- Kategori
- Aşk - Evlilik
Uykusuz her gece

“Ben seni sevdiğim zaman bu şehirde, yağmurlar yağdı” cümlesinin baş kahramanıyım. Uykuluyum...
Üç geceden beri uykusuz-mutasyon böceği gibiyim. Mır mır, zır zır halde kahkahalarım bile… Yani kahkaha atıyorum her zamanki gibi atmasına ama, “uykulu bir efekt” peşimi bırakmıyor.
“Ben seni sevdiğim zaman bu şehirde, yağmurlar yağdı” cümlesinin baş kahramanıyım. Arada bir “Beni affet” desem de, kimin kimi, neden affedeceğini bile bilmiyorum.
Bu, ansızın gelen bir duygu.
“Pat” diye kondu bedenime, en çok da kalbime...
Üst üste alınan üzücü haberlerin vücutta bıraktığı acılı bir tortu gibi.
Hani “ham yapıcam seni, kaçma” diyor biri ama o biri kimdir, bilemiyorum. Uğultulu Tepeler’in aşkpervasız insanıyım.
Durmadan acı eşiğini tartmayı, acımı dinlemeyi, yorgunluğumu –her şeyin damıtılmış halindeki- dillendirmeyi istiyorum.
Mesela bu yaz uykusuz kaldım çoğu gece. Akrabalarım hastalandı, ölümü burnumda hissettim, fena oldum, yine de çaktırmadım.
Kendi deyişimle “sıcak çikolata” içer gibi yaptım uykusuzluktan, üzüntüden kan kustuğum anlarda…
Peki şimdi ne oldu?
İnanın bilmiyorum. En sevdiğim şeyi, yani klima altında 18 derecede, yorganla uyumayı denemek iyi gelir diye düşünüyorum.
Çünkü, bakımlıya oynayan, afitap kıvamı kadınlardan da değilim, özgürlüğü gözünden okunan ama sadece hadsiz olan kadınlardan da… Tuhaf gülümsemeyle utanmaz arlanmazlığını yedi düvele ispat eden biri de değilim, klasik bir kadın da.
Ama yine de “Old fashion” olabilirim.
Masum noktaları sanki vücuduma kazıdım.
Bu durum, yani “saflıkcan” hallerimden canım zaman zaman çok yansa da, biliyorum ki hiç kimsenin üzüntüsü üzerine “mutluluktan kuleler” yapmadım.
Kulelerin altından geçip kimseye hava da atmadım.
Sonuna kadar, iyi-kötü neyim varsa, kendimim.
Şeffafım.
Muallak’ı garip sayanlara da şöyle demek yeterli olacaktır:
Unutur muyum seni yorulsam her gece!
Dındındınnnnnnnnnnnnnnnn! (Efektim de arkadan geliyor tabii:)