Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

12 Eylül '08

 
Kategori
Tarih
 

Gerçek Ejderhalar

Gerçek Ejderhalar
 


... Ve o dev sürüngenlerden neler türemedi ki!.. Ot yiyen kocaman kafatasları, balçığı tarayan 2.000 dişli ördek gagaları, diğer hayvanları paralamak için testere gibi kesici çeneler, kimisi iki ayağının, kimisi dört ayağının üzerinde yürüyen yaratıklar, akla hayâle gelmeyecek garip biçimli, korkunç görünüşlü canavarlar!


Yeniden balık olup sulara dönen bazı türler, tıpkı karaları haraca kesen sürüngenler gibi denizleri yağma ettiler. Başka sürüngenler ise olağanüstü bir serüven geçirdiler... Bunların kanatları çıkmaya başlayınca, gökyüzünü de hakimiyetlerine aldılar.


Burada aklımıza "karada yaşayan hayvanların kanatları çıkar mı hiç?" gibi bir soru takılabilir belki... Bilim, hayat evriminde hep değişik hayvan biçimleri ortaya çıktığını ve her yeni türün, bir yenilik getirdiğini ortaya koymuştur. Lâkin, bu evrim çok sağlam kanıtları olan (taşlar, kayalar, taşıllar) bilimsel bir olgu ise de, onun işleyiş biçimi henüz açıklığa kavuşturulamamıştır. Yer'in arşivlerini daha derinliğine aramak, hem de çok aramak gereklidir. Her şey toprağın derinliklerine kaydedilmiştir; fakat biz bulmacanın ancak çok küçük bir kısmını çözebilmiş durumdayız.


Şunu da kabul etmek gerekir ki, biz soyu en kalabalık olan türleri, yeryüzüne en çok yayılmış bulunan hayvanların taşıllarını bulup çıkarıyoruz. Fakat bunların arasında asıl ilginç olanlar, içerisinde evrim derecelerinin izlenebileceği "geniş biçimlerini" oluşturmuş olan hayvanların taşıllarıdır. Halbuki türleri diğerlerine nazaran daha kısa süre yaşadığı ve bu sebeple de çoğalmaya vakit bulamadıkları için bu "geçiş dönemi"nin hayvanları çok azdır ve şimdiye kadar hiç biri bulunamamıştır.


Gövdesi ve boyu ile bir kargayı andıran, kuşların bilinen en ilkel cinsi olan "Archeopteryx"in elimizde sadece birkaç taşılı vardır. Bunların da her biri, oldukça maceralı bir şekilde ele geçmiştir...


Taşıllardan ilkinin öyküsü, matbaacılıkta tas basmacılığı yoluyla resimlerin çoğaltılmasında kullanılan çok ince grenli bir cins kalkerin çıkartıldığı, Almanya'da Bavyera bölgesindeki taş ocaklarının birinde başlar. Kaya tabakalarının arasında ara sıra çok düzgün hayvan izlerine rastlanır. 1860 yılında, bu defa bir tüy izi keşfedilir. İz öyle bellidir ki tüy adeta canlı gibidir. Oysa İkinci Zaman döneminde oluşan bu toprak tabakalarında, yeryüzünde hayli sonraları ortaya çıktığı zannedilen kuşların tüyleri olamazdı, olmamalıydı.


Ertesi sene, aynı taş ocağında, bu kez kafası eksik bir kuş taşılı bulundu. Ama ne kuş! Bu garip yaratığın kanatlarının ucunda pençeleri vardı, kuyruğu tüylü bir kertenkele kuyruğunu andırıyordu! Taş ocağının sahibi, bu taşılı Londra'daki Britsh Museum'a, o zaman için hayli büyük para miktarı sayılan 14.000 Mark'a sattı.


1877 yılında aynı yerde yeni bir buluş yapıldı... Bu defa, eksiksiz bir iskelet ele geçirildi. Kafa, bir sürüngenin kafasına çok benzemekteydi ve gagada dişler mevcuttu. Berlin Müzesi taşılı 20.000 Mark karşılığında satın aldı.


1956 yılında, Almanya'da, pek de sağlam durumda olmayan yeni bir taşıl daha bulundu. Bir müddet sonra kuzey İspanya'da, tek bir tüy ele geçirildi. Lâkin, bazı bilim adamları, bunun bir tüy değil, yosun taşılı olduğunu ileri sürüyorlar.


1971 yılında bilim dünyasında bomba gibi bir haber duyuldu... Haarlem Müzesi yetkilileri, bir archeopteryx bulmuşlardı, hem de kendi mahzenlerinde! Bu taşıl, Bavyera'daki taş ocağında bulunan taşıldan 3 sene evvel ele geçirilmiş fakat İkinci Zaman'da kuşların yaşamış olabileceği kimsenin aklına gelmediğinden, zaten kötü durumda bulunan taşın üzerindeki tüy izleri farkedilmemişti.


Bu tüylü kuştan evvel, kanatlı başka kuşlar, bilhassa bir dizi uçar kertenkeleler de yaşamıştı. Bunlardan birinin kanat açıklığı 8 metreyi buluyordu. Tüysüz olan bu kanatların ön tarafında çok sivri ve keskin pençeler bulunuyordu. Kafasının arkasındaki ilginç uzantı, sanki, içerisi dişlerle dolu olan uzun gagasını dengelemek içindi.


Kısacası, onlar havada zarif olmayan ama görkemli bir deniz kuşu gibi süzülen, gerçek birer ejderhaydı.
 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..