Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Gerçek bir aşk hikayesi

Gerçek bir aşk hikayesi
 

Mustafa küçük bir çocuktu babası askere gittiğinde. Bir de ondan daha küçük kardeşleri vardı. Hatta biri kundaktaydı. Bu askerlik bildiğimiz 15 ay süren askerlikten değil. Gittin mi ne zaman döneceğin belli olmayan askerlikten. Mustafa'nın annesi gencecikti o zamanlar. Çocuklarıyla birbaşına kalmıştı. Durumları iyiydi aslında. Bir eksiklik askerde olan kocası. Kocası epeyce mal mülk yapmıştı askere gitmeden. Fakat neye yarar onca mal mülk. Mustafa'nın annesi amansız bir hastalığa yakalanmıştı. O zamanlar tıp o kadar ilerlememiş. Mahalledeki kocakarılar koyarmış teşhisi. Zaman öyle zaman. Ama bu meret hastalık izin vermemiş gencecik kadının yaşamasına. Mustafa kardeşleriyle kalıvermiş birbaşlarına bu uçsuz bucaksız dünyada. Babadan da haber yok. O sırada Musafa'nın teyzeleri evde ne var ne yok toplamışlar. Ne oturacak sedir kalmış evde ne de yatacak yatakları. Bırakıp öylece yalnızlığa terk etmişler bu masumları. Mustafa daha küçücük nasıl baksın kundaktaki yavrucağa. Bir de sağlam kış bastırmış. Üşümüşler. Ama soğuk kış izin vermemiş kardeşlerinin yaşamasına. Hem açlıktan hem de soğuktan ölmüş küçük kardeşler.
Derken birilerinin yanında hem çalışmış Mustafa hemde onların yanına sığınmış. Asker de olan babaya hepsi öldü diye haber gitmiş. Baba da dönmemiş bir daha o memlekete. Göç etmiş başka bir diyara. Mustafa burada yaşamını sürdürmeye çalışırken babası da başka bir diyarda bir kadınla evlenmiş. Zaman geçmiş Mustafa büyümüş. Gel zaman git zaman derken biri çıkmış onu tanıyan.
_Sen filancanın oğlu değil misin?
_Evet oğluyum.
_Baban yaşıyo Mustafa.
_Sahi mi? Nerede?
_Falanca memlekette.
_Gitmek ister misin Mustafa?
_Tabi isterim.

Toplamış pılını pırtını koyulmuş yollara. Kavuşmuş Mustafa babasına. Üvey annesi de sevmiş Mustafa'yı. O da üvey annesini. O zamanlar bakkalı varmış babasının. Çalış burda demişler Mustafa'ya çalışmış Mustafa. Karın tokluğuna çalışmış o bakkalda Mustafa ta ki üvey annesinin bir tek sözüne dek.
Demiş Mustafa'ya
_Sen burada çalış Mustafa sana Nazlı'yı vericem. (üvey annesinin kızkardeşi)
_Tamam demiş Mustafa.

Karın tokluğuna ilave bir de Nazlı için çalışmış yıllarca. Sözlerini tutmuşlar. Nişanlamışlar Nazlı ile Mustafa'yı. Nazlı Mustafa'yı seviyor. Mustafa Nazlı'yı.
Derken askerlik vakti gelmiş Mustafa'nın. Uğurlamış Nazlı onu yaşlı gözlerle.
Demişki Mustafa.

_Dönücem Nazlı'm.
_Sağlıcakla git Mustafa'm.

Bu sözler son sözleri olmuş. Düşmüş yollara Mustafa. 4 yıl sürmüş bu kutsal vatani görev. Her fırsatta mektup yollamış ama bilemezmiş ki o mektupların Nazlı'ya ulaşmayacağını yada ulaştırılmadığını. (Burası kesin bilinmiyor)
Derken Mustafa'nın askerliği bitmiş, Nazlı'ya kavuşma hayaliyle tutmuş köyün yolunu. Köy girişinden duymuş sesleri. Davullar, zurnalar çalınıyor. Sormuş Mustafa yoldan geçen birine.

_Hayırdır ne oluyor köyde. Şenlik mi var?
_Başına öne eğmiş adamcağız.Kısık sesle Nazlı'nın düğünü var .

Şaşırır Mustafa. Hiç gözükmeden Nazlı'sına elinde tahta bavuluyla döner büyüdüğü yere.
Unutamamış yıllarca Nazlı'yı. Hep anlatmış durmuş herkese. Ama hayat devam ediyor ya. Evlendirmişler Mustafa'yı. İki oğlu beş torunu olmuş. Ama içinde de Nazlı'yı hep yaşatmış.

Bir gün büyük oğlu Götürmüş onu yaşadığı memlekete. Nazlı'sının köyüne. Gitmiş Mustafa açmış bahçenin kapısını. Bakmış kapıdan Nazlı'sı bahçe suluyor. Hiç değişmemiş Nazlı saçına düşen aklar dışında. Bağırmış Mustafa.
_Nazlımmm!!!

Dönmüş Nazlı. Fırlatmış elndeki hortumu koşmuş çakır gözlü Mustafasına.

_Mustafammm!!! diyerek.

Sarılmışlar birbirlerine doyasıya. Ama ne gelir elden. Dönmek zorunda Mustafa memleketine. Eşi, çocukları, torunları vardır artık. O son görüşü olmuş Nazlı'sını. Yıllarca anlatmış durmuş herkese ona olan aşkını.....


Bu aşık benim dedem. Çakır gözlü masum yüzlü dedem. Yıllarca içinde yanan aşk ateşiyle göç etti öbür dünyaya. O çakır gözleri yarı açık olarak.

Sen rahat uyu dedecim. Bu dünyada kavuşamadın ama inşallah öbür dünyada kavuşursun Nazlı'na.

Benim adımı Nazlı koysunlar isemişsin. Ama koymamışlar babaannem üzülmesin diye. Onun için mi benim ismimi yarım yamalak telaffuz ettin hep? Sen rahat uyu dedecim. Eğer Allah bana kız evlat verirse senin istediğin Nazlı ismini vermek istiyorum ona. Umarım bu şekilde ben seni mutlu edebilirim. Seni seven en küçük torunun.


Doğum yılı :1905
Ölüm yılı :1993
Akciğer kanserinden kaybetmiştik onu.

 
Toplam blog
: 3
: 513
Kayıt tarihi
: 27.08.08
 
 

1980 Bursa doğumluyum. Doğayı, insanları okumayı, çalışmayı çok seviyorum...