Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '16

 
Kategori
Felsefe
 

Gerçek Nedir?

Gerçek Nedir?
 

Gerçek Nedir?


Yaşamı, dünyayı ve evreni, bir insanın sınırlı olan duyuları ve algıları ile değerlendirip, tüm yaşamı da bunların üzerine inşa ediyoruz.
Gökyüzüne baktığımızda, geceleri gözlerimizin gördüğü gökkubbenin yıldızlarını, teknolojik gelişmelerle, teleskop ya da evrenden aldığımız frekanslarla elde ettiğimiz görsel, işitsel ve matematiksel verilere göre evreni tanımlıyoruz. 
Dünyanın sarmal kolları olan ve dönen Samanyolu'nun bir kolunda dış bölgede olduğunu, bunlarla biliyoruz. Hubble'ın verilerini değerlendirip evrenin başlangıcı hakkında bilgileri doğruluyoruz. 
Tüm bunları "insanın sınırlı algıları" ile yapıyoruz.
Tüm varoluşu bunlarla açıklayıp, yaşamı bunların üzerine inşa ediyoruz. 
Kadim bilgileri inceliyoruz, sembolizmi izleyerek eski uygarlıklar, evren, toplumsal yapılanmalar ve dinleri bunlar üzerine oturtuyoruz. 
Tüm bunları "sınırlı olan insan algısı ve duyuları"na dayanarak yapıyoruz.
O zaman, gerçek nedir sorusu geliyor akla. Bunlar gerçek midir? Bu kadar sınırlı olan insanın bu vardığı sonuçlar ve oluşturduğu "kesinliği sorgulanmaz" yapılar, doğru mudur?
Yunuslar, belki de bizlerden daha zeki ve büyük ihtimalle algılamaları bizlerden çok daha fazla olan canlılar.
Bir yunus başını sudan çıkarıp gece gökyüzüne baktığında ne görüyor? Bir yunus bir teleskop yapsaydı, o teleskopla ne görürdü? Bir yunus hayat ağacı simgesini, Thor'un kılıcını, Sephirothu, Kutsal Kaseyi ve aklınıza gelebilecek tüm sembolik, mitolojik, öğreti ve benzeri şeyleri bizlerin gördüğü, inandığı ve kabul ettiği kelimesel, tanımlı şekilde mi görürdü, kavrardı? 
Yoksa bizlerin oluşturduğu ve varoluşu bunların üzerine oturttuğumuz bu tanımlı kavramlar onun için hiç bir anlam ifade etmez miydi? 
Bizler, sadece algılayıp kavrayabildiğimiz madde evreni içinde bulabildiğimiz minicik bilgi kırıntılarını gözümüzde "herşey"miş gibi değerlendirip, bin yıllardır yaşamı ve evren algımızı buna göre biçimlendiriyoruz. Teknoloji, bilim dahil hepsini bunun üzerine inşa edip kesinliğine ve doğruluğuna inanıyoruz. 
Oysa bu gezegeni paylaştığımız bir yunus, bir arı, bir ağaç için evren bizim bildiğimizden farklı bir evrendir. 
Bizlerin inançları, bizlerin atom, elektron, foton, ışık hızı gibi bildiğimiz pek çok şey onlar için bambaşka bir "oluş"tadır. 
Elbette, bizlerin varolduğumuz madde boyutunda elde ettiğimiz bilgiler, kavramlar bizler için gerçektir ve vardır ama ne tek gerçeklik budur ne de bunlar herşeyi açıklayabilecek kesinlikte ve büyüklükte gerçeklik değildirler, bunlar sadece koca gezegendeki bir kum tanesine sığabilecek kadar küçük, minicik bilgi kırıntılarıdır...
B.Barış Künar
 
 Orada uyuduğumuzda, burada uyanıyoruz
 
Toplam blog
: 191
: 1283
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Başlangıçta sadece su ve onun üzerinde salınıp duran sis mevcuttu.  Baba Apsu ortaya çıktı ve tat..