Geri kalmış İzmir

Son dönemin en tartışmalı şehri İzmir'e bir İzmir'den bir de İzmir dışından bakmak gerekiyor. Zira iki bakış açısı arasında dağlar kadar fark olduğunu söylemek gerekir. Zaten bu farktan ötürü İzmir'li ile İzmirli olmayan arasında bir diyalog eksikliği yaşanıyor.

Polemik konularına hiç ilgi duymadığım için İzmir adına yapılan polemiklere değinmiyorum. Ben sadece İzmir'in çözülmesi çok büyük yetenek gerektiren sorunlarına değinmek istiyorum. Bunlara kısaca bir göz atalım.

En başta sağlık sorununa bir bakalım. Türkiye'nin daha kötü sağlık hizmeti alan bir ili var mı bilmiyorum ancak İzmir şu anda kesinlikle yaşanmaz bir il haline gelmiş durumda. İzmirliler bilir, Karşıyaka Devlet Hastanesi, sağlık hizmeti alabilmek için çok özel çaba göstermeniz gereken bir yerdir. Çoğu insan bu hizmeti alamadan saatlerini heba ettikten sonra oradan ayrılır.

Sadece acil servisteki hizmetlerden faydalanabilmeniz için bile saatlerce beklemeniz gerekebilir. Buna rağmen de aldığınız hizmetin sağlıklı olmasını çok beklememelisiniz. Yanlış anlaşılmasın. İçindeki doktorların beceriksizliğini ima etmiyorum. Sadece kapısında yüzlerce hasta bekleyen bir doktorun ne kadar sağlıklı hizmet verebileceğini anlatmaya çalışıyorum. Siz doktor olsanız, kapınızda gece 23'te ve acil serviste bile en az elli kişilik sürekli güncellenen bir kuyruk olsa ne yapardınız? Hayal etmesi bile çok acı değil mi ?

Bir de Karadeniz bölgesine bakalım. Bir zamanların unutulmuş bölgesi Karadeniz şimdi geniş yolları, güzel yapılmış çevre düzenlemeleri, çağdaş hastahaneleriyle biliniyor. En güzel örnek sanırım Akçaabat ilçesine ait olacak. 113.000 nüfusa sahip akçaabatta süper bir hastahane yapıldı. Bunun daha gelişmişini ise Rize'de rahatlıkla görebilmekteyiz.

Rize'de ve Trabzon'da insanlar insanca sağlık hizmeti alabiliyorlar. Gerçi Trabzon'daki Üniversite Hastahanesini bölgesel bir hastahane olması dolayısıyla bu kapsamın dışında tutabiliriz belki ama Karadeniz'de son zamanlarda yapılan yatırımlarla bu bölge artık göç veren değil göç alan bir bölge haline geldi. Kısacası artık coğrafya kitaplarındaki bu bilginin de değişme zamanı geldi.

İzmir'de ise işler karışık... 400.000 nüfuslu Karşıyaka için tek bir hastane var; o da eski, küçük ve tek... Bir de Rize'ye bakalım. 100.000 kişilik nüfusu olan Rize Merkez için 1 süper hastane ve 1 de üniversite hastanesi bulunuyor. Buna iyi işleyen sağlık ocağı sistemini ve ulaşımı kolay özel hastaneleri de eklemek gerekli elbet. Bu süper hastane lafını da şöyle açıklayayım. Karşıyaka devlet hastanesinin en az iki katı büyüklükte, tam donanımlı ve modern bir mimariyle inşa edilmiş... Bir İzmirlinin anlaması için şu şekilde söyleyelim. İzmir Kent Hastanesinin parasız ve devlete ait olanını düşünün... Hayal değil, Rize'de var...

Okullar konusunda ise durum yine pek iç açıcı değil. Rize'yi ele alacak olursak kafanız biraz karışabilir. Eğitim seviyesi olarak Rize'nin pek üst sıralarda olmaması sizi yanıltmasın. Türkiye'nin fiziki donanımı en üst seviyede, estetik görünümü en iyi okulları yine bu ilde bulunuyor. Kısacası son 7 yıl içerisinde Rize'nin gelişmişlik olarak İzmir'i yakaladığını ve hatta bir 50 yıl da fark attığını söyleyebilirim. (Bunu sadece fiziki donanım açısından düşünün)

Bugün İzmir sağlık hizmetlerinin sağlıklı alınamadığı, dört bir yanı gecekondularla kuşatılmış, ulaşımın gün geçtikçe çileye dönmeye başladığı, eğitimin de kangren noktasına geldiği bir ile dönüşmüş durumda.

İzmirli bir dostunuz olarak İzmir'i güzel bulanlara sormak istiyorum. İzmir'in nesi güzel? Diyeceksiniz ki kordon boyu, atlı faytonları, Karşıyaka-Göztepe sahil hattı, boyozu vs.vs... Ancak İzmir'in en büyük keyif aracı olan vapura bindiğinizde gördüğünüz manzara sizin de içiniz acımıyor mu? Gerçekten Allah vergisi bir güzelliği olan İzmir'in çepeçevre çirkin, dağınık ve sevimsiz bir gecekondu suruyla örülü olması, tüm tepelerinin çorak ve çıplak olması, hastahanelerinin birinci sınıf tımarhaneler gibi olması sizi üzmüyor mu? Beni çok üzüyor.

İzmir şu anda güzel bir şehir değil, kimse kendisini kandırmasın. İzmir'de güzel olan tek şey Allah vergisi doğal güzellik... O harika körfez ve müthiş sahil hattı... Onu da bizler rezil rüsvan etmeyi becerdik zaten. İzmir'deki Allah vergisi güzelliğe bir de kul yapısı güzellikler eklenmesi gerekiyor. Bir İzmir'li olarak ümidim, bir gün İzmir'in de yaşanabilir bir şehir olabilmesi. Anadolu'da yeni yeni ortaya çıkan yaşanabilir şehirler kavramı inşallah Türkiye'nin üçüncü büyük şehri olan İzmir için de bir gün geçerli olur.

İzmirlinin yapması gereken tek şey, yaşanan değişimi görmektir. Hastahanelerde saatlerce, yüzlerce kişi kuyruk bekleyerek sağlık hizmeti almaya çalışmanın zorunluluk olduğu devir geride kalmak üzere... En azından Anadolu'nun bazı şehirlerinde...

Çirkin evlerin yerini devlet eliyle güzel mimarisiyle toplu konutlar alıyor. Bunun farkında olmalı İzmirli. Hayatı boyunca İzmir'de yaşayan bir insan Anadolu'daki değişimi görmemişse, ülkede herhangi birşeyin değişmediğini düşünmesi elbette çok normal. Umudum, İzmir'in de bu gelişimden payını alması...

Son olarak şunu da eklemek istiyorum. İzmir'de Yeşildere civarlarına yapılan dev Atatürk rölyefi İzmirlinin gururunu okşamıştır, evet doğru ama o rölyefin arkası silme gecekondudur ve inanılmaz çirkindir. Yani bir heykele kanıp gözünü kör etmemeli İzmir'li. Müthiş bir ata heykeli var ama arkası dolu değil. İşler heykeli yapmakla bitmiyor, onu onurlandırmak da lazım. O zaman gerçek İzmirlilikten söz edilebilir.

DEV ATATÜRK HEYKELİNİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN