Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '18

 
Kategori
Tarih
 

General Nikolaos Trikupis Kimdir?

General Nikolaos Trikupis Kimdir?
 

Trikupis, savaş esiri olmasına rağmen Türk askerleri ile birlikte resim çektirmiş


Tarihin unutmadığı bir ismi hafızalarda yeniden canlandırmak gerçekten çok keyifli...

Kanal D’de yayınlanacak olan Selanik 1920 Destanı dizisi gerçekleri anlatmak için ekranlarda yerini alacak. TMProduction ve Y Production’un ortak yapımı ile ekranlara gelecek dizi “Gerçek Tarihi” anlatacak.

Yapımcı Turgay Meydan ve yapımcı Kıvanç Said Bilgin’in birlikte gerçekleştirdikleri bu dizi tarihin tozlu sayfalarından gerçek karakterleri günümüze titizlikle taşımak üzere planlandı. Bu dizinin önemli karakterlerinden biri olan Nikolaos Trikupis’i ekranlarda usta aktör Erdal Çaylak canlandıracak.

Bakalım gerçekte General Nikolaos Trikupis kim?

Nikolaos Trikupis: (1868 Yunanistan- 1959) Anadolu’yu işgal eden Yunan ordularının son başkomutanı… Yunan asker, Kurtuluş Savaşı sırasında Batı Anadolu'yu işgal eden Yunan Küçük Asya Ordusu'nun son komutanıdır. Anadolu'ya çıkarılan orduda önce tümen, sonra kolordu komutanı olarak görev aldı.

Trikupis, Yunanistan’daki bir yerleşim yeri olan Misolongi’de (Yunanistan’ın batısında İon Denizi kenarındaki bir yerleşim yeridir.) doğdu. 14 Yaşına kadar burada yaşadıktan sonra buradan ayrılarak 1881-1882 öğretim yılında Pire’deki askeri okula gitti. Buradan da anlaşılacağı gibi kendisi Atatürk’ten 13-14 yaş büyüktür. O dönemde Yunanistan’da askeri okula girenler kesintisiz 7 yıl okuduğu için 1888’de okuldan mezun oldu. Okuldan mezun olduktan sonra topçu sınıfına ayrıldı.

Şubat 1889’da askeri eğitim maksadıyla Fransa’ya gitti. Fransa’da da yedi yıl kaldı. Bu eğitimin ilk yılında 26. Fransız Sahra Topçu Alayı’nda görev yaptı. Ovur ve Serkoti’deki askeri kampta da topçuluk ve atış konusunda uygulamalı eğitim aldı.

Topçu Alayı’ndaki eğitim sonunda 1890’da girdiği sınavı kazanarak 1890-1892 yılları arasında Fransız Topçu Tatbikat Okulu’nda öğrenci subay olarak okudu. Bu okuldan sonra Fransız Süvari Tatbikat Okulu’nda eğitim gördü. Bu eğitimin ardından 1893-1895 yılları arasında Paris’teki Fransız Yüksek Harp Okulu’nda (Harp Akademisi) okudu. Bu sırada meşhur Dreyfus olayı sebebiyle Yunan değil Fransız üniforması giydi. Ülkesine henüz dönmediği için hala asteğmen rütbesindeydi. Diğer öğrencilerin çoğu yüzbaşı rütbesinde olduğundan okulda Trikupis’e Avrupa’nın en yaşlı asteğmeni deniliyordu.  Trikupis, bu okulu başarıyla tamamladıktan sonra Yunanistan’a döndü.

1897 yılında Yunanistan Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ve seferberlik ilan ettiğinde Trikupis Nauplion’daki mühimmat deposunda görev yapıyordu.  Buradaki tüm subaylar, savaş ilanı ile çok heyecanlanmış ve savaşa katılma arzusu ile dolu olduklarından, o zamanki Osmanlı sınırına çok yakın bir yerde ve savaşın yaşanacağı düşünülen bir bölgede olan Larissa’ya gitmek istiyordu. Trikupis, Larissa bölgesindeki General Nikolaos Makris komutasındaki 1. Tümen’in (kurmay heyetine) karargâhına görevlendirildi. 4 Nisan 1897’de çatışmalar başlayınca en yakındaki çatışma bölgesi olan Boyacı-Tırnova bölgesine gitti. Burada ilk defa çatışma tecrübesi yaşadı. Bu çatışmalarda başlangıçta vurulma endişesi yaşamasına rağmen kısa sürede muharebe şartlarına alıştı.

11 Nisan 1897’de görevli olduğu tümenin karargâhı ile birlikte bulunduğu Kritiri bölgesinde topçu birliklerini bizzat yönetti. Bu sırada Deleria bölgesindeki Yunan savunmasının çöktüğü ve birliklerin dağıldığı haberi gelince Tümen Komutanı durumu öğrenmek için Trikupis’i bu bölgeye gönderdi. Atıyla bu bölgeye yaklaştığında Yunan askerlerinin ve köylülerinin bozgun halinde kaçtıklarını ve Türk süvarilerinin onları kovaladığını gördü.

Türk süvarileri ona doğru yaklaşınca atını ormanlık bir bölgeye sokup saklandı. Türkler gidince Tümen’e geri döndü ve komutanına rapor verdi. Yunan Genel Karargâhı Tümen’in Farsala’ya hareket etmesini emir verince toplandılar. Fakat Tümen Kurmay Başkanı ortadan kaybolduğundan Tümen Komutanı Trikupis’in Kurmay Başkanı yerine geçerek Tümen’e gerekli emirleri iletmesini istedi. 23 Nisan 1897’de Frasala’da bir bölüğün başında demiryolu istasyonunu ele geçirmek için taarruz etti ama Türk ordusu demiryolunu ele geçirmiş olduğundan geri çekildi.

25 Nisan 1897 günü Tümeniyle birlikte Dömeke’ye gitti. Tümen komutanı onu keşif için ileri gönderdiğinde Türk süvarilerinin arasında kaldı. Ama süvariler onu görmeyince yine kurtuldu. Dömeke, Derbent ve Furka muharebelerinde Yunan ordusu bozguna uğradı ve 7 Mayıs 1897 yılında Lamia’ya kadar çekildi. Tümen komutanı ile birlikte Türklerden kaçan askerleri durdurmak için çok uğraştılar ama hiçbiri durmuyordu. Trikupis silahını çekip tehdit ederek bir miktar askeri durdurmayı başardı. Fakat büyük bir yenilgiye uğrayan Yunanistan ateşkes istediğinden o sırada savaş sona ermişti.

Trikupis Balkan Savaşı’na 3. Tümen Kurmay Başkanı olarak katıldı. Bu savaşta Yenice’nin güneybatısında yüzünden yaralandı.  Görice’nin ele geçirilmesi esnasında Tümenle birlikte muharebelere katıldı. Trikupis, 2. Balkan Savaşı’nda da Kılkış, Kelender ve Petsova bölgelerinde Bulgarlarla yaşanan muharebelere katıldı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Selanik’ta görev yapıyordu. Kral ile Venizelos arasında anlaşmazlık çıkıp ta Yunanistan’da biri Krala bağlı olarak Atina’da, diğeri ise Venizelos’a bağlı Selanik’te iki hükümet ortaya çıkınca, Ağustos 1916’dan itibaren Krala bağlı olarak Atina’da görev yaptı. 1918 Şubatına kadar Atina’da kaldı. Mayıs 1918’de Atina bölgesinde görev aldı ve İtilaf Devletlerinin Makedonya Cephesi’ne yaptığı son taarruza katıldı. Üsküp, Priştine, Niş ve Prut bölgelerinin ele geçirildiği harekâtlara iştirak etti. 25 Aralık 1918’de Sofya’ya geldi. Burada 2-3 gün kaldıktan sonra Mayıs 1919’da Görice’de görev yapmaya başladı. Mayıs ayının 15’inde bir Yunan Tümeni İzmir’e çıkmış ve Yunanlıların Küçük Asya Seferi başlamıştı.

Yunan ordusu 22 Haziran 1920’de Milne Hattı’ndaki Türk birliklerine taarruz edip darmadağın ettiği ve Bursa dâhil birçok yerleşim yerini ele geçirdiği sırada tümeni Anadolu’ya gitmekle görevlendirildi. Bunun üzerine Temmuz 1920’de 3. Tümenle İzmir’e çıktı ve Manisa’ya geldi. 1 Kasım 1920’de Venizelos seçimi kaybedince Anadolu’daki Yunan Ordusu Komutanlığına Populas getirildi. Bundan sonra da birlik komutanları değişmeye başladı.  Trikupis te 3. Kolordu Komutanlığına atandı. Fakat 3. Ordu Komutanı komutayı vermeyince Bursa’da bir binaya yerleşip kendi 3. Kolordu karargâhını kurdu ve birliklere emir vermeye başladı. Bunun üzerine bütün tümen komutanları ondan emir almaya başlayınca eski kolordu komutanı komutayı ona devretmek zorunda kaldı.

Kolordu Komutanı olarak 1. ve 2. İnönü Muharebelerine katıldı. Bu muharebelerde bir defa atı vurularak öldü ancak kendisine bir şey olmadı. Kütahya-Eskişehir Muharebesi’nden sonra Kral ve Prenslerin de katılımıyla Eskişehir’de yapılan toplantıda güney grubu komutanı olarak görevlendirildi.

Mart 1921'de, Bursa'da konuşlanmış bulunan 3. Tümenin İnönü (Avgin) mevzilerine doğru ileri harekâtını ve saldırısını yönetti. Birkaç ay sonra Haziran 1921'de, Eskişehir ve Kütahya çarpışmaları sırasında, Yunan ordusu için ortaya çıkan tehlikeli bir durumu Bursa'dan yola çıkardığı tümeni ile önledi. Sakarya Savaşı sırasında (22 Ağustos-13 Eylül 1921) 3. Yunan Kolordusu'na komuta etti. Ekim 1921’de Yunan ordusu kuzeyde 3. Kolordu’dan oluşturduğu birinci grup ve güneyde 1. ve 2. Kolordulardan oluşan ikinci grup olarak ikiye ayrıldı ve güneydeki grubun komutanlığına Trikupis getirildi. Sakarya Meydan Muharebesi için ilerleyen Yunan ordusunun güney ve güneybatı yan emniyetini aldı. Sakarya Meydan Muharebesi kaybedilip de Prens Andreos 2. Kolordu Komutanlığı’ndan ayrılınca 19 Eylül 1921’de onun yerine 2. Kolordu Komutanı oldu. Aralık 1921'de Güney GRİ Kolordusuna Komutanlığı'na atandı. Yunan Küçük Asya Ordusu Komutanlığına getirilen Hacianesti Temmuz 1922’de bu teşkilatı bozunca sadece 2. Kolordu Komutanı oldu. Trikupis anılarında Hacianesti’nin kendisinin iki kolorduya birden komuta etmesini kıskandığı için bu teşkilatı bozduğunu anlatmaktadır.

 Başlayan Büyük Taarruz’da muharebeleri İzmir’den idare etmeye çalışan ve Trikupis’in aldığı gerçekten önemli ve uygulanmaya devam edilse Türk ordusunun taarruzunu sıkıntıya sokabilecek olan tedbirleri iptal ederek Yunan ordusunun kısa sürede darmadağın olmasına sebep olan Hacianesti komutanlıktan alınınca, Trikupis ordu komutanlığına tayin edildi. Büyük Taarruz'un başlamasından kısa süre önce (22 Ağustos 1922) getirildi. Ancak bu değişikliği öğrenemeden, İzmir'e doğru geri çekilirken 2/3 Eylül 1922 gecesi Türk birlikleri tarafından tutsak edildi.

Önce Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa'nın, daha sonra Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın huzuruna çıkarıldı. Ama bu sırada o orduyu geri çekerek kurtarmaya çalıştığından ve ülkesiyle tüm irtibatı Türk Süvari Kolordusu tarafından kesildiğinden, o bunu esir düştükten sonra Mustafa Kemal Paşa’dan öğrenebildi.

Bir yıl kadar Kayseri'de tutuldu, daha sonra serbest bırakıldı ve ülkesine döndü. Yunanistan'da ülkeyi Anadolu serüvenine sokanların yargılandığı mahkemede suçsuz bulundu. Hacianesti yargılanıp idam edilirken Trikupis suçsuz görülerek hakkında mahkeme bile açılmadı.

1927'de tümgeneralliğe yükseldi ise de, 1928'de emekliye ayrıldı. Siyasete girmesi için yapılan önerileri geri çevirdi. Türkiye'deki görevi ile ilgili anılarını yazdı, yapıtı General Trikupis'in Anılan (1968) adıyla Türkçeye çevrildi.

30 Ağustos 1922 günü perişan olan Yunan birliklerinin başında kaçarken 2 Eylül gecesi Türk askerlerine esir düşen General Trikupis anlatıyor:

"Sağ kalan birliklerimiz dağınık bir halde İzmir’e kaçmaya çalışıyorlardı. Bu, bizim için büyük bir mağlubiyet olmuştu. Esir düştüm. Beni önce Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü’ye götürdüler. İnönü beni yanına alarak Mustafa Kemal’in huzuruna çıkardı."

 Mustafa Kemal’in “düşmanı denize dökün ama onuru ile oynamayın!” dediğini tarih yazar.

Trikupis’in esir bulunduğu kampta beslenen köpeğe esir generalin adının takılmasını Mustafa Kemal önlemiştir.

 "İntihar etmeliydim" diyen Trikupis'i avutan, acısını dindirmeğe çalışan da Mustafa Kemal’di:

"-Vicdanınıza karşı vazifenizi yaptığınıza kani iseniz müsterih olabilirsiniz. En büyük kumandanların bile esir oldukları tarihlerde yazılıdır. Meselâ size Napolyon'u gösterebilirim."

Sonra ismet paşa'ya dönerek:
"-Kumandanlar yorgundur. İstirahatlarını temin buyurursunuz." demekle de kalmamış, tek tek ellerini sıkarken ayrıca:

"-Bizim misafirlerimsiniz, her suretle emin ve müsterih olabilirsiniz. Bir arzunuz olursa bize bildiriniz." diyerek gönüllerini almıştı."
General Trikupis dürüstçe itiraf ediyordu:

"Atatürk beni mert bir askere yakışır bir şekilde kabul etti. Gazi’nin bu esnadaki sözlerini hiç unutmayacağım!

“Atatürk’ün bu ince ve nazik muamelesi karşısında ben de bu büyük komutana karşı içimde bir hayranlık duymaya başladım."

Yukarıdaki satırları, Hikmet Saim’in  "Usta Gazeteciler Açıklıyor: Nasıl Atlattım?" adlı kitabındandır.
Hıfzı Topuz ise Trikupis ile gerçekleştirip yaşananları teyit ettirdiği röportajı “Eski Dostlar” adlı kitabında anlatıyor.

Hıfzı Topuz, 1952 yılında Atina’daki Türk Büyükelçiliği’nde verilen bir davette karşısında duran 84 yaşındaki güler yüzlü, ak saçlı, zarif adamın General Trikupis olduğunu öğrenince heyecanlanıyor ve "Bu inanılmaz bir olay" diyerek ondan randevu alıp ertesi gün muhteşem bir röportaj yapıyor.

Mağlup komutan Trikupis’in Atatürk’ten sevgiyle ve büyük bir saygıyla bahsetmesi ilginçtir. Trikupis, Hıfzı Topuz’a şöyle diyor:

"Bizim, Anadolu’da işimiz neydi? Biz yabancı devletlere alet olduk. Sizden de, bizden de bunca insan öldü. Bu kadar şehit verdik. Sonunda ne oldu. İşte, bugün kardeşiz. Hata idi Anadolu hareketi... Hem de muazzam bir hata!"

Savaştan 30 yıl sonra, Trikupis’in Atatürk hayranlığını dile getirmesi ve "Yabancı devletlere alet olduk. Ne diye bizi Anadolu’ya gönderdiler?" diye yakınması tarih kitaplarında yer alacak kadar önemlidir.

General Trikupis, Büyük Taarruz’da kolordusunun cephesi yarılmasına ve sonrasındaki 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni (Yunanlılar bu muharebeye Al Viran Muharebesi diyorlar.) kaybetmesine rağmen, kendisini tanıyanlar tarafından o zamanki Yunan ordusunun en başarılı ve yetenekli generali olarak tanınmaktadır.

General Trikupis, meslek yaşamı boyunca meydana gelen tüm Türk-Yunan savaşlarına katılmış, muharebe meydanlarında gösterdiği cesaret ve yeteneğiyle hızla yükselmiş başarılı bir generaldir. Fakat kendisinin katıldığı ve Türklerle yaşanan bu üç savaşın ikisini Türkler kazanmıştır. Bu savaşların sonuncusu olan Kurtuluş Savaşı (Yunanlılara göre Küçük Asya Seferi.) Sonunda yapılan Büyük Taarruz ise onun meslek hayatının sonunu getirmiştir.Çünkü genç rütbelerde iken iki defa Türklere esir olmaktan şans eseri olarak kurtulan Trikupis, üçüncü savaşın sonunda Yunan Küçük Asya Ordusu Komutanı olarak Türklere esir düşmüş ve esir olarak bir yıl süreyle Türkiye’de kalmıştır.

Her 29 Ekim’de Atina’daki Türkiye Büyükelçiliği’ne gidip, Atatürk’ün büyük boy fotoğrafı önünde saygı duruşunda bulunan 1868 doğumlu General Trikupis 1959 yılında 91 yaşında öldü.

Sizler için derlediğim bu tarihi yazının içerisinde birkaç satır ile geçiştirilen koskoca bir tarih yatıyor. Bu tarihi gerçeği ile Selanik 1920 Destanı’nda izleyeceğiz. Gerçek tarihi öğrenmek bakış açınızı genişletecektir. Belki bu ülkenin ne zorluklar, ne yokluklar, ne mücadele ile kazanılmış topraklardan oluştuğunun farkına varacaksınızdır.

Hayatta farkına vararak yaşamanız dileği ile…

eceer6@gmail.com

https://twitter.com/eceer6

https://www.facebook.com/eceeryazilari

https://www.facebook.com/dizisin

https://www.facebook.com/EceERFanClub

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..