi nedenlerle insan yaşamının yeni oluşumlarla değişebiliyor olmasi. Ekonomik ve sosyolojik açılardan yüzeysel bir biçimde konuya bakarsak küçük atölyelerin kapanmasi ile beraber hızla sanayileşen dünyaya ayak uyduran bireylerin zengin olmasi toplumlar içersinde büyük ekonomik dengesel değişimleri beraberinde getirmiştir. Düzenin bozulmasıyla insanlarin psikolojik ve ekonomik etkilenimleri birçoğunu intihara sürüklemiştir. Geçmişte yapılan araştırmalarda erkeklerin kadınlara, zenginlerin fakirlere, protestanlarin diğer din mensuplarina , bekarlarin evlilere oranla daha fazla intihar ettikleri gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra demir perde ülkelerinde (komünist ve sosyalist devletler) genel anlamda intihar olaylarina daha sık rastlanmaktadır bunun nedenlerinden bir taneside bu ülkelerin rejimlerini değiştirdikden sonra kapitalist sisteme geçişte yaşadıkları entegrasyon sorunlari ve beraberinde getirdiği sonuçlardır.

Sosyologlar, toplumun bireyleri üzerindeki kontrolünün başarısız olması sonucu intiharların ortaya çıktığını savunurlar. Sosyolojik teorilerin çok büyük bir çoğunluğu Durkheim’in teorisinden etkilenmiştir. Durkheim, intiharın nedenlerin araştıran bir çalışma yapmıştır, ki bu çalışma sosyal bilimlerde istatistik yöntemlerin kullanıldığı ilk çalışmadır.

Durkheim toplumsal nedenleri dikkate alarak, intihar olaylarını bir sınıflamaya tabi tutar ve toplumsal nedenlere göre intiharları üçe ayırır:

1)Bencil (egoistic) intiharlar

2)Elcil intiharlar

3)Anomik intiharlar

Kısaca özetlersek, Durkheim'a göre intihar, nedenleri yadsınamayacak kadar toplumsal olan bir olgudur. Bu olgunun nedenlerini belirleyen güçler, belirli bir toplumda oluşan ve intihar dürtüsü yaratan akımlardır. İntiharların gerçek nedenleri olan bu toplumsal güçler bir toplumdan diğerine, bir dinden diğerine değişiklik gösterebilir. Ama önemli olan bireyden değil, grup veya toplumdan kaynaklanmış olmalarıdır. İlk bakışta bireysel yapının bir sonucu gibi görünen intihar, gerçekte toplumsal yapının bir sonucudur. Belirli bir toplumun herhangi bir dönemindeki intihar sayısını, o toplumun, o dönemdeki ahlâk yapısı belirler. Her toplumun morfolojik ve sosyal yapısına göre, intihara kollektif eğilimi vardır. Bu durum belirli bir oranı geçmemek koşuluyla normaldir. Fakat Durkheim, bu oranın ne olduğunu belirtmemiştir.

Birçok araştırmanın belirttiğine göre, bir toplumda intihar ve cinayet oranları ters yönde değişir. Dinin etkin bir baskı kurumu olduğunu dikkate alırsak şu örnek oldukça ilgi çekicidir: Almanya ve Fransa’da Protestan kentlerinde saldırı oranı düşük, intihar oranı yüksektir; aksine Katolik kentlerde ise saldırı oranı yüksek, intihar oranı düşüktür. Yani, bireyin saldıganlık objesini seçmesinde bile toplumsal güçler belirleyici bir rol oynayabilmektedir.

Konuya felsefi açıdan baktığımızda sonuç olarak şunu söylemek mümkündür: İnsan yaşamak için doğar, yaşaması gereklidir; olumsuz toplumsal koşullar karşısında çaresiz kaldığını hissettiği anda kişinin, yaşamına son verme hakkı vardır. Çünkü insan yaşamı, insanın yaptığı eylemlerden oluşur. Şöyle veya böyle intihar da bir eylemdir ve kişi istediği takdirde bu eylemi gerçekleştirebilir.

 
Toplam blog
: 15
: 9597
Kayıt tarihi
: 30.10.06
 
 

Kadir Has Üniversitesi Uluslararasi İlişkiler öğrencisiyim, 1987 İstanbul doğumluyum...

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara