- Kategori
- Güncel
Gezi Parkı'nı gördükten sonra...

özgürlük
Gezi Parkı eylemlerinde ilk sabahtan biber gazı atıldığı Cuma günü akşamı gitmeyi düşünmüştüm. Çalıştığım yer yakındı ve gidenlerde vardı arkadaşlarımdan. Ancak o gün gitmemiş ve sonrasında buraya neredeyse bir yıl sonra yazıda yazmıştım. Gitmekse bir hafta sonrasına geçtiğimiz Cumartesiye denk geldi.
Geçen hafta yazdığım yazıda iddia etmiştim, oraya gidenler ilk defa gidiyorlardır diye. Dünse Başbakan böylesini dedi. Şaşırmadım. Ve hala ilk fikrim aynı, belki birkaç örnek sadece görmemden onlardan geneli kabulleniyorum. Tıpkı filin arkasına dokunup her yanı öyle diye düşünmek gibi, ama hala fikrim aynı. Gördükten sonra Gezi Parkı'na gidenleri Cumartesi yanılmadığımı anladım. Gerçekten de oraya ilk defa gidiyorlardı, böylesi medya'ya yansımasa da gidecekleri yoktu. Hatta Başbakanın dediği o binalar yapılırsa ilk gidenler yine onlar olacaklar. Yürümekte bile zorlandığım bir gündü o gün. Gençler sanki bir festival havasında çadırlarındaydılar, ya da başkaları. Esprili yazılarla doluydu her yan. İddialı, ya da havalı. Festival yerine dönen Gezi Parkı'nda ilk defa gelinen uzak bir diyarda gibi resimler çekiliyordu. Ki ben de çektim. Ama özledim orada boşken gittiğim zamanlarını. Kalabalıktan bir meşhur hamburgerciye sakinlik için girdik ve şakayla arkadaşıma bak işte kapitalizm huzuru bu diyerek güldüm. Her zaman gittiğimiz bir yere gittiğimizdeyse oranın sahibi sen de direnişe katılıyor musun, dediğimde devrim var diyordu ve mutluydu. Bense köpük alıyorlar diyordum. Sonra üzüldüm, inanıyordu ve onu üzdüm belki diyordum.
Hala önceki yazımda ki gibi düşünüyorum, oraya gidenler yüzünden Başbakan sevilecek. Oraya gidenler sevilmiyor ve onlar yüzünden sevileceksin Başbakan.