- Kategori
- Güncel
Gezi Parkı olayları üzerine

Gezi parkında başlayan olaylara farlı bir bakış açısı.
Gezi parkı hadisesinin neden, nasıl başladığı, kimlerin bunu başlattığı ve bu aşamalara kadar getirdiği üzerinde durmayacağım. Bunlar zaten malum herkes tarafından günlerdir konuşulup tartışılıyor. Ben olayın hiç konuşulmayan bir boyutunu kendimce aktarmaya çalışacağım.
Olayların başlamasında Başbakanımızın sert söylemlerinin, ben yaparım şeklindeki dayatmalarının, polisin aşırı sert müdahalesinin (Poliste kendince haklıdır, bu tip olayları güç kullanmadan bastırmanız mümkün değildir. Ancak olaya direk sert bir müdahale ile başlaması yanlıştı belki. Önce ikna yolunu denemeliydi belki de. ) yeşili koruma gibi ulvi bir değer olan çevrecilikle birleşmesi (belki de çevreciliğin bile önüne geçmiştir bu nedenler) etkili olmuştur. Bu sebepler üzerinde toplumun büyük bir kesimi hemfikir olmuş durumda. Hatta hükümet kanadı bile açıkça belirtmese bile bunları kabul ettiği izlenimi uyandırıyor bende.
Belki olayların başlamasında değil ama kısa sürede yurt geneline yayılması ve ciddi bir taraftar edinmesinde bütün bu sebeplerin yanında önemli bir sebep daha var. Bence bu sebep tepkinin hızlı bir şekilde yayılması ve karşılık bulması konusunda diğer sebeplerden daha etkili oldu . Bu da olayın Taksim'de gerçekleşmiş olmasıdır. Ben iddia ediyorum bu olay Taksim gezi parkında değil de atıyorum Antalyanın bilmen ne parkında yada herhangi başka bir yerde başlasaydı bu kadar karşılık bulmazdı.
Nedir Taksim'i bu kadar önemli yapan? Aslında Taksim'in İstanbul'da nadir kalan meydanlardan bir tanesi olması ve İstanbul'un ulaşım lokasyonunda orta bir nokta olması dışında bir özellik arz etmiyor olması gerekir. Lakin durum hiçte öyle değil. Cumhuriyet tarihimizin kara sayfalarından birini oluşturan kanlı 1 mayıs olayının burada gerçekleşmesi Taksim meydanının çok özel bir yere yerleştirmiştir. Bu üzücü olay askeri darbenin yolunu açan önemli nedenlerden biri olması yanında sol gurupların (özellikle illegal yapılanmalarıyla bilinen radikal sol grupların) Taksim'i kendilerince solun ezilmişliğinin sembolü haline getirmelerine vesile olmuştur. Bu sol gruplar yıllardır Taksim sembolü üzerinden atağa kalkma ve intikam alma planları yapmaktadırlar (en azından devlet tarafından böyle bir algı vardır).
Bu algı sebebiyle olsa gerek yıllarca 1 mayısın Taksim meydanında kutlanmasına(hatta Taksim dışında bir yerde kutlanmasına bile) devlet tarafından izin verilmedi. Bu yasaklar da Taksim sembolünün daha fazla benimsenmesi sonucunu ortaya çıkardı.
Aslında AKP Hükümeti bu konuda yapıcı adımlar atmaya çalıştı. Taksimi bu acı olayın sembolü olma durumundan kurtarmak ve illegal sol grupların her fırsatta olay çıkartmak için kullanacağı bir argüman olmaktan çıkarmak için çaba gösterdi. 1 mayısın Taksimde kutlanmasına izin verirken aynı zamanda 1 mayısı ulusan bayram ilan ederek doğru adımlar attı. Ama İstanbul valiliği 2013 yılının mayısında Taksim meydanındaki yayalaştırma çalışmalarını bahane ederek bu sene 1 mayısın Taksimde kutlanmasına müsaade etmedi. Bu olayda bunun sadece bahane olduğunu ileri süren grupların 1 mayısı gergin geçirmemize sebep olmasına fazlasıyla yetti. 1 mayıstan sayılı günler sonra Galatasaray taraftarının şampiyonluk kutlamalarını Taksim meydanında yapmaları ve bir sorun yaşanmaması da bu grupların düşüncesinin haklı olduğu izlenimi oluşturdu toplumda.
Şimdi gelelim bu olayların gezi parkı eylemleri ile ilgisine. Başbakanımız gezi parkı olaylarının olduğu ilk günlerde bu olayların dış mihrakların işi olduğu ve bu olayların olacağının istihbaratını 3 ay önceden aldıklarını açıklamıştı. Bu sadece bir tahmin ama muhtemelen alınan o istihbaratta Taksim meydanında başlatılacak bir olayın halk ayaklanmasına dönüştürüleceği tarzında bir bilgi yer alındığı için 1 mayısın bu yıl Taksimde kutlanmasına izin verilmedi. Ama hükümetin hiç hesaplayamadığı basit bir olay Taksimin sembol olma özelliğiyle birlikte kullanılarak (Başbakanın özellikle çapulcu söylemi radikal sol grupların ekmeğine yağ sürdü) yurt çapında bir ayaklanmaya dönüştürüldü ve memlekete ciddi zararlar verildi. Verilmeye de devam ediyor. Bu olayı planlayanlar halkın kutuplaştırılmasını iştahları kabararak izliyordur sanırım. Bir an önce sona erdirilmez ise olayların daha da büyümesi an meselesidir. Zira provokatörler boş durmuyor. Birileri başörtülü bir bayanı darp ederek veya camide içki içildi söylemini ön plana çıkartarak eylemcilerin karşısına dindarları çıkartmaya çalışıyor dikkat etmek ve bir an önce bu kargaşayı sona erdirmek bütün yurttaşların menfaatinedir.
Son iki gündür sağduyulu girişimlerle olay biraz yumuşatılsa da henüz bitirildiği söylenemez. Şu bir gerçek ki olaylar durulsa bile Taksim illegal örgütlerin sembolü olmaktan kurtarılamaz ise Türkiye'miz bu tip olaylara gebe kalmaya devam edecektir.
Alpteoman Tunçbilek
14/06/2013